Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '15

 
Kategori
Seçim
 

Seçime beş kala partilerin durumunun analizi

Seçime beş kala partilerin durumunun analizi
 

Saadet Partisi: Erbakan vefat ettikten sonra çağı okuyamayacak durumdaki adamların eline düşen bu parti şu anda Milli Mutabakat adı altında Yazıcıoğlu’nun öldürülmesinden sonra Paralel güdüme sokulan BBP ile şansını zorluyor. Kazana bilir mi? Hayır peki kazansa ülkeyi ileri götürecek bir şey yapabilir mi? Hayır.

HDP: Türkiye’de son zamanlarda adı en çok geçen parti. Sosyal Demokrat bir görüntü içinde makul mesajlar vermişti. Türkiye’de CHP’den bıkan Alevi ve Kürt kökenli solcuların tercihi olmaya başladı hızla. Mesajını Sosyal Demokrat ve evrensel boyuta taşıyarak sadece Kürt değil aynı zamanda Alevi, Başörtülü ve diğer azınlık insanların haklarını da savunma mesajını verdikçe Evrensel Sola inanan Türk kökenli solculardan da oy alma potansiyeli yüksekti. Ta ki Sırrı Süreyya Önder’in Bağımsız ve Özgür Kürdistan söylemlerini son zamanda öne çıkartması, Homoseksüel adayının meclise girmesi ve Homoseksüellerin haklarının kazanması konusunda destek verirken seçtiği adayın gayri ahlaki pozları bu konuda duyarlı olan Kürtleri kızdırdı. Bir insanın cinsel tercihi elbette kendisini ilgilendirir ancak verdiği pozlar bırakın Türkiye’yi bizden daha demokrat bir ülke olan Yunanistan için bile kabul edilebilir bir şekil değil. O aday gay olabilir ama bu tür pozları paylaşması asla uygun olmamıştır. HDP’ye oy verme konusunda PKK’nın doğu Anadolu bölgesinde baskıcı bir tutum içinde olmasıda HDP’nin özgürlükçü ve umut olma yanına büyük gölge düşürmüştür. Ben şansen HDP’nin barajı geçmesini isteyenlerdenim zira HDP’nin barajın altında kalması demek PKK’nın silahları bırakmaması anlamına gelecektir. HDP’nin meclis dışında kalması çözüm sürecini zora sokacaktır. AK Parti oy ve sandalye sayısı hesapları yaparken kendi projesi olan ÇÖZÜM SÜRECİ’nin tehlikeye düşmesini pekte umursuyor görünmemekte. Ergün Diler vb kalemşörleri Üst Akıldan ve Britanya’dan bahsederken onlarında HDP’nin barajı geçmesini istediğini AK Partinin zayıflaması gerektiğine inandığını ima edebilmekte. Ancak unutulmaması gereken bişey daha varki HDP barajda boğulursa bundan tüm ülke ciddi zarar görebilir.  Barajı geçen HDP ile çözüm süreci daha başarılı olacaktır. Benim canımı sıkan en büyük konu HDP’nin Paralellerin adamlarıyla görüşme ve pazarlık yapması ki her konuda stişare yapmayı seven ve bu tarzda ilerleyen demokrat bir yol izlemeye çalışan HDP’ye İngilizlerin uşaklarıyla görüşmek yakışık almamıştır. Ermeni soykırımı konusunda tek yanlı taraf takınmaları ve ölen Türkleri görmemeleri adil olmamıştır.

MHP: Türkiye’de en az entelektüele sahip, en dar düşünen ve en az demokratik yapılanmaya sahip töreci kafayla giden parti MHP her zaman aynı oy potansiyelini taşımakta. Devlet Bahçeli Türkeş’ten sonra koltuğa bir sultan gibi oturdu, kendine asla bir muhalefet izni vermemekte. Bir de kalkmış RTE’a tek adam ve diktatör diyor. MHP içindeki töreci yapılanma inde hiç kimseye söz hakkı tanımayan kafanın Saray’ı RTE’yi eleştirme hakkı bulunabilir mi? Estonya, Finlandiya ve Macaristan gibi Türk kökenli ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesinde çaba harcaya yerde Adadolu’da misket havasından vaz geçmeyen bir parti görünümünde. Bu partinin tek başına iktidar olup ülkeyi geleceğe taşıma tecrübeside yok stratejiden de anlayan kadrosu yok. Ömür boyu muhalefet olmaya mahkum marjinal bir denge partisi olmaktan öteye asla gidemeyecek durumdalar. Zira vizyoner liderleri de yok kadroları da.

CHP: Paralel tezgahla Baykal gibi anti emperyalist bir adam görevden indirildikten sonra yerine geçen Kemal Kılıçtaroğlu eski Hindistanlı lider Gandi’ye benzemekten öte bir özelliği olmayan, konuşmayı, stratejiyi, ülkeyi ileri taşıyacak beceriyi üzerinde barındırmayan boşu boşuna o koltuğu işgal eden bir lider durumunda.

