Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

Savaş süreçlerinde böyle şeyler olur!

Savaş süreçlerinde böyle şeyler olur!
 

Bakalım size de sıra gelecek mi sayın padişah.


Uludere olayından sonra sanırım başbakan iyice bunaldı ve biraz da gündemi değiştirmek için kadınların doğurmasına, cinselliğine el attı. Yatak odalarımıza girmeye kalktı.

Bu arada millet sezeryanla, kürtajla uğraşırken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında 5. dalga operasyonunu başlatıverdi. Bu davalar en son general de Silivri’ye kapatılana kadar bitmeyecek her halde. Bırakın muvazzafları, generallerin emeklisinden bile ne kadar korkuluyor. Hayret!

Bu davalar uzadıkça can sıkmaya başladı. Dıdısının dıdısına gidilmeye başlandı. Merak ediyorum acaba Sevr antlaşmasını imzalayarak yurdun işgaline sebep olan Vahdettin ‘e de sıra gelecek mi?

Anlayamadığım noktalardan teki de AKP yaklaşık 10 senedir iktidarda, bu zaman zarfında bir darbe olmadı. Genelkurmay başkanları gayet ılımlı ve iktidarla sıcak bir havadaydılar. Öyle olmasa Yaşar Büyükanıt paşaya emekliliğinden sonra bilmem kaç dolara zırhlı araç hediye edilir miydi? Şimdilerde yeni Kurmay Başkanı Necdet Özel’e de bu jest yapılma dı mı?

Tüm bunlara rağmen bir darbe lafıdır aldı başını gitti. Ordu tarumar edildi. Aydınlar, askerler gizli tanıklarla, düzmece delillerle neredeyse 5,5 senedir tutsak edildiler. Amaç Türk Ordusunu dağıtmak, iktidara muhalefet eden vatanseverleri etkisiz hale getirmekti. Bunda da başarılı oldular.

Darbeydi, darbeye teşebbüstü, balyoz, çekiç, dalgalar peş peşe geldi. Gözle görülür elle tutulur hiçbir şey çıkmadı ortaya. Peki, tüm bunlara eyvallah diyelim, diyelim de, AKP ‘in rejimi değiştirmek istemesi, teşebbüsü anayasal suç değil midir? Bunu merak ediyorum.

Bu gücü AKP nereden alıyor dersek hemen hatırlayalım. Şimdiki cumhurbaşkanımız Sn Gül dışişleri bakanlığı sırasında ABD'li Bakan Powel ile 9 maddelik gizli antlaşma imzalamıştı..

(İkiz Sözleşmeler.) 04.06.2003 tarihli oturumda T.B.M.M.’de 4867 ve 4868 no.lu iki yasa kabul edilmişti. TBMM, bölücülüğün yolunu o tarihte açmış oldu. Mecliste epey patırtı koparan, tamamen bölücülük olan bu sözleşmelere Türkiye  ‘3 beyan” ve “1 çekince” ilave etti.

Sözleşmenin 27.maddesini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ve 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması ve Eklerinin ilgili hükümlerine ve usullerine göre uygulama hakkını saklı tutar.” Diyerek sözleşme imzalandı.

Oysaki 1966 yılında kabul edilen ve 1976 yılında yürürlüğe giren bu sözleşmeler, daha önce de Türkiye’nin önüne konulmuş, ancak ulus devlete yönelik tehditler oluşturacağı düşüncesiyle onaylanmamıştı.

Şimdi gidişat gösteriyor ki Lozan deliniyor ve AKP Anayasası ile rejim değişikliğine gidiliyor. İnönü devrini eleştiren AKP, tek parti hükümranlığını sürdürüyor,  her istediğini yapıyor. Oysaki cumhuriyeti kurmak için Atatürk ile birlikte büyük mücadele veren İnönü’nün bile böylesine yetkileri yoktu ve cumhuriyet yara almamıştı. 

Gelelim kamuyu ayağa kaldıran kürtaj meselesine.

