Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '13

 
Kategori
İstanbul
 

Şehirlerin ruhları...

Şehirlerin ruhları...
 

Görsel alıntıdır.


Şehirleri insanlara benzetirim ben.

Yaşayan yaşadığı yere mi benzer zamanla, yoksa yaşadığı yeri mi kendine benzetir insan bilmem ama, hep örtüşür bende bu ikili.

Şişeyle kapak, kilitle anahtar gibi.

Bana göre şehirlerin de ruhları vardır mesela tıpkı insanlar gibi. Sokakların, caddelerin, evlerin, eşyaların da tıpkı şehirler gibi.

Mesela, sıcak ve kavurgandır ya Orta Anadolu iklimi, belki de bu yüzdendir Orta Anadolu insanının kavruk yüzü ve acımsı yüz ifadesi. Belki dalgın, durgundur ülkemin ortasında bir kadın-bir adam, zira yaşadığı yer sinmiştir içine.

Dik yokuşlar, dar sokaklar, yokuş aşağı olanlar, denize gidenler, dağa çıkaranlar, güneş alanlar, alamayıp kuz kalanlar...

Arnavut kaldırımları, parke taşları...

Her yerin bir ruhu vardır, bunu hissetmiyorsan eğretisindir zaten oraya.

Bazı yollar şanslıdır mesela kenarlarına dizelenmiş, erguvanlar, manolyalarla.

Ve bazen başka yerlerde çalı dikenleri, at kestanesi, yabanıl erik ağaçları...

İşte bunların her biri bir şeyler hissettirir bana, hatta çok şey.

Mutlu insanlar, şanslı insanlar olduğu gibi, mutlu şehirler de vardır, ve bu mutlu şehirler şanslı şehirler, şanslı şehirlerde mutlu şehirlerdir.

Çünkü üzerinde yaşayanlarla bütünleşmiştir bu şehir, eğreti değildir hiç bir zaman ne yaşayanı ne de yaşattığı yer ilişkisi.

Kendimle kalmayı en iyi becerebildiğim zamanlar olan uzun yürüyüşlere çıktığım anlarda, kendi kendime düşünürken, her sokak, her cadde, kaldırım, ağaç, çiçek, böcek her neyse, hepsiyle-her şeyle sohbet ederim.

Gözümün gördüğü herşeye bir anlam yükler beynim.

İnsanın asabisi, dalgını, alınganı, sakini, süslüsü, salaşı gibi şehirlerinde ve mekanların da soğuk, sevimsiz, gri, mavi, yeşil, sıcak, aydınlık, karanlık olanı var demek ki diye düşünürüm.

Mesela İstanbul...

En güzel örnektir benim için, nazlı, süslü, endamlı, alımlı, şık ve hoş bir kadın gibidir bu şehir.

En nadide mücevherleri takmış takıştırmış, olanca edasıyla vakur ve mağrur bir kadın gibidir belkide.

Nice şairlere, yazarlara ilham olup, yüzlerce binlerce şiire, romana konu olan İstanbul...

Nasıl ki Nişantaşı'yla, Sulukule bambaşkaysa birbirinden, yaşayanı da bambaşkadır buraların. Vakur ve kendini beğenmişse birisi, vurdumduymaz ve salaştır diğeri.

Süslüdür bana göre, görücüye çıkmış taze bir kız gibidir İstanbul.

Süslenmiş, bezenmiş sanki bu şehir.

Her bir adımı, her bir karışı, binbir duygu yüklü Şehr-i İstanbul'un.

Dar sokaklar da yakışır bu şehre, dik dokuşlar da.

Saraylar, camiler, kiliseler, kasırlar, yalılar, köşkler de hepsi birer mücevher gibi yakışır üzerine.

Öyle mahir bir ustanın elinden çıkmıştır ki bu şehir, en nadide oyalarla oyalamış nakış nakış bu şehri, denizin mavisiyle.

Nazlı bir gelin gibidir bazen bu şehir, hele de bir eleğin üstünde kalan yaşamlarda örtüştüğünde.

Ama ya elek altına inmişse insanın yaşamı,

İşte o zaman!!!

 

 

N.ÖRS

Bilecik 2013

 

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..