Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '11

 
Kategori
Seçim
 

Seçimde neye oy vereceğiz?

Seçimde neye oy vereceğiz?
 

Bu yazının klavyeden ekrana düştüğü anlarda seçimlere 15 gün var. Yani iki hafta sonraki Pazar günü sandık başına gideceğiz. 

Verdiğimiz oyların nereye gideceğini hiç düşündünüz mü? Yoksa takım tutar gibi ben o veya bu partidenim deyip oyunuzu gözü kapalı mı atacaksınız. Belki “benim bir oyumdan ne olacak” diyor olabilirsiniz. Ama bir tek “bana ne yaa, ben mi memleketi kurtaracağım” demek gibi bir lüksünüz yok. Vatandaşlık görevi olarak oylarınızı kullanırken seçtiğiniz partinin icraatlarına ortak olacaksınız. Yani eğer sizin seçtiğiniz parti iktidar olursa yaptığı iyi işler kadar kötülerde de beraber sorumlusunuz. 

&&&& 

Parti liderlerinin seçim konuşmalarını şöyle bir süzelim. Birbirine çatmak gibi ileriye dönük hiçbir getirisi olmayan kısımları atınca geri ne kalıyor? Başbakan konuşmalarında muhalefete çatmanın dışında dişe dokunur bir şey söylemiyor. Arada bir yeni anayasadan bahsediyor. Bir ara ancak şu zamanda çıldırmış insanların ortaya atacağı “kanal İstanbul” projesini dillendirdi. Her kesimden eleştiriler başlayınca unuttu. Yok Ankara’ya yeni bir Ankara daha ekleyecekmiş falan. Üretim ile ilgili tık yok. Bunca aç, işsiz var, gelir adaletsizliği diz boyu umurunda değil. Varsa yoksa muhalefete çatsın. 

Sayın Bahçeli de başbakana uymuş görünüyor. Kasetli, şantajlı hücumlara o da aynı üslupla cevap veriyor. Çok sert konuşmalarla Recep beyin MHP yi bitirme taktiğinin önüne geçmeye çalışıyor. Bu gidişle sandığa giderken seçmen acaba Sayın Bahçeli neler yapacaktı diye düşünse pek dişe dokunur bir şey aklına gelmeyecek. 

Bu konuda Sayın Kılıçdaroğlu biraz daha iyi. Aile sigortası, askerlik kısaltması, okul tatillerinde askerlik, çiftçiye ucuz mazot sözü gibi insanların sandığa giderken aklına gelecek vaatleri var. 

&&&& 

Sevgili okur. Bütün bunların hiçbiri hayati önem taşımıyor. Bu dönemde biri gelir bir şeyler yapar diğer dönem başkası başka şeyler yapabilir. Yani normal şartlarda hangi partinin iktidar olacağı hayati önem taşımaz. Hepsi bu ülkenin partileri olduğuna göre, bu sefer seçtiğimiz beklentileri karşılamazsa gelecek sefer başkasını seçeriz olur biter. 

Büyük çoğunluğunuz biliyorsunuz ki şartlar normal değil. Biraz sesli düşünelim. Birkaç gün önce Anadolu’da AKP yanlı bir toplantıda herkes övücü fikirlerini söylerken, muhabir mikrofonu kenarda oturan şalvarlı yemenili bir hanıma uzattı. 

-Sizce kim kazanmalı 

-Vatan. Muhabir şaşırdı, kekeledi. 

-Nasıl yani? 

-İki çocuklu bir dulum, asgari ücretin çok altında bir ücretle çalışıyorum, evim kira. Vatan kazanmalı. 

Oradaki herkesin adeta kanı dondu. Canlı yayın olduğu için tongaya düşmüşler, saklayamamışlardı. O nasırları çatlamış öpülesi elli Türk kadını, her şeyin geçici olduğunu, bugün olmayan şeylerin yarın yapılabileceğini, ama bunun için olmazsa olmaz olan şeyin “VATAN” olduğunu söyleyerek, konuşan onca entelektüele sözlerini yutturmuştu. 

Sevr antlaşmasını Türkiye Cumhuriyeti yırtmış atmış, ama emperyalistler asla pes etmemişlerdir. Yavaş yavaş, küçük küçük, birliğimizi dirliğimizi bozup bizi bölüp parçalama gayretleri asla bitmemiştir. Zaman zaman iç ortaklarını da yanlarına alıp ülkemizin kanını emmeye güçsüz bırakmaya çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Kim bu iç ortaklar derseniz, Atatürk’e kim düşman, onun yolundan sapmaya kim uğraşıyor onlara bakacaksınız. 

