Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Seçimler değil de sanki kıyamet yaklaşıyor!

Seçimler değil de sanki kıyamet yaklaşıyor!
 

Listeye bakan seçmenler


Gene her yer karıştı. Günlerdir seçmen listeleri tartışılıyor. Ortalıkta, "ölüler seçmen oldu, bir vali iki yerde seçmen yazıldı, bitmemiş binada onlarca seçmen kayıtlı" gibi laflar gırla gidiyor.

Bunlardan ilk ikisinin cevabı, üzerinde yaygara koparmaya değmeyecek kadar basit.

1- Ailesi, öleni nüfus müdürlüğüne bildirmediği sürece, o kişi resmi olarak yaşıyordur. Bunda şaşılacak ne vardır?

2- Bir vali veya vatandaş, taşınırken kaydını iptal ettirmemiş, yeni yerleştiği mahallenin muhtarına da ikamet bildiriminde bulunmuşsa, büyük ihtimalle iki yerde seçmen olarak gözükebilecek demektir. Buradaki hata, kişilerin ihmalinden kaynaklanmaktadır. Haberciler bunları bilmeyecek kadar cahil değildir.

Üçüncünün birinci ihtimali şu olabilir:

3- Diyelim ki, asıl ikameti Diyarbakır, Siirt, Bursa veya Balıkesir olan bir kısım vatandaşlar, İstanbul Beylikdüzündeki inşaata çalışmaya geldiler. O bölgeyi tarayan, "adrese dayalı sayım görevlisi" onları gördü ve bulundukları yerde kayda aldı. Bir süre sonra yapının kabası bitti, elemanlar da oradan ayrıldı. Fakat bina, adres ve kayıtlar yerinde kaldı. Bu da medyaya bir aylık malzeme sağladı. Diğer ihtimalleri yazmıyorum.

İşte günlerdir yüreğimizi ağzımıza getiren garip seçmen haberlerinin çoğunun esası budur. Bunun dışında yanlışlar ve belki de kasıtlar olabilir. Fakat bu, fazladan yazılmış seçmenlerin hepsinin Ak Parti'ye oy vereceğini ima etmeye çalışanların iddialarını karşılar mı bilmiyorum. Hem, Ak Partilileri adam yerine koymamak, hem de ülkenin en cingözlerinin burada toplandığını vehmetmek garip değil mi kardeşim?

Ardından, 6.3.2008 günlü, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'unun geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının bazı belediyeler açısından AYM'since iptal edilmesi meselesine geliyor. Daha açıkçası Danıştay, iligili belediyelerin nüfus sayımlarının eksik yapıldığına dair ( AYM'since belirlenen) "itiraz davası açma" tarihini değiştirirerek, yeni bir karara varıyor.

Mahkeme bu konuda:"Yasa'nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa'nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000'in üzerine çıkan belediyelerin tüzel kişiliklerinin köye dönüştürülmesi Anayasa'da belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının bu belediyeler yönünden iptali gerekir" şeklinde ilgili beldeler lehine bir karar almış.

Fakat yukarıdaki hükmü vermeden önce ise:

İlgili belediyelere sayım sonuçları resmi olarak bildirilmemişse bile, "... en geç 5747 sayılı Yasa'nın Resmi Gazete'de yayımlandığı 22.3.2008 tarihi itibarıyla haberdar olduklarının ve idari dava açma sürelerinin de bu tarih itibarıyla başlayacağının kabulü gerekir" (1) demiş.

Görüldüğü üzere AYM'si, 5747 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce nüfuslarının 2000 i aştığını iddia eden beldelerin 22. 03. 2008 tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açabileceklerini karara bağlamıştır. Danıştay ise bu süreyi, 5747 sayılı kanunun gerekçeli mahkeme kararının yayınlandığı 06 Aralık 2008 tarihinden başlatarak, AYM'si kararını yok saymıştır.

