Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Şaş oldum

Şaş oldum
 

Dün maviydiniz bugün yeşil. Dün sarıydınız bugün lacivert. Dün siyahtınız, bu gün beyaz. Dün pembeydiniz, bu gün sıklamen. Adınız siyasi.

Deniz Feneriydi, Ergenekon’du, hırsızlıktı, yolsuzluktu, arsızlıktı derken, bütün değerlerimizi alt üst ettiniz, bütün inandıklarımızı ayaklar altına aldınız, çiğnediniz. Sağ olun var olun diyemeyeceğim. Kusura bakmazsınız değil mi?

Onun yerine… Ne olur bi yerinizde durun artık. Sizi izlemekten, sizi gözlemekten, takip etmekten, hızınızdan başım döndü, midem bulandı, gözlerim şaş, kulaklarım iğdiş oldu diyeceğim. Kalbim tekliyor, yüreğim daralıyor, sabrımız sınırda diyeceğim. Farkında değilsiniz ama cidden daraldık artık diyeceğim.

Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Ne verdiniz ki ne istiyorsunuz? Siz ergonomik kırmızı koltuklarda oturup da seçimden seçime yanımıza, yöremize gelip, bol keseden atıp tutanlar değil misiniz? Halkınız inim inim inliyor, ölüyor, geberiyor, farkında mısınız?

Hizmet aşkıyla yanmak, vatan aşkıyla yanmak, seçimden seçime gelip alkış yağmuru altında bol keseden atıp tutmak, nutuk çekmek değildir.

Yerel seçimlere gittiğimiz şu günlerde, daha dün gibi taptaze hafızalarımızdayken söylemleriniz. Ne demiştiniz hatırlıyor musunuz? Hııı… Efendim! Duyamadım. Hatırlayamadım mı dediniz? Hatırlatayım o zaman isterseniz. Biz sadece bizden olanı, bize oy vereni değil, hepinizi saracağız, sarmalayacağız, kucaklayacağız demiştiniz. Bizim nazarımızda hepiniz birsiniz, eşitsiniz, değerlisiniz demiştiniz. Oysa şimdi kurtarılacak bölgeymişiz gibi davranıyorsunuz bize.

Sayın bakanlar! ... Bakıp da görmeyenler! ... Seçimden seçime vekil olduğunu hatırlayanlar! ... Ateşli söylemlerle ortalığı gerenler! ... Ne oldu? Ne değişti ki? şimdi bizden olanı, bizimle uyumlu çalışacak olanı seçerseniz ancak yatırım alabilir, hizmet alabilir, yol, su elektrik alabilirsiniz diyorsunuz.

Bu halkı tahakküm altına almak, bu halkı zorlamak, bu halkı tehdit etmek değil de nedir?

Bu keşmekeşte, bu karmaşada iki çocuk büyütmeye çalışan bir anneyim. Söylemlerinizi sert, söylemlerinizi yanlış, söylemlerinizi tehlikeli buluyorum.

Sizin göreviniz bu değil. Sizin göreviniz Türkiye’yi baştanbaşa aynı renge boyamak hiç değil. Siz halkı tehdit ediyor, halk üstünde tahakküm kuruyor, özgür iradeleri ile seçim yapabilme haklarına ipotek koyuyorsunuz. Oysa ben şunu duymak isterdim sizden.

Temennimiz ve dileğimiz odur ki seçeceğiniz aday partimizin adayı olsun, ekibimizden olsun. Bu bizim onlarla daha uyumlu çalışabilmemizi, daha sağlıklı, daha doyurucu projelere imza atabilmemizi, hizmet edebilmemizi sağlar. Ola ki bizim adayımız seçilmedi, seçmediniz. Ola ki diğer adaylardan biri kazandı. Emin olun ki biz yine aynı şevk, aynı irade ve heyecanla üstümüze düşeni yapar, beldeniz, çevreniz, yöreniz için her ne planlamışsak aynen devam ettiririz. Yeter ki seçeceğiniz kişi, işin ehli, uzmanı, piri olsun. Yeter ki vatan uğruna, hizmet aşkıyla hareket edeceğinden emin olun. Yeter ki bu yola baş koysun, deseydiniz mesela... daha bir inandırıcı, daha bir güven verici olurdunuz. Hatta bir oy da benden gelebilirdi size. Ama şimdi... Hayır!

Her kim olursa olsun (!) Hele ki Türkiye’ yi içine sürüklediğiniz bu keşmekeşte, bizim böylesine radikal, böylesine korkutan söylemlere, propagandalara değil, barışa, huzura ve istikrara ihtiyacımız var. Güvene ihtiyacımız var.

Bir İl’e, İlçeye, bölgeye yatırım yapmanız için illaki sizden, illaki iktidardan olacak diye bir kural da yok. Yurdun dört bir yanını tek bir renge boyayamazsınız. Sizden olana musluğu açıp, olmayana kapatamazsınız. Böyle bir hakkınız yok.

Unutmayın ki topladığınız vergilerin rengi tek değil, partisi yok. Unutmayın ki yürüdüğünüz yollarda yediden yetmişe milyonlarca insanın alın teri var. Unutmayın ki o yollar yapılırken, siz kısa donla gezen tay tay çocuktunuz daha. Varlığınızın ve mevcudiyetinizin temeli ise şimdilerde kapılarında yaltaklandığınız ülkeleri dize getiren, ayağına getiren, bir zamanlar beton Mustafa diye alay ettiğiniz, dalga geçtiğiniz, düşman bellediğiniz Ata’mın ve dava arkadaşlarının eseri. Halkın eseri.

Onun için... Lütfen size verilen yetkiyi kötüye kullanmayınız. Canımız burnumuzda zaten, bizi daha fazla germeyiniz.

Unutmayın ki aşınmaz sandığınız o yollar aşınır bir gün. Bu hep böyle olmuştur, olacaktır.

Hele ki yurdumdaki gibi seçim asfaltı ile kaplıysa çoğu caddeler.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..