Başbakan Erdoğan’ın Kürtaj ve sezeryan ile ULUDERE olayını bağdaştırması ne alaka anlayamadım açıkçası. Uludere’deki facia, ya bilinçli olarak birileri tarafından yaptırıldı ki   ( Amerika istihbaratı verdiğini söylüyor)   başbakan üzerini örtmeye çalışıyor, ya da büyük bir ihmal var. Her iki olasılıkta da Milli savunma bakanı ve devlet suçludur. Göz göre göre insanlar bombalanarak öldürülmezler. Kaçakçıysa yakalar cezasını verirsin.

Başbakan şunu mu demek istedi acaba diye düşünüyorum. “Doğu ve Güneydoğuda nüfusumuz yeterince artıyor zaten.” Kürt kökenli kadınlarımıza nüfus artışı olsun diye bilinçli olarak en az 10 çocuk doğurtuyorlar.50 sene sonra Kürt nüfusunun patlamasından mı çekiniyor?

Başbakan açıkça söylemiyor ama bunu mu kastediyor acaba?

Ayrıca kürtajı Uludere ile kıyaslaması olayı katliam olarak kabulleniyor demek olmuyor mu?

Bu arada bombalanan 34 vatandaşımızın o kritik bölgeden geçmeleri de büyük hata idi. Bunu da unutmamak gerek. O zaman kim veya kimler suçlularsa cezalarını çekmelidirler.

Kürtler nasıl bir Anayasa istiyorlar?

20 Aralık 2004 / Pazartesi tarihli Milliyet gazetesinde 'Kürt Bildirisi'ni imzalayan eski Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi:  Derya Sazak’ın yapmış olduğu röportajda, Sazak, Şerafettin Elçi’ye soruyor;

Kürtler nasıl bir Anayasa değişikliği istiyor?

“Eşit ortaklık. Türkiye Cumhuriyeti Türklerden ve Kürtlerden oluşur. Kürtlerin talebi bu.”

Sazak---'Türkiye Cumhuriyeti' tanımı Kürtleri de kapsamıyor mu?

İtiraz şu noktada: Bir etnik kimlik, vatandaşlık kimliği haline getirilmesin. Türkiye bir coğrafyadır, ülkedir. Türk değil, Türkiyelilik daha doğru bir niteleme olur.

Bu size de sıcak geliyor mu?

Tabii sıcak, yani bir ilke ile kimlikler, vatandaşlık nitelendirilecekse o en makul çözüm.

ABD'nin bölgedeki rolü nedir? Kürtler memnun mu?

ABD'nin bölgede olması Kürtler için büyük bir destektir. Bugün bir güvence. Amerika, "Herhangi bir yerden Kuzey Irak'a, Kürtlere müdahale edilmesine müsaade etmem" diyor. Buna Türkiye ve İran dahil. Bu, Kürtler için önemli bir fırsat.

Kaynak(http://www.milliyet.com.tr/2004/12/20/siyaset/asiy.html

Görüyorsunuz değil mi? Nasıl da itiraf ediyor adam. Her taşın altından ikiyüzlü Amerika çıkıyor bildiğimiz gibi. Tavşana kaç, tazıya tut misali. Yine hepimiz biliyoruz ki, Amerika ve Irak aradan çekilip beslemeseler PKK çoktan biter. Ne yazık ki dış politikamızı vatan çıkarı için değil de, kendi çıkarı için yapan bir iktidar ile yönetiliyoruz. BOP projesinin uygulanmasına yardımcı oluyoruz.

 Hasip Kaplan Bey Uludere için ne diyor?

"Toplu katliam, insanlığa karşı işlenen suçların en adisi, alçakçası ve en rezilidir. Uludere, budur"

Söyleyene bakın hele. Sevsinler. Kışkırtmalarınızla PKK nın yaptıklarını da bu kategoriye koyuyor musunuz acaba? Canlı bombalar, kalleşçe arkadan vurmalar hep sizin sayenizde oluyor. Binlerce masum insanı, bebeleri bile böyle katletmiyor musunuz?

PKK tarafından kaçırılan AKP yöneticilerine ilişkin"Savaş süreçlerinde böyle şeylerolur " diyor sıkılmadan.

O zaman bizde Uludere için aynısını mı söylemeliyiz?

Devletin bağımsızlığına, vatanın ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlerinin odağı Amerika ve sizlersiniz. Şimdi kalkıp bize masum numarası yapmayın. Bunu yemiyoruz.

Tünay Süer

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..