Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Savaş lobisi çırpınışlarına devam ediyor

Savaş lobisi çırpınışlarına devam ediyor
 

Kadının, yüzüne silahın acısı sinmiş hali


Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, 26 Ağustos tarihinde Deniz Kuvvetleri'ndeki devir teslim töreninden sonra verilen resepsiyonda, yanında başbakan Tayyip Erdoğan da varken şunları söylemişti;

"Gelirken son raporlara baktım. Temmuz ayında 14 terörist teslim olmuş, 10'u mahkemeler tarafından serbest bırakılmış. 2'si tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalmış, 2'si tutuklanmış. Biz diyoruz ki gelin teslim olun, Türk adaletine güvenin."

Bu sözler üzerine Tayyip Erdoğan şu eklemeyi yapmıştı;
“"Bazılarının bu süreci endişe verici şekilde göstermeleri yanlış. Demek ki korkulacak bir şey yok. Bu konuda hassasiyet göstermek lazım. Teslim olanlar bırakılır mı bırakılmaz mı deniyor. Demek ki bırakılıyormuş"

İki ay öncesindeki bu açıklamalara bugünden bakacak olursak, PKK’lı bir grubun bu hafta yaşanan geri dönüşü hazırlıksız ve plansız bir girişim değil. Hatta bu şekilde muamele görecekleri bile, o tarihlerde az çok belirlenmiş bir durum. Doğrudan, Genelkurmay Başkanı tarafından, silah bırakan ve teslim olanların serbest bırakılma olasılıklarının yüksek olduğunun, açık ve net bir şekilde dile getirilmesi bunu doğruluyor.

Bu bilgiye karşın CHP Genel Başkanı Baykal, bugünkü basın toplantısında "Başbakan MGK toplantısından sonra Bu projenin bir devlet projesi olduğu söylendi, siz AKP, DTP, PKK projesi diyorsunuz, Neden?" diye soran gazeteciye şu yanıtı verdi;

“Devlet projesi konusu tartışmalı. Bunu ben daha öncede ifade ettim. Çünkü Başbakanın Milli Güvenlik Kurulundan sonra yapılan açıklamaya dayalı olarak bu bir devlet projesidir demesi üzerine sanıyorum 24 Ağustos’ta Genel Kurmay Başkanlığı kapsamlı bir açıklama yaptı. Bu konudaki anlayışını çok net bir şekilde ortaya koydu ve ortaya çıkınca bu izlenen politikanın o politika olmadığı görüldü. En azından ben böyle düşünüyorum. Benim aldığım izlenim o. O bakımdan bu devlet projesi lafının artık inandırıcılığı kalmamıştır. Bu bir AKP-DTP ve PKK projesidir.” (Kaynak; chp.org.tr)

Oysa Baykal’ın bahsettiği 24 Ağustos tarihli açıklama, CHP ve MHP’nin MGK toplantısı sonuçlarına, askerin tavır almamış olmasına dair yaptıkları bir baskının neticesinde yapılmış bir açıklamaydı ve içeriği asla Baykal’ın bugün bahsettiği şekilde değildi. Genelkurmay, CHP ve MHP’nin “askerin sonu belli olmayan bir sürece peşinen angaje olması” şeklindeki söylemlerine karşın, TSK’nın kırmızı çizgilerini (üniter devlet yapısı ve resmi dil) tekrar hatırlatan ve “TSK, bölücü terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, güvenlik alanının dışında kalan ekonomi, sosyo-kültürel ve uluslararası alanlarda da devlet tarafından gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğuna inanmaktadır.” cümlesi ile tamamlanan bir açıklama yapmıştı. Genelkurmay’ın açıklaması, açılımın bir devlet projesi olmadığına dair bir içerik taşımıyordu.

Birkaç gündür takip etmeye çalıştığım, Gözcü, YeniÇağ, Tercüman ve Cumhuriyet Gazeteleri ile CHP, MHP ce İP, ne yazık ki bir savaş lobisi gibi yayın ve siyaset yapmaya devam ediyorlar. Ve PKK ile DTP’nin de ellerine verdiği kozları oldukça iyi kullanarak, toplumun gelişmelerden tedirgin kesimleri ile askeri de yanlarına çekmeye çalışarak, silahların bırakılması ve barış sürecini bozma çabalarına devam ediyorlar. Elbette bu da çatışma ortamının devamından yana olduklarını gösteriyor.

Bu sürecin tersinin Türkiye’nin çatışmacı bir iklimde, bir kan gölü deryasında yaşamaya devam etmek olduğunu bilmelerine karşın, kırılgan giden bir süreci baltalamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Elbette bu çabalarında PKK ve DTP’de onları yalnız bırakmamak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Yapılan etkinlikler barışı kutlamaktan öte, şiddeti kutsamaya dönüşmüş durumda. Barışın gerektirdiği ağırbaşlı, olgun, alttan alan tavrı sergilemekten oldukça uzaklar. Toplumun kendileri dışında kalan kısımlarını tedirgin etmek, tahrik etmek ve öfkelendirmekten çekinmeyen bir tavrın, barışa hizmet eden bir tavır olmayacağını fark edecek olgunluğa erişmediklerini ispatlıyorlar ne yazık ki.

Ancak yine de gerek devletin, gerekse de toplumun zihnini otoriter kalıplardan arındırmış geri kalan kısmının, bu topraklarda şiddetin son bulması adına, olgun, vakur ve sorumlu tavır almaya devam etmesi oldukça önemli. Türkiye zor ve nazik bir dönemden geçiyor. Bu dönemi sorunsuz ve hasarsız atlatmanın yolu, son yirmi beş yılın tortularından olabildiğince arınarak düşünmek ve hareket etmekten geçiyor. Nefretin önünü açacak her tavır, yeşeren umudun sönmesine neden olacaktır.

Eğer ki, PKK tüm unsurları ile silah bırakacak ve şiddetten vazgeçecekse, elindeki en büyük kozu terk etmiş olacaktır. Bu, inisiyatifin tamamen devletin eline geçmesi demektir. Ve bu durumda, DTP’nin ve geri dönüş yapan PKK’lıların samimiyeti ve hoşgörüyü aşan tavırları, olsa olsa, silah bırakmanın gerçek karşılığı olan başarısızlığın üstünü örmeye yönelik bir “iç politika” çabasından fazla bir şey olmayacaktır.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..