Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '16

 
Kategori
Kitap
 

Sayfaların arasından

Sayfaların arasından
 

mini baş'ucu kütüphanem


İyi mi kötü mü karar veremediğim bir alışkanlığım var benim. Alışkanlık mı, ihtiyaç mı, zorunluluk mu ya da başka bir şey mi ona da karar verebildiğim pek söylenemez açıkçası. Anlatayım da en iyisi siz karar verin.

Bu alışkanlığım (ya da her neyse); OKUMAK. Öyle çok okuyorum, her kitabı takip ediyorum; gazetelerden tut da okumadığım dergi yok; tanımadığım, eserini bilmediğim yazar yok diye bir iddiam yok ne yazık ki. Ama ülkemin o  %0.01’lik  (http://www.ozetkitap.com/tr/bunlari-biliyor-musunuz/) kitap okuyan kısmında yer almaktan da gurur duyuyorum. Neyse konuya döneyim.

Gittiğim her kitapçıdan kitap almadan duramıyorum. Hele ki raflara özenle yerleştirilmişse; saatlerce oradaki kitapların sırtında taşıdığı yükleri okumaktan (arka kapak) sıkılmıyorum. Kitaba başlarken sayfalarını koklamadan başlayamıyorum. Bide mutlaka o tarih atılacak kitabın ilk sayfasına. “Benim” dercesine isim soy isim güzelce işlenecek el yazısıyla. Sonra bitirmeye kıyamadığım her bir sayfa tek tek bitecek. Bazen aynı böyle bitirmeye kıyamadığım kitaplara ara veririm, bitsin istemem. Karakteriyle arkadaş olur, derdini derdim edinirim. Mutlu oldu mu sessizce gülümser, üzüldü mü sessizce ağlarım. Kitabı yaşarım yani…

Asıl sorun bir kitap bittiğinde başlar benim için. Hangisine başlasam ki sorusu delirtmesin beni diye 2’sine 3’üne birden başlarım. İlk zamanlarda A kitabının karakterleri, B kitabına gidiyor, C kitabındakilerde onu kıskanıyordu. Hepsi çorba oluyordu anlayacağınız. Sonra beynim, benim kararsız kişiliğime anlayış göstermeye başladı da herkes kendi kitabında, kaldığım yerde oturup bekliyor artık tekrardan kapağını açacağım günleri.         

Aldığım her kitaba bir de hediye alırım ben. Her kitabımın, kitaptan güzel olmasın, kitap ayracı mutlaka olmalı. İstemeden bir koleksiyonum oldu böylece. “kitap ayracı koleksiyonu” :)

Onu okumam, bunu okumam; şu tarzı severim, diğerini sevmem; o yazar iyi, bu yazar kötü  diyemem. “Üstüme düşmez”in yanı sıra kıyamam ne yazara kitaba. İçinde benliğimin yapbozunu tamamlayan parçaları taşıyan  her kitap güzeldir benim için. Ben’im’dir o kitap. Belki bir gün benliğimin yapbozu tamamlanır bir kitap olarak raflardaki yerini alır kim bilir…

Şimdi yeni bir kitaba başlamaya gidiyorum. Annemin kitabı diye demiyorum, benim için en anlamlı kitaplardan biri olacağını düşünüyorum. Çünkü; içinde, kendimden bir parça bulmak istemeyeceğim bir hikaye yatıyor. Annemin deyimiyle “emeğin başkenti”ndekilerin öyküsü bu, Zonguldak’ın,  kömür karası yüzleriyle, beyaz ekmek kazanmak için uğraşan insanların öyküsü… Bakalım bu hikaye nasıl sonunu bulacak.

Kitap kokulu günler diliyorum…

 
Toplam blog
: 12
: 243
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

İnşaat Mühendisi'yim, yüksek lisansıma devam etmekteyim. Fotoğraf çekmeyi, yeni yerler keşfetmeyi..