Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '09

 
Kategori
Satranç
 

Satrancın özü

Satrancın özü
 

8'inci İzmir Uluslararası Açık Satranç Turnuvasından bir bakış.


Bu sene ilk defa bir satranç turnuvasına şahit oldum.

Evet, İzmir’de 21 Ağustos tarihinden bu yana 9 Tur üzerinden oynanılan ve yarın sona erecek olan Turnuvaya 4 kere giderek yakından izleme fırsatı elde ettim.

İlkokula gitmekte olan çocuklardan tutunda 60 yaşına varıncaya kadar toplam 263 katılımcının katıldığı ve İzmir Balçova’da bulunan Ekonomi Üniversitesi de ki Konferans Salonunda her gün 131 karşılaşma gerçekleştiriliyor.

Uluslararası bir turnuva olduğu içinde satranç dünyasında ileri düzeyde olan satrancılar da bu turnuvada kapışıyorlar.

Evet, bu turnuva da 5 saate varan çarpışmalar oluyor.

Daha doğrusu etkilendim.

Satrancı öğrenebilirsiniz. Taşların hareketlerini kafanıza yerleştirebilirsiniz. Ama iş bununla kalmıyor. Eğer karşınızda ki rakip uluslararası bir oyuncu ise onu yenmek gerçekten de çok zor. Bu bir yerde büyük balık küçük balığı yutar misaline benziyor. Oyun içinde ki oyunları bilmek gerekmektedir. Oyunu okumak ve görmek ve karar vermek bu işin için de yer almaktadır. Bazen o kadar zaman alıyor ki o hamleyi yapmakta zorlanabiliyorsunuz.

Tabi size tanınan bir süre var. Bu turnuva da 40 hamleye kadar 90 dakika düşünme süresi verilmiş. 40 hamleden sonra ki hamleler içinde bir 30 dakika ek süre daha kazanıyorsunuz. Bununla birlikte her oynadığınız hamle sonucunda 30 saniye süre daha ekleniyor. Kısaca süreniz yeteri kadar var ama zamanı iyi kullanmanız gerekiyor. Zamanınız dolmuş rakibinizin süresi epey bir zaman kalmışsa bayrağınız düşebilir ve masadan yenik ayrılabilirsiniz.

Evet, bende böyle bir turnuvaya girmeye karar verdim. İlk hedefim 9’uncu İzmir Uluslararası Açık Satranç Turnuvasını hedef seçtim. Arkasından da kızım Melila’yı bu turnuvalara hazırlayacağım.

Satrançta nereden çıktı diyebilirsiniz. Hepsi Melila’nın ilkokulda ki öğretmeni sayesinde oldu. Gerçi üniversite de okurken bundan yaklaşık 25 yıl önce benim de merakım vardı bu turnuvalara. Ama olanaklarımız olmadı. Evime satranç takımı alsam da oynayacak bir rakip bulamadım açıkçası. İlkokul desem böyle fırsatımız da olmadı. Bol bol vaktim var. Önüme böyle bir fırsat geçmişken kendimi sınamak istiyorum.

Siz siz olun çocuklarınıza satrancı öğretin. Üstelikte satranç derneklerine götürün. Değişik insanlarla tanışmalarını sağlayın. İnanın çocuklar hep öğrenmeye açıktırlar. İlk önce rakibinle oynarken kendisine ait 16 taşı yönlendirecek kendisinin başkomutan olduğunu görecek. Bundan büyük zevk alacak. Hamleleri oynarken de elbette hatalar yapacak. Hata yaptıkça da hata yapmamasını öğrenecek. Karar verecek. Karar vermesini öğrenecek. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu görecek. Satranç oynarken yaptığı hamleleri yazacak ve sonra o oyunun analizini kendi kendine yapacak. Hatalı hamle oynamışsa nerede hata yaptığını görecek. Onu iyileştirmek için üzerinde çalışmalar yapacak.

Çocuk bunları yaparken derslerini de olumlu yönde etki yapacak ve hayatta başarılı olmak için hedef seçecek ve onun üzerinde yürüyecek.

Satranç oynamak çocukların sokaklarda oynamalarını engeller.

İnternet cafelerden uzak durur.

Pornoya merakı da olmaz.

Kısaca kendine güveni artar.

Çocuk satranç tahtası üzerinde oynamanın zorluklarını da görecek. Bu bir yerde ilerde hayatta karşılaşabilecek tüm zorlukları karşılaştığında o engelleri rahatlıkla aşmasında geçmişte ki satranç oynamanın faydasını görecek. Mutlaka bir olay karşısında düşünecek ve öyle karar verecek. Ve sonunda doğru karar verdiğini kanat getirdiğinde o kararı uygulamaya sokacak.

İlerde bu özelliğe kavuşabilmek yalnızca satranç oynayarak elde edilebilir.

Kahve alışkanlığım hiç yok gibidir. Buna rağmen orada ki ortamı beğenmesem de arada bir çay içmek için bir kaç kere gitmişsimdir. Kahvehanede ki insanların yaptıklarını ortama gittiğim de gözlemlerim. Okey, tavla ve kâğıt oyunları oynanmaktadır. Hatta bazı kahvelerde dama partileri düzenlenmektedir. Ve kendime hep sormuşumdur. Bu oyunların yanında neden satranç oyunu yoktur.

Çünkü millet satrancı bilmemektedir.

Nihayetinde satranç düşünmeyi gerektiren bir oyun olduğu için milletimiz genelde düşünmekten uzak bir oyun oynamayı seçmektedir. Tıpkı bisiklet yerine arabayı tercih ettiği gibi.

Tavla bir şans oyunudur. Ne kadar iyi oynasanız da rakibinizin zarı karşısında siz bir türlü oyununuzu oynayamazsınız. Satrançta bu yoktur.

Öyle ki satranç belli başına bilim dalı gibidir.

Dr. Olgun Gulaç'ın satranç ile ilgili yazmış olduğu yazyı aksettiriyorum.

http://www.batug.com/drkulac.htm

Sevgi ve saygılarımla.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..