Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Savaş sanatı ve günümüz yöneticilik anlayışı

Savaş sanatı ve günümüz yöneticilik anlayışı
 

Make art, not war!


Savaş Sanatı, Sun Tzu tarafından M.Ö. 6. yüzyılda yazılmış askeri taktikler ve savaş üzerine bir çalışmadır. Binyıllar öncesinde kaleme alınmasına rağmen günümüzde ilgiyle okunan bu kitabın popularitesi yaşamın her alanında stratejik ve taktiksel davranılmasının önemine işaret etmektedir.

Savaş Sanatı strateji üzerine yazılmış en eski ve en iyi çalışmalardan biridir ve askeri konularda ve ötesinde tarih boyunca çok büyük etkisi olmuştur. 20. yüzyılın sonlarından itibaren ekonomi ve işdünyasında da kullanılmaktadır. Eskiden savaşlar kılıçla, kalkanla, okla, mızrakla yapılır, galip taraf ganimetler ve kazanılan topraklarla mükafatlarını alırlardı. Daha sonraları ateşli silahlar kendilerini gösterdiler; toplar, tüfekler, ve her nevi ateşli silah ülkeler için vazgeçilmez savaş araçları oldu. Bunlar teknolojideki hızlı gelişmelere paralel olarak boyut değiştirip işlevlik kazandı. Nükleer silahlardan, kimyasal silahlara birçok yeni savaş malzemesi günümüzde askeriyenin vazgeçemeyeceği güçler haline geldi. Tarih boyunca askeri mühimmatı gelişmiş ve fazla olan devletler dünyaya egemen olma başarısını gösterdiler. Lakin, her şeyden önemlisi dünyada ün salmış bu devletlerin en büyük özelliklerinden bir tanesi girdikleri bütün savaşlarda zekice ve başarılı bir şekilde geliştirilen stratejileri olmuştur. Hiçbir savaş zekice tasarlanmış ve uygulanmış stratejiden yoksun olarak kazanılamaz. Bunun yanında strateji geliştirip uygulamaya koyacak olan komutanlar yetiştirmek, ordu içinde birlik ve beraberliği sağlayarak bir “momentum” sağlamak çok önemlidir. Sun Tzu kitabında fiziksel savaşla ilgili birçok ayrıntıya değinirken, savaşın başlamadan önce kazanılmasının her zaman daha önemli olduğunun altını ısrarla çizmektedir.

Günümüz yöneticilik anlayışı özellikle ekonomideki hızlı değişmeler, globalleşme ve teknolojinin hızlı ve önlenemez ilerleyişine bağlı olarak yeni bir kimlik kazanmıştır. Uluslararası arenada “kar pastası”ndan pay elde etmek isteyenler ya da paylarını arttırmaya çalışan girişimciler, global ekonominin yarattığı koşullar içerisinde müthiş bir rekabet içerisindedirler. Oluşan bu rekabet ortamı iş dünyasını adeta bir savaş alanına çevirmiştir. Zeki, cesur, kararlı, ve yetenekli yöneticiler (komutanlar) galibiyete giden yolda şirketler için vazgeçilmez araçlar olmuştur. “General bir komutan, ulusu için yararlı bir araçtır. Öncelikle stratejiyi belirleyip sonra da onu yürürlüğe koymakla, komutası sanki bir kasırga önünde sürüklenir gibidir; fetihleri avını kollayan bir şahini andırır. Durgun olduğunda gerilmiş bir yay, harekete geçmeye hazır bir aygıt gibi, döndüğü heryeri deler geçer; en güçlü düşmanlar dahi karşısında dağılır. General eğer öngörüden, askerler de itimden yoksunda, iradelerin birliğinden yoksun strateji, milyonluk birliğin dahi olsa, düşmanda korku uyandırmaya yetmez.” Tıpkı bir general gibidir günümüz yöneticisi; fırsatları değerlendirir, rakibin açıklarını farkederek buralardan saldırıya geçer, zamana ve koşula uygun stratejiler geliştirir, altında çalışan işçilerle iletişim kurarak yaratılan “momentum” güçlü bir eşgüdüm oluşturur ve böylelikle üretimde ve karda artışlar meydana gelir.

Şirketlerin, iş dünyasının üstünlüğü devletlerin üstünlüğü anlamına gelmektedir günümüz dünyasında. Ekonomi, para, ve siyasi üstünlük silahlara bile egemen olmakta, ve saldırılması neredeyse imkansız araçlara dönüşmektedir. Artık orduların savaşı değil “şirketlerin savaşı”, komutanların değil “yöneticilerin” savaşı”, söz konusudur. Güçlü ekonomi zayıf ekonomiyi doğru stratejilerle şekillendirir, kendi çıkarları doğrultusunda savaştan galip çıkmanın yollarını arar. Bütün bunlar kapitalizmin günümüz savaş kavramının şekillenmesinde ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Artık şirket yönetmek koca bir ordu yönetmekten daha karizmatik ve zorlu bir iş haline gelmiştir. Çünkü, “şirket orduları” askeri ordulara oranla dünyanın topyekün şekillenmesinde veya şekil değiştirmesinde daha fazla rol oynamaktadırlar.

Bütün bunlara rağmen “Savaş Sanatı barışın kitabıdır” aslında. Bunun sebebi iyiliğe iyilikle, kötülüğe yine iyilikle karşılık vermeyi öğütleyen taoizm felsefesidir. Yaşamın, birbiriyle sürekli çelişen güçlerin karışımı olduğunu öneren taoizm, maddesel ve zihinsel gelişmeyi öne çıkarır, teknolojik gelişmeyi vurgularken aynı gelişmelerin yaratacağı tehlikelere de dikkat çeker. Bu sebeple, şirketler acımasız ve açgözlü dürtülerini bir kenara bırakır, sosyal sorumluluk, insan ve toplum severlik gibi değerleri ön plana çıkartarak birbirleri ile rekabet içerisine girerlerse o zaman elde edilebilecek en iyi başarıları elde ederler. Kitabın üzerinde ısrarla durduğu, ve okuyuculara net bir şekilde vermeye çalıştığı; “Savaşmadan kazanmak en iyisidir.” mesajı üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gereken bir noktadır.

Tzu'nun kitabının son yıllarda Batı yöneticilik dünyasında “bestseller” haline gelmesi sebepsiz değildir. Bu kitap gizemli strateji dünyasının niteliklerine dair özdeyişlerle doludur. Savaşı bildiğimiz kalıpları dışında, ustaca ve karşılaştırmalı bir bakış açısıyla değerlendirmemize yardımcı olan bu kitap 21. Yüzyıl yöneticisinin incelemesi gereken bir sanat eseridir.

 
Toplam blog
: 9
: 1392
Kayıt tarihi
: 30.10.07
 
 

1983 Karaman doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi, Uluslararası Ticaret Bölümü öğrencisiyim. Değişen dü..