12 Eylül anayasası bu güne kadar yarıdan fazlası değişti. Değişmeyen maddelerin çoğu da günümüze uygun maddeler. AKP 367 milletvekili çıkarabilirse derhal anayasayı yenileyecekmiş. İçinde “Türk” “Atatürk” gibi kelimelerin geçmediği bir anayasa istiyor. İmralı’nın isteği doğrultusunda anayasaya “Kürt Halkı” ibaresini yazılacak. Arkasından da kanun ve yönetmelikler Anayasa’ya uygun hale getirilerek “Türk” adı her yerden silinecek. Bu benim iddiam mı? Tabii ki hayır. 

“AKP’nin hayalindeki ’yeni anayasa’nın ilk 3 maddeyi ve Türklük vurgusunu ortadan kaldırmayı hedeflediğini İsviçreli parlamenter deşifre etti. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki konuşması sonrası Erdoğan’la öğle yemeği yiyen AKPM Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross, aynı gün NTV’deki programa katıldı. Gross, canlı yayında şöyle konuştu:

Türklük vurgusu olmayacak 

“Biliyorsunuz Kürt halkının ihtiyaç duyduğu haklara sahip olmamaları beni endişelendiriyor. Öğle yemeğinde yapılan yorumların en önemlisi, en ilginciydi. Bu maddelerin yalnızca bir geçiş sürecinde var olabileceğini söyledi. Ve kendisi de (Erdoğan) Türkiye’nin artık 3 ya da 1. madde ya da 3. madde gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç olmadığını, olmayacağını söyledi. İleride... Bence bu çok ilgi çekici bir yorumdu. Dolayısıyla bizim Türkiye’yi çok dikkatli bir şekilde desteklememiz gerekiyor. Özellikle de bir takım olasılıkların kullanılmadığından emin olmamız gerekiyor. Ben zaten gerçekleşeceğinden son derece iyimserim. Özellikle de Türkiye’de herkesin demokrasi ve insan hakları yönünde ilerleyeceğini düşünüyorum. Kürtler için, aydınlar için, bütün farklı azınlıklar ve gruplar için.” 

Peki, bütün bunlar ne anlama geliyor? Seçim mitinglerinde halka ileriye dönük anayasa değişikliği dışında ciddi bir vaadi olmayan AKP neden bir dönem daha iktidar olmak istiyor? Sakın yarım kalan bir görevin tamamlanması ana hedef olmasın. Sayın Cumhurbaşkanının “Kürtler için iyi şeyler olacak” diyerek verdiği startla birlikte çalışmalar tıkır tıkır yürüyor. AKP oy kaybetmesin diye Kandille, İmralı ile pazarlıklar yapılıyor, seçim sürecinde eylemlere ara veriliyor. Bakmayın siz başbakanın ikide bir BDP ye çattığına. MHP ye yüklenerek Kürt oyların kendilerine gelmeyenlerini BDP ye gitmesine çalışıyor. 

BDP’nin desteklediği Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Leyla Zana’nın, “Biz hükümete ortak olmak istiyoruz.” açıklaması tek başına iktidara gelemeyeceğini anlayan AKP ile BDP arasında koalisyon pazarlığı yapıldığını kendi ağzıyla ortaya koyuyor. Muhtemeldir ki, eğer AKP birinci parti olur fakat hükümet kuramazsa BDP müstakbel ortağıdır. Bu işler o kadar planlı gidiyor ki, durum taraflar açısından biraz gevşedi mi bebek katil hemen tehdite başlıyor. Neden kimse sesini kısmıyor dersiniz? 

&&&& 

Emperyalistlerin planı ortada, hiç saklamıyorlar. Irak’ın kuzeyinde, Türkiye’nin güneydoğusunda, Suriye’nin kuzey batısında, İran’ın kuzeyinde özerk Kürt bölgeleri oluşturulacak. Sonra bu bölgeler birleştirilip Diyarbakır’ın başşehir olacağı büyük Kürdistan kurulacak. 

Neden bu çaba? Bu emperyalistler Kürtlere aşıkmı? Hayır. Kürtler bu aşamada sadece kullanılacak. Tarih boyu hep kullanıldıkları gibi. Hazar denizinden başlayıp İsrail’den denize ulaşan bu topraklar, Yahudilerin iddiaları olan vaat edilmiş topraklardır. Hem Yahudilerin isteği olacak, hem de bakir Orta Asya madenleri ve petrol, doğalgaz gibi enerji depoları zahmetsizce batının emrine taşınacak. Tabii Kürtlere de bu işin hamallığı düşecek. Orada burada çatışmalar çıkarsa Kürtler ölecek. 

&&&& 

Sevgili okur. Bu seçim çok özel. Artık emperyalistler konuyu yüzüp kuyruğuna getirdiler. Muhtemelen bu gidişe bir dur diyecek son fırsat bu seçimler olabilir. Ezan da, namaz da, özgürlük de, demokrasi de vatan varsa olur. Allah hepimize akıl versin. 

İzmir 2011-05-29 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..