Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '14

 
Kategori
Güncel
 

Sayın Abdullah Öcalan

Sayın Abdullah Öcalan
 

Son günlerin en çok tartışılan yasası hiç şüphesiz “Milli İstihbarat Teşkilatı Yasasında yapılan değişikler olmaktadır. Bu kanun ile MİT’e olağanüstü yetkiler ile birlikte adeta ölmezlik zırhı kazandırılmaktadır. Muhalefet edenlerin aksine beni hayrete düşüren, bugüne kadar neden böyle bir düzenlemenin olmayışı? Adamın adı, sanı, hatta varsa şayet nesli hain ilan edilecek, Azrail arka saflardan peşinden koşacak, kim olduğunu kendi dahi bilemeyecek, yaşam ölümü ile başlayacak ve tüm bunların devlet literatüründe tek bir kazıntısı olmayacak. Özel hayatın gizliliğine müdahale ediliyor muş! Şayet bir devlet ben varım diyebiliyorsa üç beş vitrin modellerinin sırtında mı şekilleniyor ve hayatiyetine devam ediyor sanılmaktadır? Yurt dışı operasyon yetkisi veriliyor muş? Ne gerek var? Bağlanıp afişe edilsin hatta mahkûm edilip hapislerde çürütülsün olmadı akıl hastanelerinde kimliksizleştirilip itibarsızlaştırılsın. Bunun adı da ülke yönetmek olsun.

Ülkeler meçhul şahsiyetler üzerine bina edilir. Sonra birileri gelir sahip çıkar. Ve ne hazindir ki, bu kişiler üzerinden pirim yapılır. Sn. Abdullah Öcalan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından vatan adına değerlendirildiği yakalanıp adaya hapsedildiğinden sonra defalarca yazılıp çizildi. Özellikle Ergenekon Davası ile devlet adına görüşmeler yapıldığı ilgili adli organlar kanalıyla belge ve fotoğraflarla yayınlandı. Hatta bu gerekçelerle birçok önemli isim yargılandı ve de halen yargılanmaktadırlar. Kimseyi masum olarak gösterme çabam yoktur. Hele ki bebek katili olarak nitelenen kişileri. Ancak muhalefet ve iktidar cephesinde, madem adalet olsun, gerçekler gün yüzüne çıksın denilmekte haklıya hakkının verilmesi de kaçınılmazdır. Kamuoyuna lanse edildiği şekliyle değil, ilgili kişi ve kurumlarca arşivlenmiş olan kayıtlı reel doküman ve bilgilerle açıklanmalıdır. Bu vatan, Türkün, Lazın, Kürdün, Çerkezin, Abazanın, Azerinin, Boşnağın, Arabın, Müslim ve Gayrı Müslim “ Bu Memleket Benim” diyen her bir bireyindir. T.C.’ni, hiç kimse bir diğerini dışlayıp kendine özel mülkiyet hakkı olarak görmemelidir. Kimsenin kimseye bu lüksü tanıma ayrıcalığı yoktur. Olamaz da.

Ben resmi kıyafetli görev de yaptım bu memlekette. Politika da yaptım doğunun en ücra beldelerinde. Nice yüce gönüllü insanlar tanıdım, adı kamu görevlisi olmayan. Siyasi çalışmalar yaptığım günlerden birkaç anekdot aktaracağım.

Kars ili merkezinde Kürt asıllı bir aileye misafir oldum. Yaklaşık iki ay öyle bir ağırlama oldu ki kendi evimde olsam bu derece itibar görebilirdim. Aile babası merhum Erbakan Hoca sevdalısı. Evin annesi tam bir Anadolu anası. “Ana dol dol” diyor ya işte öyle. Ağabeyi PKK sempazitanı. Ortanca delikanlı ve en küçükleri “Türk Milliyetçisi”. Büyük dayı ile iki gece birlikte konakladık. Malum ağırlıklı olarak hayvancılıkla geçim sağlanıyor. Yanı başımızda büyükbaş hayvanlarla bir de eşekle sabahlardık. Akşam neşemiz olurdu. Dayı beş vakit namazlı bir insan. Yedi erkek çocuktan asker olan, PKK ile dağda olan ve hapiste olanlar vardı. “Kemal Bey bana bir akıl ver, ben ne yapmalıyım şimdi? Ben Allah’a hesap vereceğim…” Digor ilçesine gittim. İlçe Emniyet Müdürü sınıf arkadaşım çıktı. “Aman Kemal ilçeye girme. Sana köşeye kadar koruma verebilirim, ortalık karışık dahasına karışmam”. Güldüm. Senden koruma istemek için gelmedim. Çayını içip çıkacağım ayrıca, korumaya filan ihtiyacım yok dedim ve çıktım. PKK sempazitanı olarak bilinen partinin, HADEP’ti yanılmıyorsam, belediye başkanı ile randevusuz görüşme yaptım. Son derece misafirperver ve konumuna yaraşır bir karşılama ardından ilçe esnafı ile sohbet ettim. Soğuk bir kış günü belediye otobüsü beklerken milletvekili ve de bir dönem siyasi görüşlerinden dolayı tutuklu olan Av. Mahmut Alınak’ın ağabeysisinin özel aracı ile Kars’a kadar yolculuk yaptık. İnşaat sektörü ile uğraşıyor ve özellikle ilçede birçok işsiz vatandaşa istihdam sağlıyordu. Oldukça rahat söylemlerinde Kürt halkının sorunlarından ve özellikle işsizlik nedeniyle göçten bahsediyordu. “Bu memleket bizim Kemal Bey, dedelerimizin mezarları burada, bizim de mezarımız burada olacak” diyordu.

Kars’ta etnik yapı “Yerli, Azeri, Kürt ve Terekeme” yoğunlukludur. Ben Yerli (Kızıldereli) halktanım. Ve fakat parti teşkilatlanmamda “Bu vatan Bizim” diyen her bir etnik yapı ile şekillenen bir kadro vardı. Zaten, aksini yaşayan hiç kimseyi de bulamazsınız. Özverileri diğer hiçbir siyasi yapılanmada yoktu. Aynı zamanda bölge teşkilat başkanlığı yapmam dolayısıyla bölge halkını mezralarına varıncaya kadar tanıma fırsatı buldum. Kemal Bey çatışma var, jandarma giremiyor denilen yerlerde kuzu tandır sofralarına davet edildim. Üstelik kimliğimi gizlemeden ve inandığım değerleri hiçbir zaman dile getirmekten bir an olsun çekinmeden.

Ve daha neleri.

Antalya sahillerinde İngiliz, Alman, Rus vs. Türk vatandaşları kışın ortasında denize girerken, benim Kürdüm, Terekemem, Azerim tüm bölge “Türk Halkı” bıyıkları donarken “tezek bulsam da yaksam” düşüncesiyle yaşamaktadırlar. Halkları bölen bilinçsiz ve kişisel çıkarları ile söylemlerde bulunmakta olan, tabanlarının asıl sıkıntılarını görmezden gelen “Politikacılardan” ve bu politikacıların bakış açıları ile hareket eden kamu görevlilerinden başkaları değildirler. Esas sorun “Ekmek” telaşesi. Başka ötesi yok bunun. Farklı düşüncesi olan tek bir birey de bulamazsınız. İnsan olarak, insan gözüyle bakarsanız başka bir şey göremezsiniz.

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..