Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Seçimler daha sık yapılsa(!)

Seçimler daha sık yapılsa(!)
 

Politika ile siyaset hep karıştırılan kavramlardır. Birçok kaynakta eş anlamlı gösterilmelerine karşın, bazı farklılıkları içermektedirler. Bana göre Politika, kelimenin değişik anlamlarından gelen yanılsamayla çoğunlukla yanlış algılanmaktadır. TDK sözlüğünde politikanın bir tanımı şöyle yapılmakta: "Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme". Siyaset ise daha ciddi bir şey, hatta bilim dalıdır. Yine sözlükte şöyle bir tanıma karşılıktır: "Yurt yönetimi"

Siyaset ayrı bir dünya olsa gerek. Çok ta zor olsa gerek, yurdu yönetmek kolay iş değildir zaten. Ben bu dünyanın çok içten bir bireyi olmadım, belki de olamadım. Ama hep takipçisi ve iyi bir izleyeni oldum. Çoğu zaman da objektif olduğum söylenemez. Bu dünyadan olmasam da benim de herkesin olduğu gibi bir görüşüm var tabii.

Bazı insanlarla tanıştığımda; ne iş yarasın sorusu gündeme geldiğinde, "politika yapıyorum" cevabını aldığım zamanlar çok oldu. Hele en ilginç olanı ise, evlere temizliğe giderek çoluğunu çocuğunu okutup evini geçindirmeye çalışan bir hanımın cevabı olsa gerek; "Beyim politikacı!". İyi de beyin ne iş yapar; "seçimlere katılıyor belediye meclis üyesi olmak için". Peki, hiç seçilebildi mi? Hangi partiden aday oluyor? "seçilebileceği sıradan aday koymuyorlar ki". Peki, beyin boş zamanlarında ne yapar. Ne yapsın yatar. Karısının parasını söverek, döverek alır. Atadan kalma bir şeyler varsa satar savar. Soran olursa politikacıdır (politikacılık ne demekse?).

Ülkemiz bu açıdan oldukça zengin anlaşılan. Aktif politikacıların en az 4-5 katı sanal politikacılarımız mevcut. Aslında bu kadar çok insanın politikaya ilgi duyması çok güzel bir şey. Bu ülkeye sahip çıkmalıyız, hem de hep birlikte. Ama politika yatarak yapılmamalı. Aktif olunmalı ve birazda bilimsel yapılmalı kanımca.

İşte bizim gerçek siyasetçilerimizin(!) bir kısmı, bu sanal kesimden geldiklerinden ötürüdür ki, seçildikleri halde yatmaya devam ediyorlar. Yıllarca, meclise uğramayan milletvekilleri seçmedik mi? Şimdilerde ise kritik oylamalar ve bazı partiler dışında 550 milletvekilinden kaç tanesi sürekli ceylan derisi koltuğunu kullanıyor.

Halkımız her zaman büyüklerini örnek almayı sever ve tüm politikayla ilgilenenler de doğal olarak büyüklerini örnek alıyorlar. Hatta onların rahatlığını ve vurdumduymazlığını kıskandıkları için bu mesleğe özeniyor da olabilirler.

Seçim zamanları ise haklarını yememek lazım hepsi tam kadro hazırlar. Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde tüm Türkiye'de olduğu gibi seçim politikaları uygulanmaya, yardımlar elden ele dağıtılmaya başladı. Bununla birlikte iktidar belediyelerinin hizmet yarışı da bütün hızıyla devam ediyor.

Büyük sahne tabii ki İstanbul, en büyük düelloda burada olacak, Topbaş " her altı ayda bir metro açacağız" demiş. Her altı ayda bir Taksim-şişhane arası kadar açacaksan yetmez, alt tarafı bir durak. Hem altı ayda bir seçim de olmaz. Metrobüs ise İstanbullunun trafik çilesini ağdalaştıran inşaat çalışmalarıyla devam ediyor. Peki, ben metrobüse nasıl erişeceğim. Altı ayda bir durak hesabıyla oturduğum yer için en az üç sene beklemem lazım.

Evet, İstanbul bu günlerde bir şantiye görüntüsü veriyor. Oturduğum semtte 3 yıldır sürünen alt tarafı bir üst geçit ve çift yolun birer şerit genişletilmesi çalışması, bu kış yağmur çamur, bayram seyran demeden son hız devam ediyor. Bu gün pazar şantiye arı gibi çalışıyor. 29 Mart'a yetişecek inşallah. Şansızlık geçen sene damla yağmur yağmazken gündemde seçim yoktu. Bu sene bu yağmurlar seçim bereketi olmasa gerek. Tüm ara sokaklar, gereken gerekmeyen asfaltlandı. Ama o İSKİ ve İGDAŞ sanırım karşı partiden, seçim yapılmadan maalesef kazılar başladı.

Her taraf bez afişlerle donatılmaya başlar yakında.

Kağıt bayraklar, kampanya bitiminde belediyenin çöp arabaları toplar hepsini, geri dönüşümün lafı bile olmaz. Haydan gelen huya misali.

Muhtar adayları bile gerçek bir politikacı bu aralar. Site site, sokak sokak dolaşıyorlar. Tutamayacakları vaatleri fütursuzca savuruyorlar.

Politika bu her şey mubah 30 Mart sabahına kadar.

O sabah şapka önümüze indirilir ve gerçekler!

Gerçekler acıdır, genelde muhalefettekiler her zaman en doğru olan gerçeği anlatır.

Seçilmişler bilmez mi tüm bu gerçekleri?

Çok iyi bilmektedirler ama iktidarı kaybedene kadar hatırlamayacaklardır.
Ne zaman ki, geriye düşerler birden akılları başlarına gelir ve gerçeklerden, doğrulardan, olması gerekenlerden bahsetmeye başlarlar.

Politika bu olsa gerek!

Peki seçmenler, bütün bu politik oyunlar zaten bizlerin, yani seçmenlerin balık hafızası yüzünden değil mi?

İnsanın aklına tüm olanlardan sonra şu soru geliyor;

Seçimler daha sık yapılsa nasıl olur?

Hem daha çok hizmet almış oluruz, hem de süre kısa olunca belki aptal balık konumuna düşmeyiz.

Bizler, politika ile siyaseti, politikacı ile siyasetçiyi ayırt edemediğimiz sürece bizi hep politikacı çoğunluk yönetecek. Dört yılda bir ağzımıza bir parmak bal çalacaklar biz bir sonraki seçime kadar yalanıp duracağız.

 
Toplam blog
: 14
: 1022
Kayıt tarihi
: 17.12.08
 
 

İTÜ Elektronik ve Haberleşme Bölümünü 1986 yılında bitirdim. Bu yıldan beri Mühendislik çalışmalarım..