- Kategori
- İstanbul
Şehirlerin efendisi
Bir destandır İstanbul. Başı sonu olmayan bir destan... Işık bir başkadır bu şehirde, güneş başka doğar çünkü, insanın dışında kalmaz İstanbul'un ışığı, yüreğine sızar. Nereye çevirsen başını denizi görürsün, gözlerini kapatsan, yosun kokar sokakları...
Ben çocukken piknik yapılırdı İstanbul'da bahar aylarında. Belediyenin çim döşeyip çevirdiği piknik alanları gibi yerlerde değil ama, dallarına salıncak kurulabilecek, tırmanıp yemiş toplanabilecek gerçek ağaçların olduğu ormanlara giderdik. Boğaza giderdik bazı akşamlar, işte o zamanlar deniz kokusu sinmiş üstüme benim... İçime, yüreğime, sesime, gülüşüme değmiş deniz kokusu... Daha çocukken anlamıştım, başka bir şehirde yaşıyamam ben... Haliçten bir bakışı varki insana, bir büyüyor insan bir küçülüyor kudretinden. Bu şehrin vapurları yüzünden sigaraya başladım ben... Ne keyiftir, vapurun yan tarafında, rüzgara karşı türkü mırıldanıp; İstanbul'u, martı kanatlarının arasından seyretmek... Şiir başka yazılır bu şehirde, gün başka doğar, gece başka gecedir, sevmek başkadır, sevdalanmak başkadır bu şehirde, bir ucundan bir ucuna edebiyattır bu şehir...
Yedi tepenin üzerinde, bir destan; bir destanın efendisidir...