Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Savaş kapıda

Savaş kapıda
 

SURİYE'YE SALDIRI DÜNYA SAVAŞINA YOL AÇAR


Krize Çözüm Bulamayan ABD 

Ve Avrupa AKP’yi Suriye’nin Üzerine Sürüyor  

Tarihte çok örneği bulunmaktadır. İç meselelerinin çözümsüzlüğü ve halk hareketinin bastırması sonucu, kamuoyunun dikkatlerini dış bir meseleye celbetme amacıyla ülkesini ve milletini savaşa sürükleyen diktatörler her dönemde var olmuştur. 

Öte yandan imparatorlukların düşüşü de sessiz sedasız olmamakta, büyük gürültü- patırtılarla cereyan etmektedir. İcabında kendi milletiyle birlikte bütün insanlığı da ateşe atmaktan çekinmeyecek gözü dönmüş idareciler tarih sahnesinde boy atmıştır. 

Bu kapsamda çöküşe giden ve krizden krize sürüklenen, tarihinin en düşkün döneminde krizin bataklığında debelenen ABD, şerefli bir geri çekiliş yerine dünyayı ateşe atmaya bölgemizden başlayacağa benzemektedir. Suriye’nin “hizayı aşması”ndan bahseden, Suriye’yi sanki Türkiye’nin bir iliymişçesine “bizim iç meselemiz” diyen Başbakan Erdoğan, acelesi bulunan ABD için hem ülkeyi, hem de milleti ateşe atmaktan geri durmayacağa benzer. 

NATO’nun Suriye’ye Saldırısına Ortam Hazırlamak 

Aklı başında analiz yeteneği olan ayağı Türkiye toprağına basan basın organlarında şu yorum yapılmaktadır: “Erdoğan’ın egemen bir komşu devlet hakkında bu sözleri sarfetmesi, Suriye yönetimini tahrik etme girişimi olarak değerlendirildi. Suriye yönetimi de devlet egemenliğini hatırlatma güdüsüyle sesini yükselttiği takdirde, medya kullanılarak kamuoyu kışkırtılacak ve gerginlik tırmandırılacak. Gerginliğin bir yerinde sınırda küçük çaplı olaylar çıkarılacak ve arkasından NATO’nun Suriye’ye müdahalesi gelecek.” (Aydınlık) 

İngiliz gazetesi Guardian, “Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik yaptırımlardan Suriye topraklarında Türk ordusu tarafından korunan bir güvenli bölge oluşturmaya kadar bir dizi cezalandırıcı adımlar atacağı söylentilerinin yaygın…” olduğunu, Türkiye’nin, “Libya modelini izleyerek böyle riskli bir müdahale”yi üstlenmesi halinde, “İngiltere’nin de aralarında olduğu dostu NATO üyelerini desteğe çağırma hakkı”nın bulunduğunu yazdı. 

Amerika’nın Acelesi Var, Ya Senin Neyin Var 

Irak’ta Amerikan askerleri tarafından yüzbinlerce Müslüman katledilirken, camilere Coniler postallarla girerken kılı kıpırdamayan Başbakan Erdoğan’ın Suriye’nin rejime muhalif olanların isyanlarını bastırma tedbirleri almasını “zulüm”, “şiddet” diye nitelemesi, “sabrımızın sonuna geldik” gibi hiç de diplomatik olmayan küstahça sözler sarfetmesi hem ABD’ye mecbur ve mahkûm olması gibi bir zorunluluktan kaynaklanmakta hem de yaklaşan derin krizin ayak tapırtılarından duyulan tedirginlikten gelmektedir. 

Bir abdesti bir abdestine ulaşmayan Anamuhalefet Partisi lideri Kılıçdaroğlu bile, “eğer bir Başbakan çıkıp da ‘sabrın sonuna geldik’ diye bir söz söylüyorsa, bunun arkası askeri müdahaledir” diyebilmektedir. 

Tarih Umut Vadetmektedir 

Ancak Başbakan Erdoğan’ın orduyu buna ikna edip edemeyeceği henüz belli değildir. Komuta kademesinin YAŞ öncesindeki çıkışı umut verici bir gelişme olmakla beraber ordunun tutumu belli değildir. Geçmişte Özal’ın Irak savaşına müdahil olma heveslerine set çeken Genelkurmay başkanlarının bulunuşu da tarihten umut getirmektedir. Ancak Batı’nın planlarına alet olmanın, PKK’nin tasfiyesine değil, TSK’nın temizlenmesine varacağını bilmek için allame olmaya gerek yoktur. “ABD’nin Suriye’ye karşı planlarına dâhil olan bir komuta kademesi, Atatürk devrimi’ne, millet ve vatan bütünlüğüne karşı, Cumhuriyet tarihinin en büyük cinayetine iştirak eder. Bu süreç, PKK’nin temizlenmesiyle değil, Diyarbakır merkezli İkinci İsrail’in kurulmasıyla sonuçlanır. TSK, kendisini tasfiye edecek kuvvetlerin emrinde, bırakalım vatan savunmasını kendi varlığını da kurtaramaz.” (Perinçek) 

ABD’nin Deli Danalar Gibi  

Sağa Sola saldırması Hayra Alamet değil 

BOP başlıbaşına bir dünya savaşı projesidir. Kuzey Afrika’nın Atlantik kıyılarından Asya’nın ortasına kadar 24 ülkenin sınırlarının değişeceğini söylemek, İkinci Dünya Savaşı’nın cereyan ettiği topraklar kadar geniş bir araziyi kan ve ateşe atmayı göze almak demektir. ABD’nin deli danalar gibi sağa sola saldırması hayra alamet değildir. Bir kere bu gerçeği teslim etmek gerekir. 

Suriye’ye Saldırı, Dünya savaşına yol Açar 

İşin püf noktası bu kez Suriye’nin hedefe konması. Suriye ne Irak’a benzer, ne Libya’ya ne de Afganistan’a. Aydınlık gazetesinde dün (9 Ağustos 2011) tarihli bir yorum haberde bu gerçeğe somut bir şekilde parmak basılmaktadır. “ABD’nin Ankara’yı Şam üzerine sürmesi ve NATO’nun Suriye’yi işgal planı, ne Afganistan’a ne Irak’a ne de Libya’ya benzer. 

“Suriye’ye saldırı tüm bölgeyi kapsayacak bir dünya savaşına yol açar. Suriye’ye saldırı, bölgede sadece Suriyelileri değil, Türkleri de Kürtleri de Arapları da Farsları da yangının ortasına atar. Suriye konum olarak çok kilit bir nokrada. Kuzeyinde Türkiye, güneyinde Lübnan ve İsrail, batısında Akdeniz ile Kıbrıs ve doğusunda Irak. Öyle ki, Suriye’ye yönelecek herhangi bir saldırı, istisnasız tüm komşularına da yansıyacak! 

“Suriye’ye Batı saldırısı, pek çok gelişmeyi ateşler. İran dışında Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de Hamas NATO saldırısına direnir. İsrail savaşın ortasında kalır. Tahran ve Tel Aviv karşıkarşıya gelir. Bu durum başka güçlerin de devreye girmesine neden olur ve yangın Büyük Ortadoğu’ya yayılır. Bu tabloya neden olacak bir millet, bu kara lekeyi yüzyıllarca temizleyemez.” 

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..