Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '13

 
Kategori
Deneme
 

Sarraf bilir ancak, Altının kıymetini

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun  “Marifet” adlı güzel bir şiiri var… Buyurun, önce onu okuyalım sizinle:

MARİFET

Marifet, hiç ezilmemek bu dünyada

Ama biçimine getirip ezerlerse

Güzel kokmak…

Kekik misâli

Lâvanta çiçeği misâli

Fesleğen misâli

Itır misâli…

İsâ misâli

Yûnus misâli

Tonguç misâli

Nâzım misâli…

Beğendiniz mi bilmem. Ben beğeniyorum diye ille sizin de beğenmeniz şart değil… “Zevklerle renkler tartışılmaz” zira.

Ancak, ilk kez okuyorsanız bu şiiri, ilk kez tanıştığınız insan misâli, hemen ısınamayabilir, kendini size tam anlatamadığı için, hemencecik sevmeyebilirsiniz bu şiiri.

Birkaç gün ara ile birkaç kez daha okuyun, göreceksiniz, bambaşka bir tad alacaksınız. İddia ediyorum ki, ilk okuyuşta sevmemiş bile olsanız, zamanla sevdirecek, bu mütevazı şiir kendini size! Ve benim gibi, Bedri Rahmi’nin ezbere okuyabildiğiniz beş on şiirinden biri olacak: Karadut, Güzel ile Faydalı, Sitem, Paramparça gibi…

Aslında, sizin de gördüğünüz gibi, bu şiirde hiç de olağanüstü bir şey yok… Hayatın basit bir gerçeği dile getirilmiş: Kekik gibi, fesleğen gibi, ezilince güzel kokan bitkilerden söz edilerek, hayatı boyunca ezildiği, zulüm gördüğü halde, ölümünden yıllar, yüzyıllar sonra bile hâlâ adından sevgiyle, saygıyla söz edilen insanları özdeşletirmiş.

Ama ne güzel olmuş, bu benzerliği kurup buluşturması!..

İsâ, Yûnus, Nâzım neyse ne de, hele hele Tonguç’un adını da onlarla birlikte zikretmesi!..

İtiraf edeyim ki, her günTonguç biraz daha büyüyor gözümde. Ölümünden 50 yıl geçtiği halde, O’nu tanıma şansını yakalayanların O’nun hakkında yazdıklarını okudukça, “Gerçekten büyük adammış Tonguç… Büyük bir eğitimci, cesur bir eğitim devrimcisiy-miş…” diyorum.

Ne yazık ki, birçok değerli insanımız gibi, O’nun da kıymetini bilmemişiz zamanında. Yaptıklarından dolayı el üstünde tutmamız gerekirken, devlet gücüyle bir köşeye fırlatıp atarak gözden düşürmeye ve unutulmaya mahkûm etmişiz. Ancak,Bedri Rahmi’nin güzel benzetmesiyle, ne kadar ezilmişse, o kadar güzel kokmaya devam etmiş O!

Sanmayın ki, Bedri Rahmi, yalnızca bu şiirinde söz ederTonguçtan. “Bir Tane Daha” adlı uzun soluklu şiirinin de bir bölümünü yine O’na ayırır. Ne diyor bakalım, koca şair:

Şu dağın başında bir top gül vardı

Eşi görülmemiş bir top gül vardı

Katmer katmer açardı.

Kırk bin köyde kırk bin umut

Kırk bin köyde kırk bin tomurcuk

Kırk bin adet

Meyveye durmuş fidan

Köy okullarımıza nasıl kahpece kıydılar

Anlatamam.

Hey gidi mangal yürekli Tonguç Baba,

Köy okullarımızı kilim misâli

İlmik ilmik ören

Adını kaç aydın koydu acaba

Mangal yürekli Tonguç Baba.

Sen Anadolu’mun her yanından,

Kekik kokan,  keklik kokan

Cevat Şakir işi,

Kınından çekilen kılıç gibi

Bir merhaba!

Bir mangal yürekli, bir Tonguç Baba,

Yetmedi bre şahin aman!

Bir Tonguç Baba daha…

Bu şiir, Beşikdüzü Köy Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsü mezunu,1960 ve1970 yıllarında Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda müzik öğretmeni olarak görev yapan değerli dostum Osman Işık tarafından bestelenmiştir.

Bir süre önce CD’sini bana da gönderme lütfunda bulunan sevgili öğretmenimizin bu güzel bestesi Yeniden İmece dergisinin 2013 Haziran sayısında yayımlanmıştır. (1964-1966 yıllarında Hasanoğlan’da birlikte çalışma mutluluğuna erdiğim sevgili“Işık Öğretmenimiz” benim de mezun olduğum Aksu Köy Enstitüsü’nün kurucu müdürü Talât Ersoy’un damadıdır. Eşi Müzeyyen Hanım da çalışkan, yetenekli ve başarılı bir müzik öğretmenidir. Her ikisini de çok severdi öğrencileri.)

1946 seçimlerinden sonra kurulan yeni CHP Hükümetine Millî Eğitim Bakanı olarak giren Reşat Şemsettin Sirerin ilk yaptığı iş, Köy Enstitülerinin kurucusu Tonguçu görevinden almak olur. Bu uygulamaya Başbakan Recep Peker de sesini çıkarmaz, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de… Dahası, şair Ceyhun Atuf Kansu’nun babası CHP Genel Sekreteri Nafi Atuf Kansu da hiç oralı olmaz.

Peki, Tonguç’u yakından tanıyan O’nun “eğitimde devrim”niteliğindeki Köy Enstitüsü deneyimi ile ne yapmak istediğini çok iyi bilen devletin kilit noktasında bulunan bu insanlar öylesine sessiz kalırken, B. Rahmi’ye ne oluyordu ki? Sonra efendim, nerden biliyor, nerden tanıyordu ki Tonguç’u?” diye mi sorarsınız.

Bu Eyüboğlu’larbir tuhaf insanlardır; desem inanın bana.

Bedri Rahmi’nin ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu, Köy Enstitülerinin kurulduğu ve dörtnala koştuğu 1940’lı yılların ilk yarısında Talim Terbiye Kurulu üyesi ve Tonguç’un yakın dostudur.

Kız kardeşi Yüksek Mimar Muallâ Eyüboğlu, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Yapı Kolu Başı Öğretmenidir. Küçük kardeşi Mustafa Eyüboğlu da Arifiye Köy Enstitüsü tarım öğretmeni olarak görev yapmaktadır.

Tonguçgibi halk türküleri, halk oyunları ve halk el sanatlarına âşık olan Bedri Rahmi tanımayacak da kim tanıyacak Tonguç’u? S. Eyüboğlu, kardeşi Bedri Rahmi’nin de Hasanoğlan’da çalışmasını istemiştir. Ancak buna fırsat bulunamamışsa da Enstitülere ve kurucularına gönül vermiş ve duygularını dile getirmekten çekinmemiş bir “hoca”, bir ressam ve bir “koca şair”dir O!

Seçkin insanları, seçkin insanlar takdir edebilir ancak!

Yani ki, sarraf bilir ancak, altının kıymetini

 

 

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..