Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Sebze tohumu, İsrail ve Hibrit tohum

Sebze tohumu, İsrail ve Hibrit tohum
 

Fotoğrafta bir domates meyvesinin ortadan ikiye kesilmiş hali yer almaktadır. Kesilen meyve incelendiğinde; meyvenin uzun süre bitki üzerinde beklediği ya da olgunlaşma dönemi geçtikten sonra hasat edildiğinde bazı zamanlarda ortaya çıkan meyve içinde olgun tohumların çimlenmesi görülmektedir. Başka bir deyişle olgun domates meyvesi içinde bekleyen tohumlar bazı zamanlarda serada ya da tarlada uzun süre beklediğinde, aşırı sıcaklarda, olgunlaşma zamanı geldiği halde bitkiden hasat edilmediğinde meyve içerisinde çimlenmeye başlayabilmektedir. Bu tamamen domates meyvesinin ve içindeki tohumların fizyolojisiyle ve çevre şartlarından kaynaklanan bir durumdur. Domates meyvesi içerisinde çimlenen tohumlar biraz daha bekledikleri zaman fotoğraftaki gibi çimlenen tohumlardan gelişecek yeni bitkiye ait kotiledon yapraklar ve yeni bitkinin gövdesi gelişebilir. Zaten fotoğrafta da kotiledon yapraklar üzerinde tohumun kabuğu gözükmektedir.

Domateste arasıra gözükebilen bu durum ile ilgili olarak konuyla ilgisi ve bilgisi olmayan insanlar çeşitli internet sitelerinde ve gazetelerde; “GDO(genetik olarak değiştirilmiş, transgenik)’lu domatesler, canavar domatesler, domatesin içinden bitki çıktı, domatesin içinden genetiği değiştirilmiş oluşumlar çıktı” gibi son derece cahilce ve bilimle ilgisi olmayan haberler çıkardılar ve tarım bakanlığı nezdinde bütün ziraatçilere ve tarımcılara verdiler veriştirdiler. Sonra da konuyu İsrail’den alınan tohumların böyle olması normal, GDO domates tohumları, her yıl niye domates tohumu alıyoruz tartışmalarına ve sonucuna getiriverdiler. Aslında konu sadece meyve içinde erken çimlenen domates tohumlarına ait bir fotoğraftı.

Eskiden İsrail’den sebze tohumları alınırdı ama son yıllarda yerli tohum sanayinin çalışmaları ile İsrail ve diğer ABD, Hollanda, Fransa gibi ülkelerden alınan sebze tohumu miktarı 60’lara geriledi. Yani ülkemizde sebze tohumlarının %40-45’i yerli Türk firmaları tarafından tedarik ediliyor. Kalanların da önemli bir kısmı İsrail’den değil diğer yabancı tohum firmalarından sağlanıyor. İsrail son zamanlardaki gelişmelerden dolayı ülkemizde yeterince tohum satamıyor.

Diğer konu kamuoyunu sürekli meşgul eden GDO konusu. Ülkemizde yetiştirilen tüm sebzede GDO’lu tohum kullanılmamaktadır. Zaten ülkemizde hiçbir üründe GDO’lu tohum kullanılması yasal olarak mümkün değildir. Ama pamuk, soya, mısır, kolza, şeker pancarı ve kağıt sanayinde kullanılan patateste ham madde olarak yurt dışından GDO’lu ürün alınmakta ve mamül madde yapımında kullanılmaktadır. Ama yurt dışından bu ürünlerin hiçbirinde ülkemizde tohumdan GDO’lu bitkilerin yetiştirilmesi ve ürün alınımı yapılmamaktadır.

Her yıl sebze tohumu ekilme zorunluluğu sebze üretiminde ve bazı bitki türlerinde de (mısır, ayçiçeği) kullanılan hibrit çeşitlerden kaynaklanmaktadır. Hibrit çeşitler iki farklı bitki genotipinin mesela Kemer patlıcanı ile Aydın Siyahı patlıcanının birbiriyle melezlenmesi sonucunda elde edilen melez tohumlardır. Bu iki bitki tipinin melezlenmesiyle elde edilen hibrit tohumlar Kemer patlıcanı ve Aydın Siyahı patlıcan tiplerine göre daha yüksek verimli, kaliteli, sıcak ve soğuğa adaptasyonu yüksek melez tohumlar verirler. Seralarda ve turfanda yetiştiricilikte de bu hibrit tohumlar kullanılır. Çünkü bu tohumlar yüksek verimlidir, kaliteli meyve geliştirirler ve ısıtılan seralarda soğuk kış koşullarında ve yaz aylarında büyüyüp geliştirilebilirler.

