SBS’ye göre Robert’e öğrenci almak zor; kura çekilsin!

SBS (Seviye Belirleme Sınavı) İlköğretim 8’nci sınıf sonuçlarına bakınca, bu sınavın sadece adının sınav olduğu anlaşılır?

Niye mi?

1544 öğrenci, bütün soruları doğru cevaplıyor; 500 tam puan alıyor.

Bir sınavda bu kadar birinci olursa, sınavın sıradan bir sınav olduğu anlaşılır. Bu da gösteriyor ki, biçimsel olarak sınava benzeyen her sınav, sınav değildir.

Tıpkı, dizelerin alt alta sıralandığı biçimlerin şiir olmaması gibi!

Sınav dediğin, seçici olmalı. Seçici olmayan sınavlar, çocuklara “umut” dağıtmaktan başka ne işe yarar?

Bir soru daha; Hürriyet'ten’ten Nuran Çakmakçı’nın haberinin (*) başlığında yer alan soru:

Bu çocuklar Robert’i nasıl seçecek?

Bu kadar çok birincinin olduğu yerde “Seçemeyecek” yanıtı sizi şaşırtmasın. Bu durumda, “Türkiye’nin en yüksek puanlı özel okulu Amerikan Robert Lisesi’ne girmek” zor. Çünkü 1544 birinci var; oysa Robert’in alacağı öğrenci sayısı 252.

Bu 1544 öğrenciden 340’ı İstanbul’dan ise....

Bu karmaşık durumda Robert’te eleme nasıl mı yapılacak?

“Önce 8’inci sınıftaki Türkçe puanına, ardından sırayla Matematik, Fen, Sosyal ve İngilizce puanlarına bakılıyor. Bu puanlar da eşitse 8’inci sınıf ortalamasına, daha sonra 7 ve 6’ncı sınıf ortalamalarına bakılıyor. Eşitlik bozulmamışsa yaşça en küçüğe öncelik tanınıyor. Fakat Türkiye’nin bu gözde okulunun kontenjanı sınırlı. 110 kız, 110 erkek alıyor. İl dışından da 14’ü kız, 18’i erkek olmak üzere toplam 32 öğrenciyi yatılı olarak kabul edebiliyor.”

Her şey eşitse, “yaşça en küçüğe öncelik” tanımada da “eşitlik” bozulmuyorsa, o zaman ne yapılacak?

Öğrenciler, güreşte olduğu gibi tartıya çıkarılacak, kiloya mı bakılacak?

Hani, iki kişi olsa, bu, kolay olur!

Ama karşınızda 1544 öğrenci var; bunların 340’ı İstanbul’dan.

O zaman kala kala, noter huzurunda kura çekmek kalıyor!

Bu karmaşık durumda, şu soruyu sormanın anlamı kalır mı?

Bu sınav niye yapıldı?

(*) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15266326.asp?gid=373