- Kategori
- Deneme
- Okunma Sayısı
- 158
Sebebi Bulabilmek ve Çözüm İçin Çok Akıllı Olmak Gerekmiyor

Hayatın akışında normal ve normalin dışında pek çok olaylarla karşılaşmaktayız.
Normal olanlar konumuzun dışında...
Genel görüşler çerçevesinde normal olmayan, genelde üzüntü veren olayların sebebi düşünülür.
Pek çoğumuz böyle olaylarda sebebi başka noktalarda ararız suçu asla kendimizde bulmayız, suçlu her zaman başkalarıdır....
Sağlıklı düşünenler olayın suçlusunun öncelikle kendisi olduğunu bulur, evet, suçlu kendisidir
Hazineye ait parasız diye dere yatağına ev yapan vatandaşın yağışlar sonucu evini sel basması gayet doğaldır. Veryansın edip başkalarını suçlamaya, kameraları çağırıp duygu sömürüleri yapmaya, halktan yardım beklentisini dile getirmeye, hele hele devlete çağrı yapmaya hiç de hakkı yoktur.
Sağlıklı düşünen beyinler "hata benim, suç benim, buraya ev yapmamalıydık" diyeceklerdir...
Böyle bir girizgahtan sonra öze gelirsek;
Maddi yönden geçim sıkıntısına düşmüş bir ailenin büyükleri, ana-babası neden bu durumlara düştüklerinin sebebini araştırdıklarında;
-Harcamalardaki israfı,
-Dış etkenlerde enflasyon gibi olası negatif durumları tahmin edememe,
-Ailede, yaşamda her konuda fikir birliğinde ve uygulamalarda uyum olmaması,
-Yaşamsal ihtiyaçların dışına çıkılması (lüks gibi),
Sebepleri bulacaklar bu durumdan çıkış için şu kararda hem fikir olacaklardır:
"Mevcut gelire göre her türlü harcamaları küçülterek azar azar da olsa borçları ödemek ve dış destekli yaşamdan kurtulmak"...
Gerekli bazı ihtiyaçları dışarıdan almak yerine ev içinde üretebilmek, (örgü, salça, turşu, hobi bahçesinde (balkonda bile) nane-maydanoz yetiştirmek, ev tarhanası yapmak gibi...
Bunun için bütünsel bir iradeyi hayata geçirmek şarttır. Sağlıklı düşününce görünen o ki, tek kurtuluş yolu budur
Bu yöntem toplumun en küçük birimi ailede böyledir,
Kurumlarda da böyledir,
En büyük kurum devlette de böyle olmalıdır...
Borçlanarak ve destekli yaşamak nereye kadar devam eder? Gün gelir alarm zilleri çalar, alarm durumunda çözümler daha güçleşir...
Sonuç: KENDİ YAĞIMIZLA KAVRULACAĞIZ,
Bizim kendimizden başka dostumuz yok,
Tökezlediğimizde arkamızdan tekme atacaklar çoktur,
Tedbirli, temkinli, tasarruflu ve ÜRETEREK yaşamak tek çözüm ve çaredir,
Selam ve saygılarımla,
Yurdagül Alkan.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Tüketim toplumu olmaya da adeta teşvik edildik pompalanan reklamlarla. Hayatımızda bizi en mutlu eden şeyin alışveriş olduğunu adeta dikte ettiler beyinlere. Üretimden uzakta politikalarla kısa vadede çok kâr etme amacında olanların günahı ağır çekecektir. Hani "Borç yiğidin kamçısı" diye bir atasözümüz var ya galiba bu sözden ödenemediğinde kamçının yiğidin sırtında şaklayacağını hepimizin anlaması gerekiyor...Selamlar, mutlu kalın...
Ayşegül HAYVAR 16.08.2018 11:13- Cevap :
- Ayşegül hanımcığım, tüketim toplumu olmaya teşvik edildik biz de hazırmışız ki o dümene girdik. Reklamlar ah o reklamlar. Kanmamak lazım bunun için de irade gerekiyor. Biz aile olarak ihtiyacımızı bir ay evvelinden programa alıp bir sonra gerçekleştiririz. Reklamlarla işimiz yok, o yüzden bütçemiz ayarlı. Toplumda borçsuz olan az bir kesim içindeyiz, selamlar, mutluluklar... 19.08.2018 21:31
"Ayağını yorganına göre uzat" atasözü boşuna söylenmemiş herhalde sevgili kardeşim değil mi ya... Bir başka atasözümüz de "Sen işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına" der... Duygu ve saptamalarınız günümüz insanına bana göre çok faydalı... Sağ olunuz var olunuz:)
Halil Güven (Sökeli) 16.08.2018 8:06- Cevap :
- Değerli hocam, ayağı yorgana göre uzatmak özdeyişi unutuldu son yıllarda...Gerekli gereksiz bir harcama almış başını gidiyor. Bir bayan arkadaş elinde bir mutfak cihazı ile geldi bize, nasıl kullanılacağını soruyor. Kullanma talimatını istedik yanlışlık yapmayalım diye. Altı yıl evvel aldığını, kullanma kılavuzunu da atmış olduğunu söyledi. Altı yıldır kullanmamış,ihtiyaç değilmiş o vakit, peki niye almış o zaman? Evde bulunsun muş...Para harcamak da önceliklere ve ihtiyaçlara yönelik bir sanat, selam ve saygı ile... 19.08.2018 21:23
Ayağımızı yorgana göre uzatmayı unuttuk,şimdi ayazda kaldık,ayağımız üşüdü.Biz tüketim ekonomisinin dişlilerine kendimizi kaptıralı beri,boşanmalar arttı,borcu olmayan bir tek kul yok.Ama herkesin elinde son model cep telefonları var.Yollarda lüks otolardan geçilmiyor.Borç harç da olsa,illaki lüks kına geceleri,şatafatlı düğünler yapılıyor.Evler tam tekmil döşeniyor da yürekleri sevgiyle döşemeyi unuttuk.Bilmiyorum artık geri dönüş nasıl olur? Olursa da çok sancılı olur.Çok güzel bir yazıydı sevgili Yurdagül hanımcığım.Ellerinize sağlık.Saygı,sevgi ve selamlarımla,sağlıcakla kalın...
fisun gökduman kökcü 15.08.2018 13:20- Cevap :
- Fisun hanımcığım, haddimizi bilmiyoruz, ayranımız yok içmeye, tahterevalli ile gideriz şey etmeye...Komşunun varsa kendisinin de olmalı, arkadaşlar ve komşularla yarış...Güç yoksa borçlan, peki o borçları kim ödeyecek...Düşünen yok nasıl olsa borç yiğidin kamçısı demişler...Bir gün o kamçı fena acıtacak bunu düşünemeyenler için de vakit geçmiş olacak,yazık. Selam ve sevgi ile... 19.08.2018 21:01
"Üreterek yaşamak!" Yurdagül hanımcığım, tüketim çok üretim yok, tüketerek yaşamaktan geldi ne geldiyse umarım fazla canımız yanmadan düze çıkabiliriz. Sevgiler Selamlar
Cemile Torun 15.08.2018 0:50- Cevap :
- Çok doğru Cemile hanımcığım, başımıza ne geliyorsa üretmeden tüketerek yaşamaktan geliyor. Sonra, düşünüyorum da üretmeden tüketerek ve borçlanarak yaşamak nereye kadar? Elbet bir gün patlak verecek, belki bir şekilde püskürtülür ama bu çözüm değil, tek çözüm ÜRETMEK, ÜRETMEK...Selam ve sevgi ile... 15.08.2018 14:21