Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '11

 
Kategori
Seçim
 

Seçim sonuçları:"Tek yol sokak"

12 Haziran 2011 seçimleri, seçimin kazananları olan AKP ve BDP’nin seçim süreçlerinin dışında yaptıkları siyasal çalışmalara bakıldığında, bu partilerin çalışma tarzlarının ne kadar doğru ve yerinde olduğunu gösterdi. 

Bu tarzın adı “Sokak siyaseti” 

Bu tarzı AKP ve BDP yaptıkları siyasal çalışmalarda oldukça iyi kullanıyor. 

Öncelikle, bir siyasi parti il, ilçe, belde, mahalle örgütlerinden oluşur. Bu örgütler canlı birer organizma gibi hareket eder/etmelidir. Partinin en üst organıyla en alt organı ve aradaki kademeler birbirleriyle sürekli etkileşim içindedir. Bu etkileşim partinin halkla olan bağını sağlar, güçlendirir ve alınacak siyasal kararlarda halkın taleplerinin, siyasete yön göstermesine aracılık eder. 

Sokak siyaseti denildiğinde de akla hemen, çatışma, kırma-dökme gibi kavramlar yerine, canlı bir organizma gibi işleyen bu tarz gelmelidir. 

Bu tarz zaman zaman, özellikle halkın taleplerinin tıkanmaya uğradığı, siyasal iktidarlar tarafından bu taleplerin karşılanmadığı durumlarda, halkın fiili olarak sokağa çıkmasıyla da kendini gösterir ve tamamen meşru bir tarz olarak da kabul edilir. 

AKP’nin iktidarda olmadığı dönemlerde yapılan “Türban” gösterileri ve BDP’nin son bir kaç ayda yaptığı “Sivil İtaatsizlik” eylemleri sokak siyaseti tarzına güzel birer örnektir. Bu tür eylemlerin yapılabilmesi, bu iki partinin halkın içinde örgütlü bir karşılıklarının olduğunu gösterir. CHP’de hatta MHP gibi eski ve köklü partilerde bile bu örgütlenmeleri göremeyiz. CHP ve MHP sürekli rutin işler yapan, sadece seçime birkaç ay kala siyasal çalışma yapan birer kampanya partisine dönüşmüştür. Bu halleriyle de seçim kazanmaları hele hele iktidar olmaları mümkün değildir. 

AKP, kurulduğu günden bu yana var olan tarikat ve cemaatlare dayanarak halkla olan siyasi bağlantısını canlı tutmayı bilmiştir. Kazandığı son seçim zaferiyle de çalışma tarzının meyvelerini toplamıştır. 

BDP’ye gelince, parti ve bu partinin kapatılan diğer öncüllerine bakıldığında, var olan bir siyasal hareketin üzerine inşa edilen yapılar olduğunu görürüz. Yani BDP zaten sokakta kurulmuş ve bunun üzerine siyasal partiyi monte etmiş bir canlı organizmadır. Bu yapısıyla da siyasal çalışmalarını sürekli başarılarla taçlandıran bir doğrultuda yol almaktadır. Kazanılan son seçim zaferi ve seçilen 36 milletvekili “Sokak siyaseti” anlamında çok değerli ve önemlidir. 

BDP, son dönemde, özellikle de “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku” girişimi ve bu blokun programının emek ve demokrasi eksenli talepleri göz önüne alındığında, büyük bir atılım içine girmiştir. Bu blok Türkiyeli emekçilerin(Türk-Kürt emekçi değil) taleplerini siyasal alana taşıdığında Türkiye genelinde solun ve emek cephesinin öznesi olmaya adaydır. Zaten sokak siyasetine yabancı olmayan Türkiyeli emekçiler BDP’nin sola açılımı ve Türkiye partisi olma isteğini karşılıksız bırakmayacaktır. 

CHP’ye gelince, kampanya partisi olmaktan çıkıp, halkın içinde olan bir partiye dönüşmediği sürece bırakın iktidar olmayı, Kemal Kılıçdaroğlu gibi halka yakın duran bir lidere rağmen alacağı oylar %30 sınırını aşamayacaktır. 

CHP’ye düşen, AKP ve BDP gibi halkın içinde örgütlenip, halkla etkileşim içinde “Sokak siyaseti” yapmaktır. Sokak siyaseti yaparak 3 dönemdir iktidar olan AKP’yi iktidardan indirmenin başka bir yolu yoktur. 

“Sokak siyaseti” sokağı ve şiddeti çağrıştıran anlamıyla da zaman zaman olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. BDP, Yüksek Seçim Kurulunun kararına karşı sokak siyasetini ve sivil direnişi ortaya koymamış olsaydı, bu başarıyı yakalayabilir miydi? 

O halde siyasetin yeni doğrultusu gerçek anlamda da, açıklamaya çalıştığım anlamıyla da “Tek yol sokak” olmalıdır. 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..