Seç- Sis ve AKP nin 3. Zaferi!

Her şeye rağmen Kemal Kılıçdaroğlu büyük bir efor sarf ederek 6 ay gibi kısa bir zamanda CHP yi 112 vekilden 135 e çıkarttı ve partiye 3 milyon daha üye kattı. 

Kılıçdaroğlu’nu başarısız göstermek ve istifasını isteyenlere birkaç sözüm olacak. 

Bu CHP’ nin bir başarısıdır ama yeterli midir elbette değildir. Halkın umudu olan Kılıçdaroğlu’nun dolayısı ile CHP ‘in almış olduğu oy oranı bırakın örgütün büyük bölümünü, CHP ye gönül verenleri dahi şok etti. CHP nin mitingleri hiçbir zaman toplama insanlarla olmadı. 

Düşünüyorum da, sırf onlardan gelen oylar bile yeter artardı. 

Büyük tezgâhlar döndü yine. Bir kere bu seçimde en büyük faktör SEÇ_SİS olmuştur. AKP dışında partiler kendi iç bünyelerindeki çekişmeler, kaset olayları ile sarsıntı geçirirlerken iktidara yakın medya ve yapılan anket çalışmalarının hayali durumları milleti sonuca alıştırır duruma getirmiştir. 

“AKP NASILSA YİNE KAZANACAKTIR” DURUMU yavaş, yavaş beyinlere işlendi.. Halktan bir kısım, buna büyük holdingler dâhil baskı ile kendi çıkarlarını gözeterek AKP ye oy attılar. Tüm bunlara rağmen AKP’ in % 50 erde olması imkânsızdı. 

Bakınız dün müşahitlik görevi ile sabah 6.30 da oy kullanacağım okuldaydım. Sandık görevi alamamamın nedeni okul içinde özgür kalmak ve denetlemek içindi. Kadıköy Atatürk Fen Lisesi’nde 16 sandık vardı. Tüm sandıkları gezdim sorumluları gelmiş mi gelmemiş mi yoklamamdan sonra, seçmen sayılarını öğrenmekle işe başladım. 

10 sandıkta seçmen sayılarının sistematik bir şekilde 285 olduğunu gördüm. Diğer 6 sandıkta ise 284 seçmen görünüyordu. Bu nasıl olur diye düşündüm elbette. Seçmenler sanki tornadan çıkmış sayılara bölünmüştü. Seçmen sayılarını sandık sayıları ile çarpsak üzerine sandık görevlilerinin oylarını eklersek tek okuldaki seçmen sayısını bulabiliyoruz. 

285 X 10 =2850 kişi 284x 6 =1704 ikisinin toplamı 4554 sayıya ulaşıyor. Bunların üzerine sandıklarda görev alanları eklemedim. Bu tabii ki sadece tek okul için basit bir hesaplamadır. 

Genel seçimin gerçeklere uyup uymadığı o kentin tüm seçmenin hakiki sayısını bilmekten geçer. Daha birkaç ay evvel referandum da sandık sayısı Kadıköy’de 1404 tü. Genel seçimde Kadıköy çok göç almış ki sandık sayısı birden bire 1500 oluvermiş. 

Yani 96 sandık artmış. DAĞ FARE DOĞURDU YİNE! 

Bakınız daha önceki seçimlerde adrese dayalı bir nüfus sayımı yoktu. Seçmenler kapı, kapı gezilerek elde edilen onaylı kimlik beyanıyla oluşturulan listelerle yapılıyordu. Daha sonra 2008 yılında yapılan kanun değişikliği ile adrese dayalı seçmen kütükleri oluştu. Bu sisteme göre ilkokul kayıtları bile Ankara'dan yapılmaya başlandı. 

Düşünebiliyor musunuz? Evinizde bir ilkokul öğrencisi olduğu daha siz okula gitmeden listeye yansıtılıyor böylece. 

Kayıtlarda yanlışlıklar olabiliyor bir ölü dahi yaşarmış gibi seçmen kayıtlarına eklenebiliyor. Bunun örneklerini basında sık sayıda haber olarak görebildik. YSK ''12 Haziran'da oy kullanacak seçmen sayısında her hangi bir usulsüzlük ve eksiklik söz konusu değildir''diyerek her ne kadar bu sistemi korusa da, her türlü ekleme ve çıkartmaların rahatlıkla yapılabileceğini yanlışlıkların bilerek veya bilmeyerek olacağını düşünebiliyoruz. 

