Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sayın Süleymen Demirel’i anlamak …

Benim Sayın Süleyman Demirel’i ilk görüşüm henüz siyaset sahnesine yeni adım atma dönemine rastlar. Ben bir lise öğrencisi olarak Ankara’da Alman Kültür’e Almancamı geliştirmek için giderdim. Sınıf birincisi olmuşum sınavlarda. Bana ödül olarak bir kokteyl davetiyesi verdiler. Benim hayatımda gittiğim ilk kokteyldir. İşte o gün Sayın Hanımefendi eşi ile Sayın Süleyman Demirel’i görmüştüm. Etrafına son derece etkileyici pozitif enerji saçan hali ve sempatik tavırlarıyla o yaşta benim dikkatimi çekmişti. 

Daha sonra rahmetli Cenk Koray’la(liseden ağabeyimiz olur) Meclis’in oralarda karşılaştığımda Süleyman Demirel için bana “geleceğin başbakanı” dediğini hiç unutmam. 

Yine rahmetli babamın bir banka müdürü olan bir arkadaşını ziyaretinde, onun Süleyman Demirel’in sınıf arkadaşı olduğunu söylediğini, dersleri dikkatle dinleyerek hep 10 aldığından bahsettiğini hatırlarım. 

Gel zaman git zaman Sayın Demirel yasaklıyken benim Ankara’da görevli müdürümüzün organizasyonuyla Güniz Sokaktaki evine ziyarete gittiğimde, Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş o kalabalık ziyaretçi grubundaki insanlara isimleriyle hitap etmesi ve her birinin tek tek hatırını sorarken yakınlarını bile ismiyle anmasına hayret etmiştim. 

Siyasi yanını elbette tarih ve tarihçiler değerlendirecektir. Ama insan yanı benim hep dikkatimi çekmiştir. Böyle insanlar kolay yetişmiyor… 

9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'e "Güçlü Hafızası" nedeniyle Memory Centers of America tarafından ödül verilmiştir. 27 Ekim 2000 tarihinde Ankara Dedeman Otelinde yapılan bu ödü töreninde yaptığı konuşma özellikle yaşlılık konusunda mesajlar içermesi nedeniyle aşağıda sunulmuştur. 

"Değerli konuklar Prof. Dr. TARHAN'a teşekkür ediyorum. İstanbul Hafıza ve Öğrenme Merkezi'ne de teşekkür ediyorum. Az evvel hocalarımız dinlediğimiz panelde değerli bilim adamları kısa süre içinde değerli bilgiler ve fikirler verdiler. Değerli hocalarımız kendi mesleğindekilerden olduğu kadar bu meslekten olmayanlara da ziyafet çekmişlerdir. Bu hususta Nevzat TARHAN ; "Memory Center hafızası güçlü insanlar ararken aslında hafızayı güçlü tutmayı da kendilerine gaye edinmişlerdir. Bunu bilimin ödevi olarak görmüşlerdir." dedi. 

İnsanların ortalama ömrü 40 yıl iken böyle şeylere lüzum olmayabilirdi. Nitekim zaten Memory Center'ın ele aldığı beyin ile ilgili meselelerin bu kadar uzun zaman hekimliğin dikkatine çok yakından gelmeyişi vasati ömrün kısa olmasıdır. Bizim ülkemizde çocuğumuzun mürüvvetini göremez iken şimdi torununun ötesini görebilmekte yani vasati ömür 75'in üzerine çıkmıştır. Dünya nüfusunun da 6 milyarın üzerine çıkmasında bunun önemi vardır. Ortalama ömrün artması yaşlılıkta bazı sorunlara neden olmuştur. Yaşlılık ile emeklilik farklı şeylerdir. Emeklilik belli bir süre çalışıldıktan sonra emekli maaşı hak edip köşede oturup takdir-i ilahi'yi beklemek değildir. Mademki bunca seneler insanın yaşama imkanı oluşmuştur. Mühim olan bu senelerin ruh huzuru ile yaşanmasıdır. Beden-ruh-akıl-hafıza sağlığı hepsiyle beraber yaşamak lazımdır. 

Bugün G8'ler olarak adlandırılan gelişmiş ülkeler Okinava bildirisinde Aging(Yaşlılık) kavramına yer vermişlerdir. Ve milenyum deklarasyonunda yine Aging diye bir olay var. Öyleyse yaşlanmış milyonların insanlığın önemli konularından birisi olması çoğu çağın olaylarından biridir. Sadece hekimler bakımından değil sosyal-siyasal olaylar bakımdan önemlidir. 40'lı yıllarda öğrenciliğimiz esnasında iki üniversite vardı. İstanbul Üniversitesi, İ.T.Ü. İ.Ü'de konferanslara giderdik. Ünlü hekim rahmetli Akil Muhtar şunları söylemişti. Hâlâ hatırımdadır. Bunu da kaydınıza alın. Ben size gerekçe veriyorum. Yanlış bir şey yapmıyorsun. Yaşlılarda üç şeyi korumak lazım: 1) Nev'in bekası; yani kişi kendini devam ettirmeli. Bu her gün beslenmeyle olur. 2) Neslin bekası; üreyecek. 3) Aklın bekası; akıl-hafıza bunlar birbirine karışır. Bunlar birbiri yerine kullanılır. Akıl dediğimiz olaya geldiğimiz zaman bunun ilmini siz açıkladınız. Aklın bekası deyince Descartes'ın bir deyimini hatırlıyorum. “Cenab-ı Allah insanlara herkese yetecek kadar akıl vermiştir." Hafızayı beşer nisyan ile malüldür. Gençler için tercüme edeyim: İnsan hafızası unutkanlıktan malüldür. Unutacaktır. Unutmak o kadar kötü bir şey değildir. İnsanlar dünyaya üryan gelir üryan gider. Ancak bu üryanlık fiziki olarak çıplak gelir ama çok cihazlanmış olarak gelir, o da beyindir. Acaba insanı keşfedecek güçte mi? İlim adamları müşahede edebildikleri saha ile ilgilenirler. 

Hep beraber yaşamın ağırlığının altından kalkmaya ve yaşamı daha güzelleştirmeye ihtiyacımız var. 

Herkese teşekkür ediyorum." 

Bu konuşmasındaki son cümleye özellikle dikkatinizi çekerim. Hep beraber yaşamın ağırlığının altından kalkmaya ve yaşamı daha güzelleştirmeye ihtiyacımız var. 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..