Hibrit tohumlar doğadaki farklı bitkilerin birbiriyle melezlenmesiyle elde edilen tohumlardır ve kesinlikle GDO’lu ya da transgenik (gen transfer edilmiş) değillerdir. Bu tohumlar iki bireyin melezlenmesiyle elde edildikleri için, serada yetiştirilen hibrit bitkilerden tohum alınıp sonraki yıl tekrar dikildiklerinde açılma ya da farklılık gösterirler. Yani alınan tohumlar iki bireyin melezi olduğu için bir sonraki tohumlar içinden hem Kemer patlıcanına hem Aydın Siyahı patlıcanına hem de bunları melezlerine benzeyen farklı bitkiler, ikisine göre daha düşük verimli, soğuğa dayanmayan, kalitesiz meyve veren bitkiler gelişecektir. Çünkü hibrit değillerdir ve açılım göstermişlerdir. Açılım ya da farklılık göstermeleri artık melez olmamalarındandır. Dolayısıyla üreticiler de gelecek yıl tekrar yeni tohum ya da fide almayı tercih ederler ki yüksek verim alsınlar, bitkileri iyi gelişsin ve seranın her yerindeki bütün bitkiler aynı özelliği göstersin ki tüketicinin isteği kalitede ve aromada sebzeler elde edilebilsin.

Hibrit ya da melez sebze tohumları GDO’lu değillerdir ve 1920’li yıllarda ilk olarak mısırda başlayan sonra diğer bitkilerde de devam eden bitki ıslahı tekniklerinden biridir. Hibrit çeşitler, üstün vasıflı iki bireyin melezlenmesi ya da biri verimli diğeri hastalıklara dayanıklı bireylerin melezlenmesi sonucunda elde edilmişlerdir. Bazı bitkiler biri çok verimli ve kaliteli diğeri ise zayıf, verimsiz bir genotipin melezlenmesinden çok kaliteli, yüksek verimli hibrit çeşitler geliştirilmiştir.

Tohum firmaları her yıl hibrit tohumları elde etmek için iki ebeveyn bitki arasında melezlemeler yaparlar ve hibrit tohumları elde ederler. Hibrit tohum üretimi oldukça maliyetli bir tohum üretimini gerektirir. Üretimde kullanılan 2 ebeveyn ait bitkiler yetiştirilir ve çiçeklenme döneminde baba hattan alınan çiçek tozları ana hatla melezlenir ve ana hat üzerinde oluşan meyvelerin tohumları alınır, paketlenir ve hibrit tohumlar piyasaya sunulur. Hibrit tohumlar olmasa insanların ihtiyacı olan sebzeler yeterli miktarda sağlanamazdı ve birçok insan yeterince sebze tüketemezdi.

Niğde ve Nevşehir yöresinde patates yetiştirilememesinin sebebi ise patates siğil hastalığı adlı bir hastalıktan dolayı bölgenin karantinaya alınmasıdır. Patates siğil hastalığı ise doğrudan tükettiğimiz patates yumrularında zarar yapan, yumru kalitesini bozan ve tüm dünyada karantinada olan hastalık. Dolayısıyla bu yörelerde topraklar kanserli veya kötü, kullanılmaz topraklar değil sadece patates yetiştirilmesi bu hastalıktan dolayı tehlikeli. Fakat yörede patates dışında buğday bata olmak ve diğer bitkilerin yetiştirilmesin de herhangi bir sakınca yok. Patates yetiştiriciliği ise diğer illerde yapılmaya devam ediyor.

İnternette dolaşan hibrit tohum ve GDO konusundaki yanlış bilgiler içeren bir yazı örneği

Bakanlıkta;
115 bin kişi çalışıyor.
70 tane Universitemiz,
30 tane ziraat fakültemiz,
50 tane tarım araştırma enstitümüz,
10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.
Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.
İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından biraz araştırıp okuyabilirsiniz. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli... Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.
Gelelim başka doğrulara.
Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.
Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu.
Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.
Genetik tohum o toprağa da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor. Buna en güzel örnek Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.
Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....
Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.
Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.
Ne korkunç. Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak.
Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak!
Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.
İkincisi de biz olacağız.


Diğer bir haber;

Şanlıurfa'da bir kafe işletmecisi yemekte salata yapmak için aldığı domateslerin GDO çıktığını kanıtladı. Şanlıurfalı kafe işletmecisi Kartal Polat, yemek yapmak için aldığı domatesin GDO'lu çıktığını görünce ne yapacağını şaşırdığını söyledi. Seyyar satıcıdan dış görünüşüne aldanan Polat, domatesi doğramaya başlarken domateslerin içinde filizlenme olduğunu söyledi.

Kafe işletmecisi Kartal Polat, "Seyyar satıcı işyerimin önünden geçiyordu. Akşam üstü karnabahar falan aldım. Birde güzel bir salata yapayım dedim. Domates aldım, salatalık aldım. Domatesleri keserken içinin filizlenmiş olduğunu gördüm. İlk defa böyle bir şey gördüm. Hani hep derler 'hormonuyla oynanmış, gıdasıyla oynanmış' GDO diye bir şey vardı. Biz bilmiyorduk ne olduğunu. Ama GDO buymuş demek. Hep karşılaşırdık domatesin üzerinde Allah yazısı olduğunu. Bu domateste resmen rezalet yazıyor. Tarım Bakanlığı olsun, Sağlık Bakanlığı olsun Türkiye'de kontrollerini ne kadar sağlıklı yapıldığını görsünler. 4-5 tane domates aldım hepside aynısı çıktı. İçinde filizlenme olmayan hemen hemen yok gibi, hepsi böyle. Domateslerin içinde filizlenme vardır" dedi. http://haber.mynet.com/detay/guncel/gdolu-domatesler-piyasada/503271

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..