CHP gerçek bir sosyal demokrasiyi tarihi boyunca sadece 74-80 arasında Ecevit döneminde bugünkü Yunan Lider Cipras gibi anti emperyalist duruşundan daha sert bir duruşla ortaya koydu. CHP, Baykal döneminde Güney Doğu’da askeri yığınak yapılmasına ve ülkenin ABD tarafından işgal edilmesine karşı koyuşunun acısını unutmayan Cumhuriyetçiler Baykal’a Paralel istihbaratçılarla tezgah kurmuşlardı. Şu anki lider Kılıçtaroğlu’nun Sosyal Demokrasi söylemini ağzından duyamıyorsunuz, halkçı söylemi ağzından çıktığını duyana aşk olsun. Esasen Evrensel Sosyal Demokrasi söylemi her zaman Ulusalcı Kemalist söylem tarafından boğulmuştur. Ulusalcı Kemalist söylemin jakoben tutumları Eşi İşi Aşı devletten bekleyen özünde İMECE  (ortakçılık) kültürü sahibi halkı zamanla uyguladığı saçma sapan inanç kısıtlamaları, başörtüsü dahil insanların hassas olduğu konularda halkın ve isteklerinin yanında değil jakoben devlet tutumu takınması CHP’yi marjinal geleneksel ulusalcı Kemalist yerel bir parti konumuna itmiştir. Bu konuda değişmeyeceğinin sinyallerini de seçtikleri başkanla belli olmuştur. CHP’nin bu tutumu AKP’ye oy vermek istemeyen geleneksel sağcıların AKP’ye oy vermesine katkı sağlamıştır. AKPde muhafazakarlardan oy isterken CHP ve onun jakoben geçmişini kullanmakla zekice politikalar izlemiştir.

AKP: Kurulduğunda özgürlüğün, ötekileştirmeye karşı oluşun tüm ayrımcılıklara karşı hem siyasal hem ekonomik bir umuttu. Türkiye’nin batmasını da istemeyen Britanya Tayyip Erdoğan’a kontrollü güç vermişti. RTE ise gücü MIT üzerinden ele geçirince kavga Paraleller üzerinden büyüdü. Bu kavganın büyümesi ise Britanya’nın Türkiye’deki güçlerini devreye sokmasına neden oldu. Özellikle basın patronları Paralelciler birleştiler. Parti boyutunda Yazıcıoğlu öldürülerek partisi ele geçirildi. Gezi ile köşeye sıkıştırılan Tayyip sırtını halka dayadı. Ancak parti içinde kontrolü özellikle Cumhurbaşkanı olunca daha da kaybetti.

Son milletvekili aday seçimi tam bir komediydi. Kafasına Ertuğrul şapkası geçirenler Osmanlı sarığı geçirenlerin yanında gerçekten son derece değerli akademisyen ve insanlar aday olması konusunda cesaretlendirildiler. Adaylık sürecinde bu insanlara para muslukları akıttırıldı milyonlarca lira para harcayan bir çok insan daha sonrasında yaşadıklarını konuşamadılar bile. Korktular çoğu iş sahibi olan bu insanla aman maliye üzerime gelmesin aman siyasal güç üzerime gelmesin diye olanları anlatamadı bile. Benim tanıdığım aday adayları yaşadıkları traji-komik olayları anlattılar. Değerli bir akademisyen olan Serap Kadıoğlu Antalya’da milletvekili adayı olduğunda kendi kendime bravo AK Parti doğru insanları seçmeye başladı demiştim. Antalya’da 5. Sıradan aday olarak İstanbul’dan tecrübesiz birinin sırf babası TV kanal patronu diye aday yapılması Antalya’da ki seçmenleri kızdırmış durumda. Antalya değil, Van, Muğla ve diğer illerden aday adayı tanıdıklarımdan duyduklarım beni hayrete düşürdü. Bir insana Rektörlükten istifa ettirip seni vekil yapacağız sözü verip adamcağızı aday seçmeyip rezil etmek nedir? İşinden gücünden istifa ederek Adaylık sözü verilen aday adaylarına sözlerinde durulmayınca intihar eden aday adayları bile ortaya çıktı.

Yoksul halka (Asgari ücret, Dullar, emekliler, yetimler, engelliler) yardım etme konusunda kaynak yok diyen bir kafa Diyanet İşleri Başkanına uçak tahsis etmeye kalkıyor 120.000 adet makam aracına hayır demiyor üstelik bu firavun davranışını savunmaya kalkıyor. Biz ingiliz Kraliçesine neden karşıyız? Çünkü o firavun zihniyetini temsil ediyor. Sen aynı kafadaysan seninde ondan ne farkın var o zaman? Bizim dilimizi konuşman üstelik namaz kılan biri olman mı sana sahip çıkmamızı gerektirmekte? Böyle yaparak mı mücadele edilecek ilimünatiyle, kraliçeyle, emperyalistlerle ve siyonistlerle?

Bir halka, muhafazakar şeçmene “Ben gidersem paraleller gelir, başörtüsü, çözüm süreci biter, askeri vesayet geri gelir” korkusu pompalayarak kendini yenilememe, ahlaksız aday adaylığı belirleme süreci  işkencesi yaşatmak Allahtan reva mı?

Bu seçimler sonuçları nasıl olursa olsun sonucu mutlaka hayırlı olacaktır. Zira Allah doğa kurallarını koymuştur. Zulmedenlerin nasıl bir devrimle devrileceğini söylemiştir. Bu CHP için de, MHP için de, HDP için de ve AKP için de geçerli kuraldır. Hz Osman nasıl Ebu Zer’e haksızlık yaptığında cezasını halk vicdanı verdiyse, tarih zulme uğrayarak düşürülen Ömer Bin Abdülaziz’in adını da altın harflerle yazmıştır. Allah zalimlerin cezasını verecektir bu ister sevdiğimiz insanlar olsun isterse sevmediklerimiz olsun değişmez bir kuraldır.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..