Sayı az, nitelik az

Arkası Yarın: Medyada düzen karmaşası

Varan 1

Sayı az, nitelik az

Şimdi bir gazetenin köşe sayfalarına bir göz atalım. Gözünüze neler takılıyor? Diye sorsam cevabınız ne olurdu acaba! Doğru, çok basit, cevap anında geliyor tabi: Köşe yazarları. Peki bu köşe yazarları daha çok kimlerden oluşuyor. Erkeklerden. Bu şahıslar, Türkiye’nin ve dünyanın ciddi olaylarından kimi zaman muhalif yazılardan kimi zaman da subjectif yazılardan oluşan bir demet sunarlar okuyuculara. Çoğunluk erkeklerindir. Kadınlar genelde, genel geçer yazılarla karşımıza çıkarlar. Belki biraz bu şekilde yönlendirirler ya da biz kadınlar ciddi işlerden anlamıyoruz mu ne? Şimdi feminist duygular içinde bir yargıya varmadım önceden bildireyim. Ha tabi ki hakkısızlık etmiyorum çok saygın muhalif yazılar yazan, yazarken rahat rahat okutturan kadın yazarlarımız yok değil. Bir tırnak daha açayım ciddi yazı yazmak, bir çok kuramsal kelimeyi bir araya getirip okuyucuyu sıkan yazılar yazmak anlamına gelmiyor aman karıştırmayalım lütfen. Örneğin, Gürse Birsel çok ciddi yazıyor bence... İçi dolu, bir konusu ve derdi olan yazılar yer alıyor köşesinde. Şu havadan sudan yazılara bir örnek verirsek eğer: “Bugün kedim çok ağladı neden acaba...” Ya da, bir ünlü sanatçı kabris yapmış, yazar bu olayı konu alıyor ve verdiği mesaj şu: “Aman bende yapıyorum...” İşte böyle suya sabuna dokunmayan yazılar bana göre ciddiyet dışı yazılardır. Gelelim asıl konumuza...

Şimdi, bir okuyucu olarak hiç gazetelerin künyelerine bakar mısınız? Açıkcası ben bu işin içinde değilken çok da alakalı bulmazdım ve bakmazdım. Ama şimdi mesleğim gereği bunu yapıyorum ve doğal olarak bir gözlem çıkıyor ortaya; yazı işleri kadrosu ile köşe yazarları çoğunlukla erkeklerden oluşuyor.. Sizce bu işte bir terslik yok mu?

Sonra okuyoruz kadın yazarların yazılarını, fos... Ama burda da bir terslik var? Halbuki daha bir sert olmalı kadın yazarlar. Çünkü erkeklerden iki kat daha söyleyecek sözleri var bu ülke için. Çünkü onlardan iki kat daha fazla çalışıyorlar çünkü onlardan iki kat daha fazla eziliyorlar çünkü onlardan iki kat daha fazla emek harcıyorlar hayatları, ülkeleri için. İşte o zaman daha nitelikli daha suya sabuna dokunur yazılar bekliyor okuyucu. Okuyanı sıkmayan, derdi olan yazılar olmalı. Tabi biraz da erkek egemen yazı işlerinin kadın yazarlara yol açması da gerekir bu da ayrı bir yazı konusudur efenim.

NOT: Yazım daha bitmemiştir bilginiz olsun, gözlemimin devamı bir sonraki yazımda dile getireceğim...
NİL GÖRKEM GÜN