Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Seçim Sonuçları!!

22 Temmuz seçim sonuçları belki hepimizi değil ama çoğumuzu şaşkınlığa uğrattı. Ben kendi adıma böyle bir sonuç beklemiyordum. Ama her yeni gün gibi bu süreçte iyi ya da kötü yaşanacaktır. Öncelikle bu sonucun nedenlerini iyice irdelemeliyiz ki bundan sonrası için çözümler üretebilelim.

AKP’nin kitlesel olarak almış olduğu destek yadsınamaz. Bunun dönemsel nedenleri dışında kanımca toplumsal ve tarihsel nedenleri var. Kurtuluş Savaşı sonrası gerçekleştirilmeye çalışılan “Kuruluş” sürecinde hedef olarak Çağdaş Uygarlık seviyesine ulaşma seçildi ve Osmanlı’dan bu yana “devlet” ile mesafeli duran ve ezilen halkın devlet ile barıştırılması amaçlandı. Kitlesel bir hareket olmasına ve “karşıt” bir hareket görüntüsü vermesine rağmen; 1945 yılından itibaren etkin bir güç olarak oyuna katılan DP, sonra sırasıyla AP ve ANAP ve son olarak da AKP hükümetlerinin politik programı ve toplumsal çizgisi de, halkın modernleşmeye dahil edilmesini hedefledi ve bu dönemlerde bir ölçüde başarı sağlandı; halkla devlet barıştırıldı.

Ancak, 1980’li yıllara gelindiğinde Anadolu’da filizlenmeye başlayan ve sermaye adayı esnafın önemli bir kesimi kendi kalıplarının dışına çıkarak toplumsal yaşamda yer almak istedi. 12 Eylül darbesi de bu süreci dini kullanarak hızlandırdı. Sol’u adeta dağıtan ve ezen bir yöntem izleyen 12 Eylül darbecileri dinsel eğilimli grupların ve partilerin güçlenmesine sebep oldular. Yaşam tarzı ve dinsel değerler konusunda parallel düşünen işçiler, köylüler, çiftçiler de bu gruplara yakın oldu. Böylelikle kendilerini ifade edebilecekleri bir oluşumda yer alarak “Aidiyet” duygusunu tattılar.

Çok başarılı bir iletişim politikası izleyen AKP’de bu kesimleri kendi etrafına topladı. Böylelikle tüm bu kesimleri siyasi kimliği altında toplayıp düzen içinde tutarak; pasifleştiren ve kendisi için hak arama tavrı göstermekten uzaklaştıran AKP bu niteliği nedeniyle sermaye tarafından da tam destek aldı.

Ekonomik sıkıntılarla boğuşan halkın önemli bir çoğunluğu, sıkıntılara yeni sıkıntılar ekleyecek olan savaş naralarından ve milliyetçi saldırganlıktan hoşnut olmadı ve ekonomik anlamda nisbi rahatlık sağlayan AKP’ye yöneldi. Savaş naraları ve dolaylı olarak şehit cenazeleri; AKP dönemi yolsuzluklarının, geçim sıkıntısının, işsizliğin, yoksulluğun bilinçaltına itilmesine neden oldu.

AKP hükümeti, özelleştirmeler ve dış borçla sağladığı ekonomik girdileri, ekonominin iyileştirilmesi için kullanması noktasında halk lehine gerçek bir yarar sağlamadı. Buna rağmen, diğer hükümetlerle karşılaştırıldığında göreceli bir ekonomik rahatlık sağlaması da, AKP’nin seçim başarısında önemli rol oynadı.

AKP hükümeti “istikrarın” devamı için küresel sermayeden ve Türkiye büyük sermayesinden tam destek aldı. “İstikrar” derken bu kesimlerin uygulanan ekonomi politikasından müthiş derecede para kazanması ve servetlerine servet katması algılanmalıdır. Ama bu gerçek görsel ve yazılı medya tarafından öyle paketlendi ki sanki tüm toplum kesimleri bundan yararlanıyormuş gibi bir hava estirildi ve AKP ekonomide büyük başarı sağladı diye halka anlatıldı.

Tüm bunların üzerine neredeyse tüm medyanın da tam desteğini alan AKP 22 Temmuz seçimlerinden başarı ile çıktı.

Pekiyi şimdi ne olacak? Seçim sonucu kendisini azınlık olarak görenler ne düşünüyorlar ve ne yapmalılar? Yerinmeye devam mı edilmeli yoksa yukarıda yaptığım analizlere devam mı etmeli? Ya da ülkemizde her zaman yapıldığı gibi, sorunlara yaklaşırken hep kolaycılığı seçip; partilerin, toplumların zaferini kendi övgü hanemize yazıp hezimeti yöneticilere yükleyerek işin içinden sıyrılalım mı? Oysa her zaferde olduğu gibi, her hezimette de, gerçekleşen durumdan grup ve topluluğu oluşturan bireyler de en az yöneticiler kadar sorumlu değiller midir?

Evet artık elimizi taşın altına sokma vakti geldi aksi takdirde, kendi yaşamımız hakkındaki kararı başkalarının ellerine bırakırsak; o zaman kendimize reva görülen kaderi yaşar ve bu kaderin yarattığı acıyı ve öfkeyi unutmak için, kaderimizi ellerine teslim ettiklerimizin bize sunduğu “yaşam tarzını” istemeden kabulleniriz…

Ben kendi adıma 22 Temmuz akşamı aktif olarak elimi taşın altına sokma kararını verdim. Gelin hep beraber önümüzdeki dönemde bir olalım ve ülkemizin, geleceğimizin, çocuklarımızın kaderinde söz sahibi olalım…

Her zaman dediğim gibi "Namevcut Her Zaman Haksızdır"

www.celaltoroglu.com

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..