Bu arada, Anayasa'nın 153. maddesindeki, "Anayasa mahkemesinin karaları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz" hükmünü de hatırlamıştır. Madem öyle, a: Danıştay, kesin olan AYM kararını niçin değiştirmiş veya bozmuştur? b: Gerekçesi yazılmadan açıklanan iptal kararı sadece bu mudur? c: Daha önce, "gerekçesi yayınlanmadan açıklanan iptal davalarında" bu fıkra niçin kimsenin akılna gelmemiştir? Ben söyleyeyim: Çünkü olaylar hukuki açıdan değil, ideolojik perspektiften değerlendirilmlektedir de, ondan.

AYM Başkanı haklı olarak, Danıştay'ın yüksek mahkemenin kararlarına uymamasının anayasaya aykırı olacağını söyledi. Önce, Başkan Vekili Osman Paksüt, sonra da arkasındaki 7 üye, "bu açıklama mahkemenin görüşü değildir" dedi.

Ulusal medya haberi, 8 üye açıklamaya katılmadı biçiminde duyurdu. Bunun üzerine AYM'si Başkanı açıklamanın, "ilgili karara imza atan (biri yedek) 6 üyenin" ortak görüşü olduğunu, katılmayan 8 üyeden beşinin karara karşı oy veren asil, ikisinin yedek, birinin de oylamaya katılmayan asil üye olduğunu söyledi. Aslında durum mahkeme kurallarına göre 6 ya beşti. Fakat bu, iktidara karşı savaşım içinde bulunanlar tarafından görülmek istenmedi.

Gelelim kim doğru söylüyor meselesine: Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, durumu her zamanki gibi iktidarın görüşüne zıt biçimde yorumladı. Konuştu ama somut hiç bir delil sunmadı. Tabi onunla fikirdaş olanlar da aynı görüşteydi.

Dinlediklerim arasında benim ve vatandaşın anlayabileceği dille konuşan ve doğruyu anlatan bir tek hukukçu çıktı. Kendisine iktidar tarafını tutuyor denilebilirdi. Fakat konuşmaları yukarıdaki AYM kararına bire bir uyuyordu. Bu durumda siz olsanız hangisine itibar edersiniz? Meseleyi laf kalabalığına boğana mı, yoksa açık kanıtlarla konuşana mı?

Bir kişi lafı dolandırıyor, alakasız cümleler kuruyor, "hukukta görüş farklılıkları olabilir" gibi mazeret cümleleri sıralıyorsa o, doğruyu biliyor fakat söylemek istemiyor demektir. Yaşadıklarımıza bakınca, "benzer davaların hukukla tek bağlantısı, karaların yargıçlarca veriliyor olmasından ibarettir" demek yanlış olmayacaktır. Doğrusu bu idoolojik yapı çözülmedikçe adil bir hukuk sistemine kavuşabileceğimizi düşünmek safdilliktir.

Ben bütün bunlardan şunu çıkarıyorum. Galiba, "AKP oy kaybediyor" haberleri gerçeği yansıtmıyor. Öyle olsaydı bu kadar telaşa kapılınır mıydı?

..............................................................
Notlar:
(1) Anayasa Mahkemesinin gerekçeli Kararı: E. No. 2008/34K. No. 2008/153. Karar Tarihi : 31.10.2008
R.G. Tarihi : 6.12.2008.

İşte AYM üyelerinin dökümü:
Açıklamaya katılmayan asil üyeler: Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Şevket Apalak ve Zehra Ayla Perktaş

Oylamaya katılmayan asil üye: A. Necmi Özler.

Açıklamaya katılmayan yedek üyeler: Cafer Şat, Fettah Oto. Bunların oy hakkı yok.

Açıklama yapan asil üyeler: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Sacid Adalı, Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli

Oylamaya Necmi Özler'in yerine katılan yedek üye: Mustafa Yıldırım.

Resim: http://haber.mynet.com/detay/politika/Secmen-listeleri-5-Aralik-ta-askidan-indirilecek/03Aralik2008/X1228292154000

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..