Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '15

 
Kategori
Şiir
 

Şeb-i yelda / Aşkın baharr kapısı

En uzun gece başlarken ufukta kızıl gölgelerle,

Mor bir anemon açmıştı o gün, baharın habercisi niyetine,

 

Ak bir koyda gümüş ışıkları ile doğmaya hazırlanırken ay,

Gökyüzü pürüzsüz atlas, gece mavisi eteğinde anılar umutlar,

Yavaşça gökyüzünden yere dökmekteydi, konfetiler gibi rengârenk,

 

Gecenin adı binlerce yıldır aynı; ŞEBİYELDA

Aşka açılan kapıdır bu gece nam-ı diğer; ‘’Aşkın Bahar Kapısı’’,

Cemreler yola çıkmış çoktan nişanesi nergisle, bilinmez dünyalardan,

 

………………………………

 

 

O GECE;

 

Muhteşem bir kadın hayali yürüyordu kayar gibi ak kıyıda,

Narin ayaklarının bastığı her yan bembeyaz köpük, dalga dalga sevda,

 

 

Ruhu kırk kat örtüye sarılı kalmış ruhsuz bir bebek eskiden,

Bir Fatihe yenilen kalbinin tam üstünde eli, geçmişi düşünürken,

 

Metamorfoz sancılarının acısı hala sürüyor, belli hüzünlü halinden,

Sevginin güzelleştirdiği özel bir kadın o, aşkın aşka eş seçtiği,

 

Kırmızılar içinde mistik bir tanrıça; Aşkın Şah Eseri,

 

Sarı saçlarında görünmez rüzgârları saklambaç oynarken neşeli,

Yüzünde açıyor tek tek kırmızı utangaç gelincikler gibi, hayalleri,

Aşka yakalanmanın mahcup şaşkınlığında hala,

Umuda açılan çiçek; Nazlı Kardelen

 

Bu zamana ait olmayan bir adama ait o, kalubeladan beri,

Hiçbir zamana ait olmayan canlardan bir Fatihin ezeli sevdası,

Tüm zamanlara uyumlu tüm zamanlardan bağımsız onlar, AŞK gibi,

 

Ömrü aşka adanmış tek kral o, yeryüzünde,

Kaç ömür gelmiş yeryüzüne, kaç kez gitmiş bilmez kendisi de,

 

Tüm cihanın sevda yükünü kalbinde/omuzunda taşıyor,

Aşksa cihanın en büyük sırrı, çözmek onun kalbinden soruluyor,

 

Elleri demir bir kelepçe, en çok kendi kalbini sıkıyor,

Kırmızılı kadını kaç ömür, kaç aşk aradığını sadece o biliyor,

 

Gece yavaş yavaş ilerlerken binlerce aşkın ışıklı ayak izinden,

Samanyolunun yıldızları billur taşlar gibi sıralanıyor, gökyüzünde,

Gecenin mavi/mor sisleri hülyalar savuruyor, aşkın bahar gecesine,

 

Beyaz bir mermer oda, titrek mum ışığının şavkında,

Kırmızılı tanrıçanın kalbi çırpınmakta, aşk arayıcısının avuçlarında,

Gözlerinde yaşlar parlarken bereketin adına eş,

Yüreğiyle sesleniyor aşkına, suskun dili,

 

Ey binlerce yıllık aşk rüyam, anla anla artık sevildiğini,

Sen ki aşkın simgesi, ağlatma ağlatma beni/aşkı ki,

Aşk egemen olabilsin dünyaya,

Ne bu güzellik rastgele verildi sana ne de bu akıl,

Anla anla artık güzel kadın, sen aşkın adısın

Sen bu canın/fatihin binlerce yıllık arayışısın,

Kötülüğün kol gezdiği dünyada, aşkın adısın,

……………………………………

 

 

Onlar tek ruh olunca, kırmızı bir aşkla,

Aşk yeninden doğar o gecenin sabahında, binlerce umutla.

 

Toprağın altında binlerce tohum çiçek açma hazırlığında

Uzak bir kıyı kasabasında yaşanmış aşkların her biri, bir çiçek,

Açılır bu gece yavaşça semadan AŞKIN BAHAR KAPISI..

 

Nazan Apaydın Demir

2013 Muğla

 

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..