Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '16

 
Kategori
Pazarlama
 

Satış işi zor Zanaat be kardeşim...!

Günümüzde artık herşeye hedef koymak moda oldu. ''karar verdim spora gidiyorum, hedefim 10 kilo vermek.'' ''kendime bir hedef belirledim o arabayı ben almalıyım.'' Gibi cümleler ile gündelik yaşantımızda çok karşılaşırız. Bir de meslekleri gerçekten hedef tutmak, hedefe koşmak olan, ekmeklerini tuttukları hedeflerden çıkartan insanlar var. kim mi bunlar ? Pazarlamacılar ve satış temsilcileri..

Şüphesiz ki her mesleğin zorlukları vardır. Ama bu satış işi zor zanaat be kardeşim. Hele bir de süren kısıtlıysa ve belirli bir zaman aralığında sana verilen satış hedefini gerçekleştirmek zorudaysan, asıl maraton o zaman başlar. Başına da despot torpilli bir yönetici dikerler hayat iyice çekilmez hale gelir. ''Ya bu deveyi güdersin, ya da bu diyardan gidersin'' der başka birşey demez. Paraya ihtiyacın varsa mecburen bu deveyi güdersin. Benim ki de laf mı şimdi? Bu devirde kimin paraya ihtiyacı yok kı? İşsizlik diz boyu çocuklar evde ekmek bekler, ev sahibi kirayı 1 ay aksat kapının önüne koyar, gözünün yaşına da bakmaz.

Şimdi bir satış temsilcisinin hayatından kısa bir kesit yazayım. Ayın 1 inde önüne bir hedef koyarlar ve ay sonuna kadar bu hedefi tutmanı isterler. Ama hedef deyip geçmeyin, hani böyle sağlam olanlarından.. Hedefi tutarsan sende kralı yok. Çünkü adamlar işi biliyor, net maaşın asgari ücret bile değil fakat hedef karşılığında sana vericekleri para da bir o kadar tatmin edici. Bu sefer satış temsilcisi düşünmeye başlar. ''Hedefi tutmazsam aç kalırım ama bu hedefi nasıl tutabilirim ki? imkansızın bir basamak aşağısını istemişler benden.'' Bizim satış temsilcisi maratona başlar. Çünkü MENZİL UZUN, YOL YOKUŞ. Ayın 15 i olur daha hedefin %20 lik kısmını bile yapamamış. Yapması da zor zaten. Bu esnada bizim despot yönetici başlar nutuk atmaya. Sözde görmüş geçirmiş temelden yetişmiş ya hani... ''Bizim zamanımız da ayın 15 in de hedef tutulurdu'' Ben satış temsilcisiyken şunları şunları yapardım, burası hayır kurumu değil, işinizi düzgün yapın!!! .'' Satış temsilcisinin içinde fırtınalar kopar, ''ulan dangalak çok kolaysa gel yap'' demek gelir içinden ama diyemez. El mahkum çünkü evini geçindirmesi için bu işe ihtiyacı vardır. Evine gelir kafasında hep iş vardır, ne yediği yemekten tat alır, ne de eşinin gülümsemesi mutlu eder onu. Çünkü iş stresi denen girdabın içine girmiştir. Zaman aleyhine işliyor, geçen her gün onun hedefine ulaşması için çaba sarfetmesi gerekİyor çünkü. Ve ay sonu gelir çatar. Bizim satış temsilcisi hedefini % 75 ine getirmiştir. Ama Yönetici ye yeter mi bu? Yetmez abi. Adam kıl. Küfürden beter laflar eder bizim yönetici. Ne adamlığın kalır, ne karakterin. O baskı ile yanlış yollara sapar satış temsilcisi. Yanlış fiyatlar verir, ürünü değerinden daha düşük maliyetlere satar, birçok insanın hakkına girer. Ama emin olun bunların hiçbirini isteyerek yapmaz. Tamamen baskı ve hedef denilen o saçma sapan terim yüzünden olur bütün bunlar.

Gönül ister ki bu hiyerarşi denen şeyin sınırları bu kadar keskin olmasa. Ve gönül ister ki her insan geçinebileceği kadar parayı sıkıntısız, stressiz, hakaretsiz, küfürsüz, saygı çerçevesi içerisinde kazanabilse. Çünkü zaten bu hayatta ki vaktimiz sayılı. Ve bu sayılı vakitlerimizi başka sayılar ile doldurmasak...

 
Toplam blog
: 3
: 705
Kayıt tarihi
: 30.09.15
 
 

Müşteri geliştirme uzmanı, futbol... ..