Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '17

 
Kategori
Güncel
 

Savaş Büyüyecek mi, Bize Etkisi Ne Olacak? Büyük Savaşa Hazırlıklı mıyız?

Savaş Büyüyecek mi, Bize Etkisi Ne Olacak? Büyük Savaşa Hazırlıklı mıyız?
 

Aklımız Suriye sınırında olmalı. Bütün gücümüzü devletimiz ve ordumuz için seferber etmeliyiz. Savaşın içindeyiz. Bu savaş büyüyecek, belki bugün, belki yarın… Gelişmeler büyük bir savaşın olacağını gösteriyor.

Savaşa hazırlıklı mıyız?

Ne kadar hazırlıklıyız?

İttifaklar, uzun vadede değişmeler gösterse de oluşmuş halde.  Dostlarımızı çoğaltma ve dostlarımıza olan güvenimiz iyi muhakeme edilmeli. İttifaklık, dostluk, müttefiklik savaş sürecinde kendini net olarak belli eder. İttifaklık, dostluk, müttefiklik sonuç itibariyle dış ülkelerle; başka devletlerle yapılan birlikteliktir. Kırılganlığı vardır.

Asıl birlik ve beraberlik içeride olandır; milletin birlik ve beraberliğidir.

Bu gerçekten hareketle, birlik ve beraberliğimizi bir an dahi geç kalmadan güçlendirip, sarsılmayacak şekilde çok güçlü hale getirmeliyiz.

Dış güçler, iç çatışmayı körükleyecek ve iktisadi bozulmaya yolaçacak gizli ve açık çabalar içindedirler.

Savaşlar ekmek ve silahla yapılır: Yani para ve silahla…

Her ikisi için hazırlığımız yeterli midir? Beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı mıyız?

Basında uyaran, sarsıcı yazılar yazan yazarlarımız azdır. Aşağıya aldığım iki yazıdan kısa alıntılar ibret vericidir; birincisi:

23 Eylül 2017… Bu tarihte gökte ve dünyada birtakım çok önemli hadiseler olacakmış. Gaybı ancak Allah bilir. Biz insanlar kesin konuşamayız. Dünyanın ve insanlığın haline bakılırsa ileride pek iyi şeyler olmayacağı anlaşılıyor. Kötü hadiselere ve gelişmelere karşı tedbir alabilir miyiz? Bazı tedbirler alabiliriz. Müslümanlar için söylüyorum: Günahlarımıza tevbe edebiliriz… Namaz… Zekât… Sadaka… Dua… Azgınlıklardan uzak durmak… Ribaya bulaşmamak… Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak… Cenab-ı Hakk’a sığınmak…

Makul miktarda erzak ve su depolamak… Kaçılabilirse kırsal kesime, köylere, yazlıklara kaçmak… İlk tıbbî yardım malzemesi, birkaç çeşit ilaç… Aydınlanmak için mum, gazyağı lambası, fener… Çadır desem ürker misiniz?”(Mehmed Şevket Eygi, “23 Eylül 2017”, Milli Gazete, 26.08.2017)

İkincisi:

“Türk Devleti de uzun bir süredir bu büyük olası savaşa karşı sınırlarda hazırlık içindedir, radarlar, uzun menzilli füzeler, koruma kalkanları, ve bölgeye askeri yığınak, çoktan Türkiye’nin en hayati gündemi halindedir.

Evet, istisnasız bütün siyasi yorumcular, Amerika’nın Kuzey Suriye’ye yığınak yapmasını, PKK (PYD)’nın yüz bin kişilik bir orduyla Türkiye’ye savaş hazırlığı olduğu görüşünde birleşiyorlar.

Geriye tarihi kalıyor, şüphesiz bir iç karışıklık ve kaos anı kolluyorlar, bu kaos tarihini tespite çalışan yorumlar da bize kalıyor, muhtemelen, bir olası seçimde, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlere yine ikinci yeni bir müdahalesi kitleleri sokağa dökebilir.

Beş altı yıl önceden 16 Temmuz’a kadar hepimiz Fetö’nün muhtemel darbesini günbegün konuşuyor yazıyorduk. Şimdi, bela kapıda, büyük bir savaşın geri sayımına ve tarihine odaklanmaya başladık.

Amerika dış politikası Trump’a geçişin Rusya’yla Çin’le Avrupa’yla çok ağır belirsizliklerini yaşarken, Amerika’nın “kararlılığını” sürdürdüğü tek yer, Kuzey Suriye’ye ağır silahlarla yığınak yapması.

Açık gerçek şu ki Türkiye iç siyasetinin sokaklarda çatışmasını ve iç siyasetin kutuplaşmasını besleyecekler ve saldırı anını kollayacaklar.

Türk Devleti de uzun bir süredir bu büyük olası savaşa karşı sınırlarda hazırlık içindedir, radarlar, uzun menzilli füzeler, koruma kalkanları, ve bölgeye askeri yığınak, çoktan Türkiye’nin en hayati gündemi halindedir.

Bu yüzden Türkiye’nin Rusya İran ve Suriye’ye doğru bir yakınlaşması söz konusudur.

Sınır şehirlerinin birkaç hafta bombalandığını düşünün, nüfus boşalacak ve sınır şehirleri bir savaş cephesi haline gelecek. Olmaz olmaz demeyin, işte altı yıl önceki dünya güzeli şehir Halep’i düşünün.

Felaket tellallığı gibi bu satırları yazmak çok zor, ama kabul edelim, artık içerdeki siyaset, bu büyük savaşın "beklentisiyle" şekillenecek.

İşte, ortada, dış siyasetimiz bu büyük savaşın beklentisine doğru çoktandır şekillenmekte.

Tabii ki beklenen savaşın ilk büyük fırtınası Nato’yla kopuşumuz olacak, Nato Türkiye’yi feda edecek bir savaşı göze alamaz, bu yüzden Nato, iç siyasetteki karışıkları bahane yapmak için kaynama ve çatışma noktasını harlayacak ve bekleyecek.”(Nihat Genç,”Tanımam etmem ama benim Cumhurbaşkanı adayım o”, Odatv, 26.08.2017)

Irak’ın işgal edildiği gün(21 Mart 2003), aslında biz de kaybettik. Libya’nın devlet halini kaybetmesi, bizim kaybımızdı. Suriye’ye ne diye çattık, bilen, açıklayacak olan var mı?

Afganistan işgali devam ediyor, bu da yetmiyor, ABD tarafından Pakistan tehdit ediliyor.

Nitekim geçen hafta Milli Gazete yazarı Profesör Doktor M. Seyfettin Erol (24.08.2017), “Yeni Afganistan Stratejisi” ve Pakistan: BOP’ta Güney Asya Butonuna Basıldı” başlıklı yazısıyla bu gelişmelere açıklık getirdi.

Sınırlarımızdaki, komşu ve bölge ülkelerindeki savaşları, sıradan bir mahalle kavgası gibi seyrettik, düşünüp, muhakeme etmedik; gerekli tedbirleri bir seferberlik haliyle almadık.

Savaş içimize sıçratılmadan, birlik ve beraberliğimizi güçlendirelim; bir seferberlik ruhu ile kenetlenip vatanımızı, devletimizi, milletimizi vargücümüzle koruma iradesi ve kararlılığını ortaya koyalım.

Bir an dahi geç kalmayalım, Yusuf Kaplan’ın (25.08.2017) yazdığı gibi: “Yarın çok geç olabilir.”

Belli ki savaşlar dönemindeyiz ve savaşlar buğanak yağmur gibi yağacak insanlığın üzerine...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..