Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Şehirdeki nefes alanları; çiçekli balkonlar

Şehirdeki nefes alanları; çiçekli balkonlar
 

Şehir hayatının kaosundan, gri duvarlarından ve hızından başım dönünce sakin yerlere kaçasım geliyor bazen. Şehre karşı hislerim bir aşk ve nefret ilişkisi gibi, hem şehirsiz olamıyorum hem de dinginlik ve huzur arıyorum. Bazen öyle bazen böyle. 

Şehirdeyken kimi zaman hızından, trafiğinden, gri hayatından ve stres dolu yüzlerden köşe bucak kaçmak istiyorum. Doğanın içinde olmak, kollarına sığınmak, mavi ile yeşilin birbirine karıştığı huzurlu mucizesini tekrar tekrar tatmak isteği duyuyorum. 

Böyle bir ruh haleti içinde şehirde dolaşırken karşıma çıkan bazı apartmanların küçücük bahçelerindeki begonvilleri görünce içime biraz su serpiliyor. Bir başka bakıyorum sanki güneşe yaklaşmak ister gibi duvara tırmanan pembeliklere, mor salkımlara. Onların doğanın bir parçası olduğunu bilmek içimi ferahlatıyor. Sanki pembe begonvillere, mor salkımlara, kırmızılı beyazlı sardunyalara bakarken şehrin harala gürelesinden uzaklaşıyorum ve içimdeki doğaya biraz daha yaklaşıyorum. 

Bazı balkonlar dümdüz sevimsiz sanki o evde yaşanmıyor gibi hissettiriyor bana, ama bazı balkonlar var ki çiçekler içinde, yaşanılası bir mekan yapmışlar oturanlar. Gözlerim o balkonlara takılıyor ister istemez, çiçeklerin getirdiği huzur gözlerimde şavkıyor. 

Niye diyorum, bütün balkonlar karanlık, çiçeksiz hatta pimapenlerle sıkı sıkıya kapalı, renk renk çiçekler olsa şu balkonlarda, insanın içi açılsa olmaz mı? Niye bu renk cümbüşünden payını almaz insanlar, niye doğanın bizlere layık gördüğü güzelliklerin farkına varmazlar. Oysa hayatın tüm mucizeleri doğada gizli. 

Şehir hayatı pek çoğumuzun doğayla ilişkisini kesiyor. İnsanlar bir karmaşa içinde hızla hayatlarını tüketirken, sokakta rastladığınız kişilerin yüzleri hep bir asıklık içinde. Kim bilir neyin telaşı içindeler, neye yetişecekler. Sabah ve akşam dolmuş kuyruklarında beklerken, otobüslerin içinde belki de ayakta tıklım tıkış adım adım trafikte gidebilmeyi umarken, vapurlar doluyor, vapurlar boşalıyor, insanlar sel gibi sokaklarda caddelerde yürümeye çalışıyor. Şehirde hep bir kaos, hep bir hareket. 

Ender de olsa karşına çıkan ağaçlı bir sokak, güller ve çiçekler içinde bir bahçe, rengârenk çiçek saksılarıyla bir balkon, cıvıldayan bir kuş, karşına çıkan gözleri gülen bir köpekçik, bir çocuk kahkahası veya neşeli bir ses. Birden farkına varıyorsun o güzelliğin, ne kadar hasret kalmışsın kendinle baş başa kalmaya, şöyle sakin bir yere gidip biraz deniz havası solumaya, dalgalarda kaybolmaya. 

Bitkilerin duyarlılığı güven verici hayatımızda. Onların varlığı çevredeki gürültü ve görsel kirliliğe karşı küçük de olsa bir zafer duygusu oluşturuyor. Onlar, günlük stresin küçük doz ilaçları. 

Balkonundaki elinle dikip büyüttüğün bir çiçeğin solmasına kıyamaz insan. Ya da bahçendeki elinle diktiğin bir domates fidesinin büyüyüp meyve verdiğini görmek nasıl bir keyif. Bunları şehrin gri duvarları arasında belki vakit yokluğundan, belki başka telaşlardan yaşayacak hali olmuyor insanın. Ancak sanki pencereye bir iki saksı koymak ve çiçeklerini vermesini beklemek, arada sulamak ya da balkonuna bir iskemle atıp günün yorgunluğunu giderirken saksılarındaki çiçekleri seyretmek bir başka olmaz mı? Hem yaşadığın çevreyi güzelleştirirsin hem kendini. 

Modern hayatın getirdiği stres yükünü azaltan, biraz nefes aldıran, hayatımıza naiflik ve tazelik katan çiçeklerle dolu bir balkonda oturup en azından bir akşam keyfi yapmak ne güzeldir. Bari bunun farkına varsak! 

Şükran Demirtaş 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..