Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Saygı Sizlere Ömür (1)

Saygı Sizlere Ömür (1)
 

Yazdığım yazı çok amaçlı olmalı, sürpriz yumurta gibi. Önemli olmalı, herkesi ilgilendirmeli, okurken düşündürmek gibi gereksiz bir işlevi olmamalı. Bu başlıklardan yola çıkarak aklıma ilk gelen konu Kadın-Erkek ilişkisi ve Aşk...

Kadın-Erkek ilişkisi ciddi birşey gibi görünse de aslında tam bir komedidir. Bu güne kadar ne kadın erkeği çözebildi, ne de erkek kadını.

Kimisi, ' Ne seninle, ne sensiz ' dedi...Kimisi, ' Birlikte ama yalnız iki yabancı '.

Erkek, ' Güzel olsun, kadın olsun, anne olsun, sevgili olsun, temizlikçi olsun, aşçı olsun ' dedi.

Kadın, ' Zengin olsun, evinin erkeği olsun, maço olsun kafası kızınca masaya yumruğunu vursun, ( Kazayla gözüme de çarpabilir, aşk affetmektir. ) çocuklarına babalık yapsın, ara sıra çapkınlık yapabilir, erkektir elinin kiridir ' dedi.

Bu arada metroya binen erkekler oldu ama onlara Türk kadını rağbet etmedi. Arz talep olayı olduğu için nesilleri hızla tükenmeye başladı.

' Aşığım ' diyenler oldu, aşkın tarifi yapıldı. Aşk kavuşamamaktır denildi. Romeo ve Juliet' ler, Tahir ile Zühre' ler.

Bir araya gelen aşıklar için aşka iki sene ömür biçildi.

' Eskisini getir, yenisiyle değiştir ' kampanyaları düzenlendi, bu kampanya çok tuttu. Kimsenin elinde bayandan ya da erkekten çok kullanılmış ürün kalmadı.

Görüntüde herşey normaldi. Pembe panjurlu evler, bahçesinde boy boy çocuklar, ama yine de kimse mutlu olmadı. ' Çok mutluyum lay lay lom ' diyen de yalan söyledi.

Ne kadın erkeği anlamaya çalıştı, ne de erkek kadını. Erkek kadını anlaşılmaz yaratık olarak tanımlarken, kadın da erkeği kendisini anlamamakla suçladı. Her iki taraf da kolayı seçti, işine geldiği gibi davrandı. Sonrasında özensiz yetiştirilen çocuklar büyüdüler ve sorunlar da aya kadar büyüdü.

Erkek, her hatasında kadını tarafından, ' öküzüm ' diye anıldı. Kadın her hatasında erkeği tarafından, ' öküzün karısı ' diye anıldı. Böylece hayvanlar alemi de ilişkilerin içine vıcık vıcık girmiş oldu.

Bu arada sevgi, yerini alışkanlıklara bıraktı. Erkek eve geç geldiğinde kadını camda, kapıda bekler oldu. Erkeği eve gelmeden, açlıktan ölse bile yemek masasına oturmadı. Kadın komşuya gittiğinde erkeği onu cepten arayıp, ' Eve git! ' ultimatomları verdi.

Kadın kocasını erkek karısını yerli yersiz eleştirdi. İlişkilerine bütün sülaleyi sonra da mahalleyi dahil ettiler.

Bazı durumlarda kadınlar da erkekler de kendi hemcinsleriyle fikir ayrılıklarına düştü. Lükse düşkün kadınlar, ' Ben evlenince çalışmam, kocam bana baksın ' derken bazı kadınlar da, ' Kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum ' dedi.

Buna karşılık bazı erkekler kadının çalışmasında bir sakınca görmezken, bazı erkekler, ' Sus şimdi sümsüğü kafana yersin, kadının yeri evidir, kes sesini otur! ' dedi.

Hayatımıza TV denilen nasıl kullanılması gerektiğini tam olarak kavrayamadığımız, buna bağlı olarak da kanal sahiplerini zengin etmekten başka amaca hizmet etmeyen bir kutu girdi.

Bu çok sevilen ve bir çok evde üstü dantel örtü örtülerek odanın en nadide köşesinde taçlandırılan bir kutu oldu.

Ona, ' Aptal kutusu ' diyenler oldu, gece gündüz izlemekten yorgun düşüp kumanda elinde horlayanlar da.

Beraberinde kadın-erkek arasında kopukluklar, ilgisizlikler başgösterdi. Bu kutu kültür seviyesi gözetmeksizin her eve girdiği için birçok insan kutunun içinde gördüklerini istedi, bakkaldan şeker istercesine.

Kadın-erkek ilişkisi TV programlarına taşındı. Herkes ilişkisini milyonların önünde sorguladı.

Aldatılanlar, aldatanlar, aşık olanlar, kandırılanlar, kaçırılanlar, kaçanlar, aşk cinayetleri işleyenler, ölenler, öldürülenler.

Ve ne iş yaptıkları anlaşılamayan, kendi evlerinde sorunlarını çözmekten aciz olup program program gezip ahkam kesen garip jüri üyeleri. Filozofu andıran program sunucusu ablalar, bacılar türedi.

Evlere bilgisayar denilen karmaşık bir alet de girdi, bütün dengeler değişti. Platonik aşklar, yalanlar, itiraflar ve cinayetler başladı. Bilgisayarın evlere girmesi silah icat olup mertlik bozulmasını bile gölgede bıraktı.

Konunun tam burasında kanun koyucular bu işe el koydu ve chat yapılmasını boşanma sebebi ilan etti.

Öcülerimiz de var; boşamak ve boşanmak gibi. Konuyla ilgili büyüklerimiz inciler döktürdü, ' Bu evden gelinliğinle çıktın kefeninle dönersin ', 'Torunlarıma üvey anne-baba-kardeş istemem ', ' Evli kadının bir tane kocası dul kadının herkes kocası '

Daha yazılacak çok şey var ama kağıdım bitti.

Bütün bu hengamenin arasında SAYGI sizlere ömür...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..