Savaş ve barış...

Öğrencilik yıllarımızda derslerimiz arasında Milli Güvenlik dersi diye bir ders vardı ve bu ders subaylar tarafından verilirdi. AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte bu ders Milli Eğitim’in müfredat programlarından çıkarıldı. Günümüzde ise Kuran-ı Kerim ve Peygamber efendimizin hayatı adlı seçmeli dersler okullarda okutulmaktadır.

Milli Güvenlik derslerinden savaş hakkında aklımda şu cümleler kalmış.

Savaş bir devletin başka bir devlete isteklerini silah zoruyla kabul ettirilmesidir. Tabii günümüzde bu tanımın anlamı çok dar biçimde kalmıştır. Günümüzde savaş sadece devletler arasında değil bir devlet içindeki gruplar arasında da baş gösterebilmektedir. Günümüzde savaşın anlamını aşağıdaki şekilde açıklamak daha doğru olacaktır.

Savaş, ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen topyekün silahlı mücadeledir.  Savaşa belirli bir süre ara vermeye ateşkes, tarafların karşılıklı saldırıları tamamen durdurduğu döneme ise barış dönemi denir.

Barış döneminde ise savaşı kazanmış olanlar, istediklerini karşı tarafa kabul ettirirler. Savaşı kaybetmiş olanlar ise, güçlerini ya kazananların topraklarından geri çekerler veya kaybettikleri topraklarda artık aktif olarak yer alamazlar.  Savaşı kazananlar ise kendi güvenlik güçlerini ve ordularını kurar, kendi bölgelerinde etkili olmaya başlarlar. Bölge halkı ise artık sorunlarını topraklarında söz sahibi olan güçlere anlatır, onlardan yardım isterler.

……………

Yukarıda genel olarak savaş ve savaş sonunda yaşananları anlatmaya çalıştım. Son cümleye lütfen dikkat edin. Bölge halkı sorunlarını artık o topraklarda söz sahibi olan güçlere yansıtırlar.

Güneydoğuda son zamanlarda 2350 çocuk, -bu çocuklar 13-18 yaşları arasındadır ve bunların % 75 i 16 yaşından küçüktür.- PKK tarafından kaçırıldı. Çocukları kaçırılan aileler çocuklarının kurtarılması için Diyarbakır valiliğinin önünde değil de Diyarbakır Belediye Başkanlığı önünde eylem yapmaktadırlar. Çünkü onlar o bölgede kimin güçlü olduğunu çok iyi biliyorlar.

Hani barış görüşmelerinde silahlı PKK’lılar ülkeyi terk edeceklerdi?  Değil terk etmek, yeni kuracakları ordularına asker toplamaktadırlar. Ayrıca yol keserek, insanları kontrol etmekte,  istedikleri kişileri kaçırmaktadırlar. İsterlerse araçları da yakmaktadırlar. Çünkü güç artık onlardadır. Savaşı kaybeden silahlı güçler, kışlalarından ve karakollarından dışarıya çıkamamaktadırlar. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki yurdumuzun işgalinde olduğu gibi.

Üniter devletin başındakiler ne yapmaktadırlar?

Rüşvet operasyonunda Rıza Sarraf’ı tutuklayan bütün polisler meslekten atılmışlardır.

Hakkında fezleke yazılan bakanların soruşturması için oluşturulan komisyon AKP’nin bazı CHP milletvekillerine itirazı üzerine Meclis Başkanı tarafından CHP’li üyelerin inceleneceği belirtildiğinden komisyonun toplanması Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertesine kalmıştır.

Üniter devletin başındaki kişi ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri için, savaşı kaybettikleri gruptan medet ummaktadır.

Vay ülkemin başına gelenler vay!