Şehit matematiği

Aktütün karakoluna yapılan hain saldırı sonucu onbeş evladımızı daha şehit verdik ve Türkiye yine yasta yine ayakta. Bu alçak teröristlerin yakalanacağından ve cezalandırılacaklarından hiç şüphem yok. Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenim sonsuz. Fakat siyaset kurumuna ve dördüncü kuvvet olan medyaya bu konuda güvenmiyorum. Çünkü çok riyakar bir tutum sergiliyorlar. Yıllardır teröre binlerce şehit verdik, bazı dönemler her gün şehit cenazesi kaldırdık, sel gibi gözyaşı döktük ama beni asıl yaralayan bu riyakarlık. Bunun en temel kanıtı ise bir baskında ondan fazla şehit verdiğimiz zaman ortaya çıkıyor. Eğer şehit sayısı birse siyaset kurumu cenazeye ilgisiz kalıyor, medyada ise bir iki cümle ile duyuruluyor. Halbuki olay aynı ama tepki vermek için çok şehit gerekiyor bunların gözünde herhalde. Bizim bir vatan evladını bile şehit vermeye tahammülümüz olmamalı , her şehit için böyle tepki vermeliyiz.

Başbakan Türkmenistan gezisini yarıda kesip yurda dönmüş. Onbeş şehit olmasa döner miydi? BEN SİYASET KURUMUNUN BU KONUDA SAMİMİ DAVRANMADIĞINA İNANIYORUM. Daha pek çok konuda olduğu gibi. Siyasiler her şehidin cenazesine katıldıkları zaman, bir şehit için yurtdışı gezilerini bırakıp geri döndükleri zaman, ve bu şerefsizlere karşı hiç kimseden korkmadan gerçek önlemler aldıkları zaman ve medya da bunun takipçisi olduğu zaman fikrim değişir ancak. İnşallah bu verdiğimiz son şehit olur. Tarih boyunca verdiğimiz bütün şehitler hakkınızı helal edin diyorum ve sadece kendimi teselli etmek için büyük şair Mehmet Akif'in şu dizeleriyle veda ediyorum:

Ey! bu topraklar için, toprağa düşmüş asker.
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın!
Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.

Ey şehitoğlu şehit! isteme benden makber.
Sana ağuşunu açmış, duruyor peygamber.''