Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Şecaat arz ederken...

Şecaat arz ederken...
 

“Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler” sözünü biliyoruz. Ben bahse girerim ki, “Bu sözün anlamıyla yüzde yüz uyuşacak ve bu sözü bütün çerçevesiyle kapsayacak bir “sirkat” söyleyiniz, ” desem, hiç kimse o akşam TV den seslenen bayan kadar başarılı olamaz.

Önce bu sözün anlamını açalım. Aşağı yukarı “Yüksekliğini, olgunluğunu söylerken Çingene’nin mert olanı hırsızlığını söyler, ” demek oluyor. Çingene lafından kimse tedirgin olmasın. Aşağılamak için söylemiyorum, Çingene’ye çingene olduğu için çingene denir.

Bir de TV den seslenen bayanın eylemini hatırlatayım. Televizyonlarımızdan biri hayırlı bir iş yapıyor. Ayda bir ünlü kişiler aracılığıyla ve yayın yoluyla para topluyor. Anadolu’da harap halde bulunan okulların onarımında kullanılmak üzere tirilyonlar toplanıyor. Halkımızın bağışseverliği beni mutlu ediyor.

TV den seslenen bu bayanın özelliği nedir? Anlatayım. Yardım toplama işinde görev alan ünlülerden birinin anasıydı. Ve TV ye çıkar çıkmaz şöyle dedi:

“Beni bir tarihte çalışıyor göstererek sigortalamışlardı, bu sayede emekli aylığı almaya başladım. Şimdi ben bu maaşımın on yıllık bölümünü kampanyanıza bağışlıyorum.”

TV de görüntüde bulunanlar ve görüntü dışındakiler bu “Hayırsever Ana” yı çılgınca alkışladılar. Bu ana’nın TV deki oğlu huzursuzlanır gibi oldu. Neyse ki, kimse üstünde durmadı ve konu da kapandı, bir başka bağışçıya geçildi.

Şimdi benim söze başlarken dile getirdiğim özlü söz tam tamına yerini bulmuş olmadı mı, siz değerlendirin... Çalışmadığı halde çalıştı gibi gösterilmiş. Niçin? Emekli aylığı alabilmek için.. Peki, doğru bir iş mi bu? Yasal mı? Hadi, diyelim ki “Yasaldır.” Ya ahlaka uygun mu? Ahlaka da uygun olsa bile bu böyle TV lerden filan ilan edilecek bir durum mu?

Dikkat ediyorsanız, ben kimse hakkında, ya da olaylar hakkında hüküm vermiyorum. Tavrı görüşlerinize sunuyorum. Ondan sonrasını siz belirleyin. Bir başka olay.

Gencecik bir arkadaş, sesinden belli. TV den sesleniyor:

“Bir İmam Hatipli olarak ben de şu kadar yardımda bulunuyorum..”

İmam Hatip dediği nedir? Arkadaşın bitirdiği lise düzeyinde okul. Peki, Türkiye’de böyle bir gelenek var mı? “Bir Çankırı Lisesi mezunu olarak ben de trenden bir bilet istiyorum, ” diyen bir kişiye ne gözüyle bakarlar? Arkadaş alkışlanıyor.

Yine aynı televizyonda bir başka can sıkıntısı... Gecenin bir saatinde bir bayanın sesi:

“Sevgili Fatih Terim, şu saatte Galatasaraylı bütün futbolcular uyuyor. Ben onların hepsi adına şu kadar para veriyorum. Galatasaraylılar böylesine yurtseverdir. Peki, Fenerbahçe nerede? Beşiktaş nerede? Onlardan ne zaman ses çıkacak?”

Bu bayan sözünü bitirmeden ben şöyle bir duada bulundum:

“Tanrım, şu kadını bir top et. En çekişmeli ve bol gollü bir Fenerbahçe- Galatasaray maçı bu topla oynansın.”

İnanın benim bu duam kabul olsa, bilsem ki maçın biri bu “bayan top” la oynanıyor. Yine de hıncım çıkmaz. Maçtan sonra ortalıkta kalan bu münasebetsiz topa kırk tekme de ben vururum. Kardeşim, sen neyin peşindesin Allah aşkına? Galatasaraylılar uyuyorsa dediğin futbolcular da uyuyorlardır. Sonra sen GS lıların nesi oluyorsun? Onlar adına para bağışlayabiliyorsun?

Herkes ortalığı yatıştırmaya çalışıyor, sen cadılık peşindesin..

En güzel yanıtı Fatih Terim verdi:

“Bu kampanyanın kulüplerle ilgisi yok, ” dedi. “Sporcular da elbet üzerlerine düşeni yapıyorlar, ” dedi. Ve güzel haber, yüzümüzü güldüren haber.. Yüksekçe bir bağışta bulunan kişi adını vermedi. “Elimizden gelse daha büyük yardımlarda bulunuruz, ” dedi galiba.

Her konuda şiraze öyle bir yerinden oynamış durumda ki, ülkede genelkurmay başkanı değişiyor. En büyük gazetelerimizden birinde birinci sayfa haberi: “Şu takımı tutan gitti, beriki takımı tutan geldi.” Milletvekilllerine hitaben yazı yazıyorum. Kimse okumuyor. Kanada'da bir delikanlı top peşindeymiş, onu yazıyorum, benim okurlarım beş yüzü aşıyor.

Biliyor musunuz, bize en büyük kötülüğü Aziz Nesin etti. Böyle hallerde onun ruhuna rahmet okuyarak avunacaktık, o da Allahı tanımadığını açıklayarak gitti. Şimdi biz neyle avunacağız?

 
Toplam blog
: 49
: 774
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Ben uzun zamandır yazıyorum. Türkiye'den epey uzakta oturuyorum. Üç çocuğun babası ve pek çok çocuğu..