Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '07

 
Kategori
Eğitim
 

Sayın Bakan, 'eskinizi' istiyorum

Sayın Bakan, 'eskinizi' istiyorum
 

Sayın Çelik,

Ben eğitim fakültesi mezunuyum. ama öğretmen olmak istemedim. Hani hep ağızlarda dolanan laftır: “Öğretmenlik kutsal meslek”.

Ben bu lafa inanmıyorum.

Siz inanıyor musunuz?

Ülkemizde birçok lafın içi boşaltıldığı gibi, bunun da içi boşaltıldı.

Günümüz Türkiye’sinde öğretmenliğin kutsallığı kalmadı.

Çünkü, meslek onuru yerine ideolojiler kutsandı.

Sizden önce ‘sol’ kutsanmıştı, sizinle ‘sağ’ kutsanıyor.

Sizden sonra belki yine sol, sağ, liberal, milliyetçi, komünist, cemaatçi...

Vel hasıl hep meslek onuru, mesleki yeterlilik yerine ideolojiler, kimin adamı olmalar kutsandı, kutsanacak.

Genç ve idealist öğretmenler, müdürlerin, yardımcılarının, hükümet elçilerinin kurbanı oldu.

Sürüldü, alt görevlere verildi, pasifize edildi.

Her gelen kendine göre bir şekil vermeye çalıştığı için, öğretmenler bukalemuna döndü.

Sizden önce DSP’li olan müdürler, yardımcılar ve bilumum memurin şimdi AKP’li.

Öğrencilerine, eğitime, kendi kapasitelerini geliştirmeye ayıracakları vakti size ve size yakın olan çevrelere ayırıyorlar.

Mesai saatleri koltukta kalma çabasına harcandığından, eğitime, öğrencilere ve öğretmenlere pek vakit kalmıyor.

Bu sizin suçunuz değil aslında.

Eminim, siz de bunu istemiyordunuz.

Ama sistem sizi buna zorladı. Yapamadınız.

Hiç unutmam...

YÖK protestosunda polis öğrencileri öldüresiye coplamıştı.

Ki siz o zaman DYP milletvekiliydiniz ve hatta yanılmıyorsam grup başkan vekiliydiniz...

Fırlamıştınız kürsüye...

Gündem dışı söz almıştınız...

Öğrencileri döven polislere, onlara emir veren amirlere veryansın etmiştiniz.

Hem de ne veryansın.

Üniversitedeydim o zamanlar.

Göğsüm kabarmıştı. Benim memleketimin milletvekili, benim öğrenci arkadaşlarımı savunuyordu. “Hayvana vurur gibi” diyordu.

Hak arıyordu, hak yedirmiyordu...

Delikanlıydınız, kimseden ürkmüyordunuz.

Bakın mesela...

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de aynı olguya değindi sohbetimizde.

Hüseyin Çelik iyiydi, cesurdu, diğer vekillerin yapamadığını o yapardı.

Ama olmadı, sonradan ne değişti.

İktidarın ışıltılı gezegeni mi kanınıza girdi.

Kalabalıkların alkışları mı kandırdı?

Yoksa gücünüzü kontrol mü edemediniz?

Bilmiyorum...

Ama işler yolunda gitmiyor.

Siz etrafınızdaki iktidar şaklabanlarına bakmayın. Bizden daha iyi bilirsiniz ki, İktidarları uçuruma götüren, gerçeği gizleyen ve ne olursa olsun alkışlayan iktidar soytarılarıdır.
Siz onlara uymayın.

Halka inin. Halkla konuşun. Çıkın mesela çarşıya... Girin herhangi bir kahvehaneye... Konuşun.

Gidin mesela bir köye, konuşun.

Ama düzinelerce araçlık konvoyla değil. Vatandaş Hüseyin Çelik olarak gidin. Ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz

İktidar parlak bir ışıktır, gözlerinizi almazsanız zamanında o ışıktan, ışık söndüğünde kör olursunuz.

İktidar ışığını arkanıza alın, yolunuzu aydınlatsın.

O ışık önünüze geçerse, yolunuzu bulamazsınız, ışık söndüğünde gözleriniz de yok olur.

Sizin kör olmanızı istemiyoruz.

Ve ben meslek onuru yerine ideolojilerin kutsandığı bir ülkede asla öğretmen olmayacağım.

Ve halk adına, hak adına eski, delikanlı, gözünü budaktan sakınmayan Hüseyin Çelik’i talep ediyorum.aSayın Çelik,

Ben eğitim fakültesi mezunuyum. ama öğretmen olmak istemedim. Hani hep ağızlarda dolanan laftır: “Öğretmenlik kutsal meslek”.

