Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '08

 
Kategori
Haber
 

Savunma mı, İtiraf mı?

Savunma mı, İtiraf mı?
 

Gazeteciliğin değişmez kurallarından biridir: Haberin kaynağı açıklanmaz…

Bu kural niye konmuştur? Haberin kaynağı tehlikeye girmesin, bir tehdit, bir şantaj durumu oluşmasın ve kamuoyu hiçbir zaman habersiz kalmasın diye konmuştur…

Bu gücün arkasına sığınarak asılsız haberlerle toplumu kışkırtanlar, yanlış yönlendirenler, çıkar sağlayanlar olmuş mudur? Maalesef olmuştur…

Bazı gazetelerimiz ne yazık ki bu konuda mimliler… Yazdıkları haber mi, yorum mu, insan hemen karar veremiyor. Aslında bunun sonucu olarak yazılanlar doğru mu, yanlış mı, sorusu geliyor insanın aklına…

Salı günü iki gazetede (Vakit ve Taraf), Aktütün’de 17 askerimizin şehit olduğu baskın olayı yaşanırken, Hava Kuvvetleri Komutanımızın Konya’da golf oynadığına dair haberler vardı…

Doğrusunu isterseniz ikisi de yaptıkları aykırı yayınlarla adını duyurmuş gazeteler… Okuyunca inanamadım “ve bu kadarı da olmaz” diye isyan ettim. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak adına mı yapılıyordu bu haberler diye düşündüm.

Çarşamba günü aynı gazeteler olayın üzerine giderken, diğer gazetelerin birinci sayfalarında olayla ilgili hiçbir haber yoktu. Sadece Hürriyet gazetesinde Paşa’nın kendini savunduğuna dair bir haber vardı ve spotu şu şekildeydi:

“Bu eleştiride bulunanları mutlu etmek için o gün Aktütün’e mi gitseydim? Şehitlerimizin haberi bana o gün doğal olarak anında ulaşmadı ama sonrasında başlatılan her harekâtın emrini Ankara ile koordine ederek bizzat ben verdim.” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10066277.asp?gid=229&sz=17146)

Bu cevaptan tatmin olmamıştım. Sizin de dikkatinizi çekeceği gibi, komutanımız, akşama kadar olaydan haberi olmadığını söylüyor. Sonrasında da harekâtın emrini koordine ettiğinden bahsediyor.

Burada muğlak bir ifade var: “Sonrası” dediği, olay sonrası mı, cumartesi akşamı sonrası mı?

Bildiğimiz kadar menfur olayın öncesinde ve sonrasında Hava kuvvetlerimiz operasyonlar yapıyor ve PKK militanlarına zayiat verdiriyor. Ben harekâttan kastın bu olduğunu düşündüm ve buna inanmak istedim.

Ancak Genelkurmay Başkanlığı’nın 4 Ekim 2008 günü saat 09,30’da yayınladığı BA-42/08 nolu Basın açıklamasında:

<ı>“<ı>Hakkari ili Şemdinli ilçesi bölgesinde bulunan Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü’nün batıdan emniyetini sağlayan Bayraktepe’deki unsurlarına karşı dün öğleden sonraki saatlerde bölücü terör örgütü tarafından Irak’ın kuzeyinde bulunan ağır silahlarının da desteği ile saldırı girişiminde bulunulmuştur. <ı>

<ı>Saldırıdan önce, bir jandarma özel harekat timi ile takviye edilen emniyet unsurlarının bulunduğu Bayraktepe Bölgesi’nde bir bölüğe yakın kuvvet bulunmaktaydı. Ayrıca, bölge gelişmelere bağlı olarak bir jandarma özel harekât bölüğü ve bir komando bölüğü ile de takviye edilmiştir. Çatışmanın başlamasından önce görüntü alınan bölgeler, topçu ve havanlarla ateş altına alınmış ve iki kol taarruz helikopterleri de bölgede görev almıştır. <ı>

<ı> Ayrıca, Aktütün Karakolu’na on kilometre mesafede Irak’ın kuzeyinde bir terörist grup tespit edilmiş ve bu terörist grup önce Hava Kuvvetleri, daha sonra topçu tarafından ateş altına alınmıştır. <ı>

<ı> Çatışmalar, (Cuma günü) akşam karanlığına kadar devam etmiştir. Çatışmalar esnasında bir astsubay, altı uzman erbaş, sekiz erbaş ve er olmak üzere 15 güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Zayiatın büyük kısmı, Irak’ın kuzeyinden yapılan ağır silah atışları nedeniyle meydana gelmiştir. Çatışmada yaralanan personel, tedavi edilmek üzere uçakla Ankara’ya getirilmektedir. İki uzman erbaş ile henüz temas kurulamamış olup bölgede arama faaliyetleri devam etmektedir.<ı>

<ı> Çatışmalar süresince, 23 terörist etkisiz hale getirilmiş olup Hava Kuvvetleri ve topçu ateşleri sonucunda etkisiz hale getirilen terörist miktarı henüz tespit edilememiştir.” denilmektedir.

Anlaşılan o ki, 3 Ekim Cuma günü yaşanan bu olaylardan sayın Hava Kuvvetleri komutanımızın haberi de olmamıştır, bir dahli ve tesiri de olmamıştır.

