- Kategori
- TV Programları
Şeffaf Oda
Alıntı,
Şeffaf oda programı yıllardır Pazar günlerimizin vazgeçilmezlerinden biriydi. Yıllarca devam eden Üstün Dökmen’in hazırlayıp sunduğu “Küçük Şeyler” “Küçük şeyleri ne fazla önemseyin ne de hayatınızda yok sayın yerine göre değerlendirin” sloganıyla, Tıpkı Nebil Özgentürk önderliğinde, Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Sunay Akın’la başlayıp daha sonraları Haşmet Babaoğlu’nun ayrılmasıyla her hafta değişik konukların katılımıyla devam eden, yaşamdan dakikalar gibi!..
Bu Pazar sabahımızı güzelleştiren usta gazeteci Güneri Civaoğlu’na teşekkür ediyorum. Her biri kendi alanında harikalar yaratan Türkiye topraklarının yüz akı insanları bir bir çıkarıyor ve bizlere tanıtıyor. Kalitesiyle, hem izleyici hem de konuklarına davranışlarıyla benim gibi pek çok insanın takdirini kazanmaya devam ediyor Güneri bey, Bu hafta iki kez mutluyum konukların çok sevdiğim insanlar olmasıyla beraber bittiğini sandığım bu güzel programın kanal değiştirdiğini keşfederek tekrar izleme şansı bulduğum için, İlhan Şeşen, Şafak Pavey ve Kürşat Başar konuk olmuştu ve birbirinden ilginç bulundukları konuma geliş öykülerini anlatıyorlardı.
İlhan Şeşen avukatlığını ve sakin yaşantısını bırakarak tesadüfen geçmişti müzik alanına, Şafak Pavey henüz 17 yaşında müzisyen eşi Paul Pavey’le evlenip bir yandan da eğitimine devam ederken başlıyor gazeteciliğe, geçirdiği tren kazası sonrasında kolunu ve bacağını kaybedip uzun bir hastane sürecine girdikten sonra eşinin ayrılmayı seçtiğini anlatıyordu. “Acı yalnız yaşanan bir şeydir. Çevrenizdekiler sadece anlamaya çalışabilir.” Diyordu. Sonra hastaneden kaçışını anlatıyordu. Annesinin mesleğinde büyük işlere imza atarak hak ettiği,(Susurluk olayından, Otopark mafyası mücadelesine) gazeteci-yazar Ayşe Önal 1996 da verilen, “Dünyanın en cesur gazetecisi” ödülünü alacağı an da yanında olabilmek isteğiyle!
Sonra kendisi başkalarının yaralarına merhem olabilmek amacıyla, mayın temizleme çalışmalarına katılıyor. Uçakla atılan bir mayından 600 civarında parçacığın etrafa yayıldığını ve bunların cazip şekillerde jel topları yada saydam cisimler şeklinde dikkat çekici olduğundan bunları almaya çalışmalarından dolayı, günde beş insanın el, kol, bacak ya da gözünü kabettiğini anlatıyordu. İnsanların tarlasına bahçesine yıllarca giremediklerinden sözediyordu.
Bu dönemlerde bulunduğu köylerden birinde elektrik yoktur, pille çalışan protez bacağının pili bitmesi sonucu çalışmadığını, çevredeki çocukların rüzgar gülü benzeri bir aletle radyu pilinden elektrik alarak kendisine yardımcı olduklarını, mayından arınan çiftliğine 30 yıl sonra girebilen adamın zeytin ağacına sarılıp seni çok özledim diye konuşmasından duyduğu mutluluğu anlatıyordu, ışık saçan gözleriyle, ve 2012 yılında kendisi layık görüldü ödüle, “CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey'e, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "2012 Uluslararası Cesur Kadınlar" ödülü verildi. Pavey, ödülünü, Dünya Kadınlar Günü'nde ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan törenle aldı.Michelle Obama, sözlerinde Pavey'in yaşam felsefesine atıfta bulunarak, "Yaşadıklarınız diğerlerine örnek olacaktır" dedi.
Yine İzmir'in EXPO 2020 yarışında aldığı ödülü bir kilometre taşı olarak gördüğünü belirterek, 'EXPO'yu kazanmak için elimden geleni yapacağım dedi. “Neşe mütevazıysa,
acı kibirliyse soyludur.” Diyor yaşadıkları karşısında
Kürşat Başar’da benzer bir şekilde çok genç yaşta evlenmek istediğinde babasının önce düzgün bir iş bulman lazım demesiyle gazeteci olabilmek için çaldığı kapıda,
Sen ne yaparsın?
Sorosuna,
Ufak hikayeler yazarım ve öğrenciyim dediğinde,
Biz gazetede haber yapıyoruz.
Hikaye yazmıyoruz cevabını aldıktan kısa bir süre sonra gazeteye çağrılışını ve yirmi yıl sonra aynı gazeteciye “Ben gördüm ki, gazetelerde en çok hikaye yazılıyormuş.” Şeklinde mektup yazdığını, mektubunun da şahane bir el yazısı cevapla ödüllendirildiğini anlatıyordu. Aynı zamanda yıllar sonra kendisine verilen ödülü birine emanet ettiğini, bir süre sonra ödülün bulunduğu kutunun boş olarak kendisine geldikten sonra ki “Nokta Dergisinin TEZ BULDU, ÇABIK KAYBETTİ” şeklindeki manşetini atışını gülümseyerek anlatıyordu.
İlhan Şeşen eşsiz yorumuyla şarkılarını seslendiriyor, Kürşat Başar’la düet yapıyorlardı.
Neler Oluyor Bize
İster sev ister sevme ama dön artık,
Uyanır uyanmaz düşüncemdesin.
Islak Ekmek attığım kuşlar, alıştılar eve,
Onlarla beraber penceremdesin.
Ah be bitanem, nerelerdesin,
nazlı bebeğim ne alemdesin.
Neler oluyor bize, yine neler oluyor gülüm
Neler sana, bana neler oluyor.
Gittiğin Günden beri yüzüm hiç gülmedi.
Doğum günümde bile iyi ki doğdun demedin.
Ayrıntılara takılmak istemem ama elimde değil
Şimdi kim bilir nerelerdesin?
Ah be bitanem, nerelerdesin,
nazlı bebeğim ne alemdesin.
Neler oluyor bize, yine neler oluyor gülüm
Neler sana, bana neler oluyor
Neler Oluyor Bize İlhan Şeşen
Diyeceğim O ki, bu günümüze kattığınız iyileştirmeden dolayı başta Fox tv. Yapım ve yöneticileri olmak üzere hepinize teşekkür ediyorum dostlar, iyi ki varsınız. Başarılarınızın devamını diliyorum.