Sayın Başbakan'ı yanıltanlar mı var!?

Geçen yıl Ramazan Ayı içinde, yani 14 Ağustos 2011 tarihli konuşmasında sayın Başbakan; “Ramazan’dan sonra terörle mücadelemiz çok farklı olacak, teröristler yaptıklarının bedelini ağır ödeyecekler” demişti…

Aradan tam bir sene geçti ve aynı Başbakan 7 Ağustos 2012 Salı günü; “Terörle mücadelede daha ileri bir noktaya geldik” dedi…

2002 yılında şehit sayımız sadece “7  (Yedi)” iken, AKP iktidarı döneminde bu sayı hep artarak devam etti: 2003’te 31, 2004’te 75, 2005’te 105, 2006’da 111, 2007’de 146, 2008’de 171, 2009’da 152, 2010’da 141, 2011’de 163 ve 2012’de de şimdilik ‘148 Şehit’ vermişiz…

Hani bunun iyi tarafı!? Yoksa, şehit sayısı çoğaldıkça “durum iyi” gibi mi geliyor bunlara? Bu nasıl bir mantık ve açıklamadır öyle!?

Ben sayın Başbakan’ın iyi niyetinden hiç şüphe etmedim, etmem de!.. Etrafındaki görevliler mi kendisini yanıltıyorlar, yoksa sağlıklı bilgi vermiyorlar mı, anlamak mümkün değil!?

Bizler tarihi iyi bildiğimiz için, en üst düzey yöneticilerin; padişah, imparator ve kralların bile zaman zaman yanıltıldıklarını, yanlış bilgilendirilip, iyi niyetlerinin sık sık suistimale uğratıldıklarını çok iyi biliyoruz…

Örneğin; Padişah IV. Murat… En yakınındaki menfaatçilere ve yağdanlıklara pek güvenemediği için, tebdili kıyafetlerle sık sık halk arasına girer, durumu yerinde tespit ederdi…

Yavuz Sultan Selim; devlet işlerinde sır vermez, kimselere güvenmez, işine karışanları kızar, kendi gözüyle gördükleri ve de aklıyla hareket ederek kararlar verirdi…

Bir örnek: Devlet işlerine karışmaya kalkan harem kadınlarına bir gün; “Bir daha sarayın salonlarında takunya sesi duyarsam, hepinizin kellesini uçururum” demiş, görev yaptığı ‘8’ yılda, tam ‘12 adet Sadrazam’ (Zamanın Başbakanı) kellesi kestirmiş, herkese haddini bildirmişti… Ama, oğlu Kanunî Sultan Süleyman aynı duyarlılığı gösterememiş, damadını ve kadınlarını başına belâ etmiştir…

Keza Enver Paşa ve Damat Ferit Paşa da Padişahı yanıltıp, yanlış ata oynayarak Osmanlının sonunu hazırlamışlardır…

Milli Savunma Bakanımız deseniz bir âlem ve şöyle diyor: “Bugün terörle mücadele çok iyi gidiyor” diyordu… İyilik bunun neresinde!? Çapulcuları Şemdinli’den uçak, helikopter desteğine rağmen 15 gün boyunca söküp çıkaramadık, 8 şehidi bir günde verdik!..

Ya Genelkurmay Başkanımız? Sevgili Bekir Coşkun’un “Paşa” yazısı için ortalığı yıktı, davalar açtı da; bir Amerikan gazetesinin “Hükümet Türk Ordusunu Evcilleştirdi” sözüne cevap bile veremedi!.. Türk Ordusu vahşi, saldırgan ve eğitimsiz miydi de, bu iktidarın YAŞ kararlarıyla evcilleştirilip, uslandırılmıştı sanki!? Elin bu münasebetsiz Conilerine ne diye bir tavır koyup da, bir çift söz söylemiyorsunuz!?

Dışişleri Bakanı göreve gelip; “Komşularla ‘Sıfır Sorun’ yaşayacağız" diye tutturup, hepsiyle de kanlı bıçaklı oldu, en son İran’la papaz olunca da, sayın Başbakan çıkıp; “Bir İran krizi eksikti” demek zorunda kaldı, yalan mı?

Ya, Olimpiyatlarda ‘madalya’ yerine ‘nal toplamamızı’ nasıl açıklayalım!? Spor Bakanı; ülke tarihinin en iyi sporcuları ile Olimpiyatlara gittiğimizi söyleyip, sayın Başbakan’ı yanıltmış ve eşiyle oralara gitmesini istemişti. Sonuç ne oldu; koca bir hayal kırıklığı!..

Dedim ya; sanırım Başbakan’ı yanıltıyorlar, yanlış bilgilendiriyorlar ve kendisini zora sokacak sözler söyletiyorlar gibime geliyor? Yoksa, bunca gelişmiş iletişim çağında, bunca yanılgıya düşüp de, sonuçta bunca tepki oluşur muydu?                           

Sakin KOŞAR…