Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Satılık kelepirler

Satılık kelepirler
 

Anadolu kültüründe; doğan çocuklara birer meyve ağacı dikilir. Çocuklar, milletin sırtına yük olmasınlar diye… Halen kendisi ile yaşıt meyve ağaçlarına sahip çok kişi var Anadolu’da. Babalar, analar, dedeler, nineler: “Oğlum ya da kızım, şu senin ağacın” diye ağaçlarını tanıtırlar, sulatırlar çocuklarına. Yozlaşmamış Anadolu’da bu adet halen devam etmektedir. Atatürk bu Cumhuriyeti kurarken; boşuna Anadolu'dan başlamadı. Taş üstüne taş koydu. Yokluklar içerisinde kavrulan milletin nefes almasını, kendi kendisine yetmesini sağladı. Şimdikiler taş üstünde taş bırakmıyorlar. Hepsini satıyorlar. İyide bu satışların ülkemize ne faydası oldu? İç borcumuz mu azaldı? Dış borcumuzu mu kapattık? Hayır. Daha da borçlandık. Bırakın ağacı, şimdikiler Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarken bıraktığı bütün izleri kazıyorlar, söküyorlar, yıkıyorlar. Bırak ağaç dikmeyi ağacın dikildiği topraklarımızı satıyorlar. Şimdi de nehirlerimiz, sularımızın satılması gündemde…

Sanayi kuruluşları, fabrikalar, rafineriler, oteller (Emekli Sandığına ait) Tarım Arazileri, limanlar, Petrol bölgeleri, turizm merkezleri, bankalar, madenler, dağ taş satıldı. Şimdi nehirlerimize sıra geldi. Dedem amcalarım ve babam bu vatanı bizlere bırakmak için kanlarını döktüler. Senelerce askerlik yaptılar. Çekilmez acılar çektiler. Katlanılmaz şartlara direndiler. Aç kaldılar, susuz kaldılar, açlıklarını hissetmemek için, karınlarına taş bağladılar. Bütün bunları Gazi babasından dinleyebilen şanslı biriyim. Sonunda Osmanlı’nın küllerinden genç bir Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Al Bayrağımız huzurla, dalgalanmaya başladı.

Dedemden, anneme kalan 900 Osmanlı Altını bile, (Belgeleri var. Günün parası ile 75 milyon dolar.) bu ülkenin gelişiminde kullanıldı. Yetimlerin paralarının bulunduğu Eytam Sandığı (Yetimler Sandığı), Emlak Kredi Bankasının kuruluşuna sermaye oldu. Canımız ve malımızla bu vatan için gereken her şeyi yapmaya çalıştık. Yapmaya da devam edeceğiz. Bir ara bu parayı aramak istedim. O zamana kadar 6 defa bankalar kanunu değişmiş. Hesabı bulmak için Ziraat bankası 480 lira para istedi. Sonunda anneme ya da vasisine ait bir hesap bulunmadı. Yada varsa bile özellikle hesap kaybedildi. 75 milyon dolarlık Osmanlı altını kolay, kolay kaybolacak ufak bir hesap değildir çünkü. Böylece bu defa da ben 480 lira daha katkıda bulunmuş oldum ülkeye…

Ama ne oldu ise, kan dökerek, acılar yaşayarak, kazanmış olduğumuz bu vatan şimdilerde satılmaya başlandı. Niçin satıldı bunca şey? Anlaşılması çok zor… Satılan kurum ve kuruluşların paraları nerede? Bunun cevabı yok. Çünkü ortada para yok. Ülkemin iç ve dış borcuda artmış. Doğmamış torunlarımız bile borçlu. Ülkede satılacak bir şey kalmadığı zaman acaba sıra insanlarımıza mı gelecek?

 
Toplam blog
: 32
: 401
Kayıt tarihi
: 20.07.08
 
 

Mehmet Sabri HABERVEREN. 15.10.1948 yılında Şanlı Urfa’da doğdum. 966'da İstanbul Ed. Fakültesine gi..