Netice olarak ben bu seçimlere inanmıyorum. 

Zira bu sonuçları örgütün bir kısmının çalışır görünüp de çalışmadığına bağlamam aptallık olur. 

Biliyorsunuz bir yazımda Ya, SEC-SIS olmadan seçim, ya da teslimiyet! Demiştim ve neden 17 milyon oyun fazla basıldığını sormuştum. 

Maalesef partiler bunun üzerinde fazla durmadı. Benim bulunduğum okulda AKP adeta hezimete uğrayan bir oy aldı. İzmir’de bir arkadaşım aradı saçını başını yoluyordu adeta. Okulların çoğundan CHP çıkmıştı. Bunlar bildiklerimiz. Ya bilmediklerimiz! 

Yunanistan bu seçim sistemini ret etmişti biz neden ret edemiyoruz anlayabilmiş değilim. 

Bununla birlikte sandıklardan çıkan oyların torbalarını mühürlememek için çeşitli dolaplar dahi döndü. 

Sandık tutanaklarının bir kısmının yok edildiğini farz etsek bile oylar eskisi gibi normal bir şekilde sayılsa CHP’ nin gerçek oy oranı meydana çıkacaktır. 

Diğer bir konu da CHP içindeki bölünmelerde rol alanların Kılıçdaroğlu ve yönetimini istifaya çağırma komedisidir. 

“İşte ben demiştim” le başlayan bir sürü yorum ve yazılar okuyacağız. Bunlar bizleri aldatmasın derim. 

Amerika karşısında eğilmeyen CHP’ yi bölmek birilerinin görevidir inanın. En azından bu tuzağa düşmememiz gereklidir. Bir birimize daha çok tutunmalı başımızı dik tutmalıyız. Çünkü bu seçim adil değildir bence SEÇ-SİS ile gölge düşmüştür. 

Ha! Bazılarınız diyeceksiniz ki, Kılıçdaroğlu’nda hata yok mu? Elbette o da bizim gibi bir insan hata yapabilir. Milletvekili seçimlerinde örgütten yana daha çok aday belirlemeliydi. 

Kılıçdaroğlu genel başkan olduğundan bu yana Allah için gece gündüz demeden var gücü ile çalıştı. Onun kadar hangimiz çalışabildik? Bunu kimse inkâr edemez ve etmemelidir. Her türlü olumsuzluklara rağmen CHP ye 23 milletvekili daha kazandırdı. Laf ebeliği yapanların aslında ona teşekkür etmeleri lazımdır. 

Bunları geride bırakırsak CHP de emekçi kadınlarımızın haklarını yememek gereklidir. Tüm seçim çalışmaları boyunca kadınlarımız büyük fedakârlıklarla gece gündüz demeden öz veri ile çalıştılar. Kadınlarımızı hakir gören, çalışmayan ilçeler derhal görevden alınmalı yeni bir başlangıç yapılmalıdır. Daha sonra atama değil seçimle herkes bir yere gelmelidir. 

Bu sonuçları önceden tahmin edenlerden birisiyim. Ben her zaman dürüst seçim olursa dedim. Bu böyle olmamalıydı ama oldu. Bundan sonra her partiliye düşen görev Amerika ve emperyalizme direnmek, Kılıçdaroğlu’nun çevresinde onu sevgi ve saygı ile kucaklamaktır. 

Bu arada bağımsız adaylara ve küçük partilerdeki yöneticilere seslenmek istiyorum. Ne oldu? Meclise girebildiniz mi? Hırslarınız mantığınızın önüne geçti yine. İnşallah bundan bir ders çıkartabilirsiniz. Alınan oylar CHP’den gitti ve AKP ye yaradı. Gözünüz aydın olsun. 

AKP ye ve başbakana gelince bu kadar akıllı bir sistem yürüttükleri için kutlamaktan başka bir şey diyemem. Hayırlı uğurlu olsun. Balkondan seslendiklerini başbakan unutmaz inşallah.