*****

Fatih Altaylı’nın <ı>“Golf Komutanlığı” başlıklı yazısını okuyunca (http://www.fatihaltayli.com.tr/content.cfm?content_id=4273), canım daha da sıkıldı:

<ı>“<ı>Hava Kuvvetleri Komutanı baskın sırasında golf oynuyor olabilir.
Bunda bir ayıp yok.
Ama baskın sürer, şehitler verilir, operasyonlar yapılırken komutanın golf sopasını elinden bırakmaması en hafif tabiriyle “Saygısızlıktır”.
Geçtiğimiz yaz aylarında emekli bir komutan beni ziyaret etmek istediğini söyledi.
MGK’larda bulunmuş önemli bir isim.
Eve davet ettim.
Bir kaç saat sohbet ettik.
Hava Kuvvetleri Komutanının golf tutkusunu ilk olarak ondan öğrenmiştim.
“Hava Kuvvetleri Komutanının şu andaki en önemli projesi ne biliyor musunuz?” diye sormuştu.
Ben de saf saf “Herhalde F 35 projesidir” diye yanıtlamıştım.
“Bilemediniz” demiş, masamdaki bilgisayardan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet sitesine girip göstermişti.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı, hava kuvvetlerine ait üslerde bir seferberlik başlatmıştı.
Pek çok üsse golf sahaları yapılıyordu.
Şaşırmıştım. (Dün yine aynı internet sitesine girdim ama golfle ilgili bilgiler kaldırılmıştı)”

*****

Hava Kuvvetleri internet sitesinden bu bilgiler kaldırılmış olsa bile, internetteki bütün bilgiler herhalde silinmemiştir deyip, Google’a “Konya Golf” yazıp bir arama yaptırdım. Geçmiş tarihlerde çeşitli gazete ve internet sitelerinde bu konudaki bütün haberler önüme geldi.

Ordusunu seven ve güvenen bir vatandaş olarak üzüldüm. Tuttuğumuz dalların elimizde kalmasından, güvendiğimiz dağlara kar yağmasından çok rahatsız oldum.

Sadece ben değildim tabii ki bu rahatsızlığı duyan… Hürriyet gazetesi Genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök de şöyle diyordu yazısında:

<ı>“OLMADI Paşam. Lamı cimi yok.

<ı>Orada şehit cenazeleri gelirken, Antalya’da golf oynamaya devam etmeyi kimseye anlatamazsınız.

Sanmayın ki, bu sadece marjinal gazetelerin tepkisidir.

Bize de anlatamazsınız.

Üstelik golf.

Sporların en papyonlusu.

En monşeri.

Sanmayın ki futbol oynamaya devam etseydiniz anlatabilirdiniz.

Elbette Türkiye’de hayat durmaz, devam eder.

Ama siz Hava Kuvvetleri Komutanısınız ve uçaklarınız orada operasyon yapıyor.

Golf sahasından hava harekátı yönetilmez.

Bombaladığınız o mağaralar da, 18’inci delik değil.”


*****


Ahmet Hakan’ın yazısı da aynı konudaydı:

<ı>
“SAYIN Orgeneral... Eğer siz, "Türk Hava Kuvvetleri Komutanı" değil de...

Britanya’nın Kraliyet Hava Kuvvetleri Komutanı olsa idiniz...

Golf de oynardınız...

Polo da...

Kimseye laf söylemek düşmezdi...

Ama talihsizliğe bakın ki...

Siz "tenis" sporunun bile "zengin ve züppe sporu" olarak algılandığı bir memleketin ordusunda "Hava Kuvvetleri Komutanı" olarak görev yapıyorsunuz...

Ve böyle bir memlekette...

Bırakın tenis oynamayı, golf oynamaya yelteniyorsunuz...

Üstelik...

Belek’te ağaçlara kıyılarak oluşturulan golf sahalarında...

Üstelik...

Zenginler arasında...

Ağızların torba olmadığı ve dolayısıyla büzülemediği bu memlekette, bir kuvvet komutanı bu derece bariz açık verir mi?

İşte bakın!

"Askerlerimiz şehit olurken halay çeken milletvekili" haberlerine karşılık olarak...

"Askerlerimiz şehit olurken golf oynayan komutan" haberleri manşetlere taşınıverdi...

Ne yapacaksınız şimdi?

Ne diyeceksiniz?”


*****


Akşamüstü İnternette “Genelkurmay Golf’e Sahip Çıktı” haberini görünce, hani kelimelerin yer değiştirmesinden, cümlelerin uzatılıp kısaltılmasından kaynaklanan yanlışlıklar olmasın, direk haberi kaynağından okuyayım diye Genelkurmay sitesine girdim.

8 Ekim 2008, saat 17.30’da BA 48/08 nolu Basın açıklamasında, aynen şöyle yazıyordu:

<ı>“Son günlerde Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Aydoğan BABAOĞLU ile ilgili olarak bazı basın yayın organlarında haberler yer almaktadır.<ı>

<ı>Hava Kuvvetleri Komutanımızın Antalya’da bulunduğu sırada, 4 Ekim 2008 Cumartesi günü akşam saatlerine kadar olan sürede, Bayraktepe bölgesinde meydana gelen çatışma sonucunda verilen şehitler hakkında bir bilgisi olmamıştır.<ı>

<ı>Gerçeğin böyle olmasına rağmen konunun teyit edilmeden Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratma amaçlı olarak kullanılması üzücü ve düşündürücüdür.”

Sizce burada bir savunma var mı?

Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, akşam saatlerine kadar şehitlerden haberi olmadığını kendisi zaten açıklamıştı. Şimdi aynı şeyi Genelkurmay da söylüyor. Sizce bu, bir savunma mı, bir itiraf mı? Ben karar veremedim. Takdiri sizlere bırakıyorum.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..