Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Saygısız adam -2-

Saygısız adam -2-
 

Saygısız adam; sağa dönerek yoluna devam etti. Beşyüz metre ileride yine o lanet olası "sağa dönen yolda" kaza vardı. Her ay mutlaka bir kaza oluyordu burada.

Sürücüler sağa dönmek için son süratle, üçüncü veya dördüncü şeritten, düz gidenlerin üzerine direksiyonu kırarak, ana yola geçmeye çalışıyorlardı. Tabiki bedelinide ödüyorlardı.

Ama, ilahi adalet sadece hata yapanı yakmıyordu.

Sonunda, ana yola çıkmayı başarmıştı. Ana yolda bolca yaptırılan köprülerle, kavşak akışları sağlandığı için, 80, 120, 150 km hız, artık normal sayılıyordu.

Israrla bir çok araç sürücüsü, sol şeriti kullanmaya devam ediyordu. Otoların bazıları solundan, bazıları sağından son süratle, sanki ecellerini arar gibi gidiyorlardı.

Bir kaç kendini bilmez, saygısızda, zig zag çizerek ölümle oyun oynuyorlardı.

Yazılı olan kurallar vardı. Ama, ne kültür nede saygı vardı doğrusu. Bir çokları, yaptığı hataların farkında bile değildi. Uyarılmaları gerekiyordu.

Fakat tek başına kaldığınızda, hiç şansınız yoktur. Bu yüzden bazıları banane diyebiliyordu, umarsızca. Ama konuşmalarıda farklıydı. Çevreye ve toplumsal yaralara karşı son derece göstermelik konuşmaları yaparken, iş eyleme dönüşünce ortalıkta pek gözükmüyorlardı.

Bu aslında saygısız adam için problem değildi. Çünkü; her zaman çok görmüştü böyle yalnızlıkları. Biliyordu ki, yapacağını yapardı. Uyarmasa zaten kendisi, kendisi olamazdıki. Nasıl ahkam keserdi? Vicdanı ne derdi?

O sırada bir Ambulans sesi geldi. Otoların hepsi biraz daha sağa yanaşarak, ambulansa yol verdi. Arkasından, açılmış yoldan diğer arabalar hızla ambulansın peşine takıldı.

Bir yerde okumuştu. İşe geç kalanların ambulans kiralayarak, işe vaktinde yetişmesi için kurnazlık yaptığını.

Kurnazlığın ne anlama geldiğini bilmeyenlerin sık sık yaptığı gibi. Nasıl bilsinlerki. Uyarı yok, eleştiri yok, ceza yok. Neden kurnazlığını sürdürmesin?

“Vicdan” dedi, kendi kendine. Bir insanda vicdan olmalı.

"İllede bazı kuralların yazılı olması gerekmiyordu"

Nasılki, çevrede kimse yokken bile, hiç kimse bizi zorlamadan, yere düşmüş bir ekmek parçasını ezilmesin diye alır bir kenara koyuyorsak, yazılı olmayan kuralları da uygulamamız gerekmezmiydi? Tabiki, insanlara, çevremize, ülkemize, dünyaya ve yaşama saygı duyabiliyorsak.

Elbetteki konunun uzmanları çözümü daha net ortaya koyabilir ama, şu çok önem verdiğimiz "kültürümüzün" değişme zamanı gelmedimi daha. Eğitim yetmediği ortada değilmi?

"Dayak, korku, kıskançlık gibi değersiz, kalıplarla yetişmiş insanlar, hiç kimseye saygı duymazlarki"

"Vicdanı da yoktur böyle kişilerin"

Sadece kendi derdindedir. Ezilmiş, ötelenmiş hisseder kendisini. Sonrada, gelsin cinayetler. "Sadece bir yüzüdür bu vicdana dayalı saygının"

Kendi kendine böyle söyleniyordu, Saygısız adam.

Sonunda işyerine gelmişti. "Bugünde ölmedim" dedi, arabasından inerken...

Foto: flickers photo from chekers

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..