Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '06

 
Kategori
Aksesuar / Takı
 

Sedefin dayanılmaz hafifliği

Sedefin dayanılmaz hafifliği
 

Sedefin beni çeken cazibesiyle Ayvalık’ın Cunda (Alibey) adasındaki hediyelik eşya satan dükkanlarda karşılaşıyorum. Dükkanların kapısında asılı duran sedeften yapılma rüzgar güllerinin sesine yöneliyorum ister istemez... Rüzgar aralarında dolaşırken, denizden buraya kadar olan maceralarını, birbirlerine fısıldadıklarını, duyar gibi oluyorum.

Eski Rum evlerinin taş dokusu içindeki bu sevimli dükkanlardan kendimi alamıyorum. Deniz dibinde birer küçük midye iken, işlenerek süt beyazı binbir çeşit takıya dönüşen sedefleri görünce, etkilenmemek elde değil. Gözleriniz bu takı cümbüşüne alışına dek, tüm takıları denemek, hepsine sahip olmak istiyorsunuz.

Dükkanları gezerken taş duvarların üzerinde asılı duran kolyelerden biri gözüme çarpıyor. Belki de duvar taşlarının eski, yıkık döküklüğü bu güzelliği daha fazla gözler önüne seriyor. Alıp boynuma takıyorum, nasıl durduğunu görebilmek için etrafıma bakınırken iki yanı sedeflerle donatılmış, ahşap bir aynaya gözüm ilişiyor. Bakıyorum, o kadar hafif ki, boynumda varlığıyla yokluğu anlaşılmıyor.

Midye kabuğuykenki hali geliyor gözümün önüne, bir de Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde söz ettiği Sedefkari. Eskiden İstanbul’da saray atölyelerinden başka, Kapalıçarşı çevresinde yüzlerce sedef işçisi varmış. Günümüz de ise bu takıların yurt dışından geldiğini duyunca üzülüyorum. Her zanaat gibi sedef işçiliği de yok olup gitmiş maalesef.

Sedef kolyemin şimdi diğer mücevherlerimin yanında bana fısıldadıklarını duyar gibiyim...

 
Toplam blog
: 45
: 2610
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

Uzun yıllar insan kaynaklarında Ekonomist olarak çalistim. Bir sure Yaratici Yazarlik atölyesine dev..