Ben bu lafa inanmıyorum.

Siz inanıyor musunuz?

Ülkemizde birçok lafın içi boşaltıldığı gibi, bunun da içi boşaltıldı.

Günümüz Türkiye’sinde öğretmenliğin kutsallığı kalmadı.

Çünkü, meslek onuru yerine ideolojiler kutsandı.

Sizden önce ‘sol’ kutsanmıştı, sizinle ‘sağ’ kutsanıyor.

Sizden sonra belki yine sol, sağ, liberal, milliyetçi, komünist, cemaatçi...

Vel hasıl hep meslek onuru, mesleki yeterlilik yerine ideolojiler, kimin adamı olmalar kutsandı, kutsanacak.

Genç ve idealist öğretmenler, müdürlerin, yardımcılarının, hükümet elçilerinin kurbanı oldu.

Sürüldü, alt görevlere verildi, pasifize edildi.

Her gelen kendine göre bir şekil vermeye çalıştığı için, öğretmenler bukalemuna döndü.

Sizden önce DSP’li olan müdürler, yardımcılar ve bilumum memurin şimdi AKP’li.

Öğrencilerine, eğitime, kendi kapasitelerini geliştirmeye ayıracakları vakti size ve size yakın olan çevrelere ayırıyorlar.

Mesai saatleri koltukta kalma çabasına harcandığından, eğitime, öğrencilere ve öğretmenlere pek vakit kalmıyor.

Bu sizin suçunuz değil aslında.

Eminim, siz de bunu istemiyordunuz.

Ama sistem sizi buna zorladı. Yapamadınız.

Hiç unutmam...

YÖK protestosunda polis öğrencileri öldüresiye coplamıştı.

Ki siz o zaman DYP milletvekiliydiniz ve hatta yanılmıyorsam grup başkan vekiliydiniz...

Fırlamıştınız kürsüye...

Gündem dışı söz almıştınız...

Öğrencileri döven polislere, onlara emir veren amirlere veryansın etmiştiniz.

Hem de ne veryansın.

Üniversitedeydim o zamanlar.

Göğsüm kabarmıştı. Benim memleketimin milletvekili, benim öğrenci arkadaşlarımı savunuyordu. “Hayvana vurur gibi” diyordu.

Hak arıyordu, hak yedirmiyordu...

Delikanlıydınız, kimseden ürkmüyordunuz.

Bakın mesela...

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de aynı olguya değindi sohbetimizde.

Hüseyin Çelik iyiydi, cesurdu, diğer vekillerin yapamadığını o yapardı.

Ama olmadı, sonradan ne değişti.

İktidarın ışıltılı gezegeni mi kanınıza girdi.

Kalabalıkların alkışları mı kandırdı?

Yoksa gücünüzü kontrol mü edemediniz?

Bilmiyorum...

Ama işler yolunda gitmiyor.

Siz etrafınızdaki iktidar şaklabanlarına bakmayın. Bizden daha iyi bilirsiniz ki, İktidarları uçuruma götüren, gerçeği gizleyen ve ne olursa olsun alkışlayan iktidar soytarılarıdır.
Siz onlara uymayın.

Halka inin. Halkla konuşun. Çıkın mesela çarşıya... Girin herhangi bir kahvehaneye... Konuşun.

Gidin mesela bir köye, konuşun.

Ama düzinelerce araçlık konvoyla değil. Vatandaş Hüseyin Çelik olarak gidin. Ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz

İktidar parlak bir ışıktır, gözlerinizi almazsanız zamanında o ışıktan, ışık söndüğünde kör olursunuz.

İktidar ışığını arkanıza alın, yolunuzu aydınlatsın.

O ışık önünüze geçerse, yolunuzu bulamazsınız, ışık söndüğünde gözleriniz de yok olur.

Sizin kör olmanızı istemiyoruz.

Ve ben meslek onuru yerine ideolojilerin kutsandığı bir ülkede asla öğretmen olmayacağım.

Ve halk adına, hak adına eski, delikanlı, gözünü budaktan sakınmayan Hüseyin Çelik’i talep ediyorum.

İktidar gezegeninde kaybolanını değil...

İktidar gezegeninde kaybolanını değil...

 
Toplam blog
: 4
: 434
Kayıt tarihi
: 17.12.06
 
 

Gazi Üniversitesi Ticaret Turizm Eğitim Fakültesi muzunuyum. Memur olmak istemedim. Gazetecilik yapı..