Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Satranç
 

Satranç bir spor mudur?

Satranç bir spor mudur?
 

Satranç hakkında yapılan en sağlam tartışma konularından birisidir “satrancın bir spor olup olmadığı”. Hatta diyebiliriz ki açık ara birincidir, satranç hakkında yapılan tartışma konularından sıkça karşılaşılanlar kategorisinde. 

Orada, burada, şurada… Çeşitli platformlarda ve mahallerde bu konumuz tartışıldığı zaman illa ki görüş savunucuları görüşlerini savunurken gözle görülür bir direnç gösteriyorlar. Bu hemen göze çarpıyor. Ve görüş savunucuları doğal olarak iki tarafta oluyorlar; “satranç bir spor değildir” diyenler ve “satranç bir spordur, beyin sporudur” diyenler olarak. 

Eski bir satranç şampiyonu olarak kısa yoldan itiraf etmeliyim ki; bir zamanlar satrancın spor olduğu görüşünü savunurken artık bunu yapmıyorum. Satrancın bir spor dalı olmadığı fikrine katılıyorum şimdi. Çeşitli spor otoritelerinin anlaşılması kolay açıklamaları bu fikrimin değişmesinde önemli etken oldular. Bu dediğim insanlar, konuya bilimsel yaklaşan, makul insanlar… Profesör bunlar, bilim adamları. 

Kısaca; bir oyunun spor sayılması için bedensel bir eforun olması gerektiğini söylüyorlar. Bence de haklılar. Spor dediğimiz şey dedikleri gibi bedensel bir mücadele içermelidir. Oysaki satrançta bu yoktur. Düşünsel bir mücadele ve zorlanma vardır ancak, bedensel bir zorlanma yoktur. Organizasyonlar bazında düşünecek olursak; herhangi bir zihinsel faaliyet organizasyonunu ele alalım mesela; satranç turnuvalarının matematik olimpiyatlarından tek farkı, satrançta herhangi bir rakibin olmasıdır. Zira matematikte rakip yoktur. Çözmeniz gereken teorem, problem, ispat vs. vardır. 

Ben aslında satrancın bir spor dalı sayılması gerektiğini savunanların bunu neden yaptığını çok iyi biliyor ve anlıyorum. Biliyorum çünkü bir zamanlar ben de öyle yapardım. Bu görüşü ısrarla savunuyorlar çünkü satrancın devlet ve halk tarafından görmezlikten gelinmesinden, desteklenmemesinden, önemsenmemesinden çekiniyorlar. Spor sayıldığı zaman ise bu istenmeyen konumların aşılmış olabileceği kurguluyorlar. 

Çekincelerinde ve kurgularında haklılar. Satranç genel olarak, eski zamanlardan beri ve hatta bu yazının yazıldığı tarih de dâhil; devlet ve halk tarafından “bol kafa patlatmalı”, “sıkıcı”, “beyin jimnastiği yapmaya yarayan”, “asosyal görünümlü” bir oyun olarak düşünülür. Tahminimce bize benzeyen tüm ülkelerde de bakış açısı yaklaşık olarak böyledir. 

Bu çekince ve kurgular, satrancı seven bu kesimi, bu boyun kanıksanmış ve boyun eğilmiş anlayış yüzünden sevk edilmiş oldukları “sporlar desteklenmelidir, diğer oyunlar ise oynanıp, eğlenerek geçilmelidir” anlayışı temelinde satrancı öne çıkartmaya zorladı. Bu fikir zemininde satrancı temsil etmeye çalıştılar bu insanlar. Hâlbuki bu yaptıkları çok yanlış. Çekinceler yüzünden yanlış yapmaya zorlandılar onlar. Tuhaf bir tezahürün tesadüfüdür ki satrançta böyle şeyler sık olur. 

Bence insanlar tarafından sevilen, takdir edilen bir oyunun; kurumlara sahip olması için (federasyon, dernek vs), desteklenmesi için (finansman, ödenek, reklam, sponsorluk vs) ve onu bilmeyenler tarafından sevilmesi için illa ki spor sayılması gerekmemelidir. Bu gerekliliğin saçma olduğu anlayışına ulaşan insanlar topluluğunda eminim ki “satranç bir spor mu değil mi, briç bir spor mu değil mi” tartışmaları olmayacaktır. Kavramlar ve tanımlar, zorlanmak zorunda kalmayacaktır. 

Satranç gönüllerde yer etmiş, hayatları kaplamış ve kimilerine göre oyunların sultanı olmuş bir oyun olarak “spor dalı” kimliğine ihtiyacı yoktur. Onu şimdi sevenlerin ve gelecekte sevecek olanların da “sporcu” sayılmaya ihtiyacı yoktur. 

Yine de olur ya, eğer bilimsel yönden spor olarak tanımlanırsa satranç, satranca olan yaklaşımımızı değiştirmeyen bir bilgi olmalıdır sadece. 

Dediğim gibi; satrancın “spor” olarak saydırılmaya ihtiyacı yoktur. Bir ihtiyaç varsa o da; insanların “güzel olanı hiçbir şeyi umursamayıp sevmekten vazgeçmemek, ” devletin de “yaftasına bakmadan tüm etkinliklere fırsat tanımak ve eşit davranmak” anlayışlarını benimsemeleridir. 

Tüm satranç severlere selam olsun. Sağlık, mutluluk ve satrancın güzellikleriyle dolu nice güzel yıllara… 

 
Toplam blog
: 36
: 1054
Kayıt tarihi
: 26.08.10
 
 

1983 Ankara doğumlu olan yazar, evli ve bir çocuk babasıdır. ..