Sayın kelle

Sözcüklerin dayanılmaz hafifliği

“Bana benden olur her ne olursa, başım selamete girer dilim durursa”

Dille beyin arasındaki ilişki kopar kimi zaman.

Bu ilişkinin kopukluğu liderlerde varsa durum daha kötü...

Önce beyinle dil arasındaki yolu düzeltmesi gerekir liderlerin. Sorun beyindeyse bunu düzeltmek çok zordur.

Dildeki sürçmelerin sorumlusu da beyindir.

Kelle kavramı çok çirkin, argo, kötü bir sözcük.

Bazı zamanda argo sözcükler en kısa en etkili anlatım şekli olabiliyor!

Toplumumuz çok duyarlı, değerlerine karşı olumsuz yaklaşımlara.

Sözcükler mi niyet mi! Sözcükler her şeyi anlatabilir mi! Sözcükler niyetin göstergesi midir?

Evliya Çelebi’nin dil sürçmesi hikayesini biliriz.

“Evliya Çelebi rüyasında, Peygamberimizi görür."Şefaat ya Resullah diyeceğine Seyahat ya Resullah der”.

Yanlış anlaşılma nedeniyle böylece yollara düşer Evliya Çelebi.

Demek ki dilden çıkan biraz da gönülden çıkıyor demektir. Kalbi beyni okumak o kadar kolay değil demek ki!

“Dil kalbin ve beynin aynasıdır” diye bir söz var.

Kavgalar küsmeler, dargınlıklar hep dil yüzündendir.

Kırk yıl bir arada yaşayan eşler bile, birbirlerine söyledikleri sözler yüzünden küserler.

“Kelle” sözcüğünü yazarken bile ürperiyorum, bir tuhaf oluyorum. Hemen elimin altındaki Türkçe Sözlüğe baktım.(TDK SÖZLÜK)

1-(Aşağısama anlamında) baş, kafa: Haydudun kellesini teşhir ettiler. 2-Tane:İki kelle lahana

Kelle, sakatatçıların sattığı hayvan başının da adı aynı zamanda.” Koyun ayağı var, kelle var "Bir zamanlar kent sokaklarında kızarmış koyun ayağı ve kelle satıcılarının sloganlarıydı bu sözcükler. Çocukluğumun Kayseri’sinden çok iyi hatırlıyorum bu satıcıları.

“Kelle Avcıları” filmini de herkes hatırlar.

Amanın kelle kelle, kelleyi verdim f........diye başlayan biraz da argolaşan tekerlemeyi herkes bilir.

“Kelle” sözcüğü, bir blog arkadaşımın yazdığı gibi içimizi acıttı.

Yanlış bir eşleştirmeydi.

Sayın Kelle