Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '17

 
Kategori
Tarih
 

Şehit savcı Doğan Öz'ün 40 yıldır 40 kez doğru çıkan kehanetleri

Şehit savcı Doğan Öz'ün 40 yıldır 40 kez doğru çıkan kehanetleri
 

Savcı Doğan Öz


39 yıl bitti, 40. Yılına girdik.

Bundan tam 40 yıl önce bir kahin çıktı. Kehanetlerini 2 sayfalık bir raporla kayda geçirdi. Öngörüleri 40 yılda belki 40 kez doğrulandı.

Ve üstelik bitmedi.

Belki kırklarca yıl ve kırklarca kez yaşamaya devam edeceğiz benzer musibetleri…

Savcı Doğan Öz’den söz ediyoruz.

Devrimciler devlet içinde devlet olan emperyalist uzantısı gizli yapılanmaları, bu fitne yuvalarınca kendileri için kurulan işkence tezgahlarında tespit edip kamuoyuna anlatmaya çalışmışlar, başaramamışlardı.

Devlet bir türlü harekete geçmiyordu.

Bir gün bir yürekli savcı çıktı, kurcaladı, büyük resmi gördü, gereğini yapmak için harekete geçecekti ki…

Öldürüldü.

Tarih 24 Mart 1978’di.

Neden öldürüldüğü çekmecesinde çıkan 2 sayfalık rapordan anlaşılacaktı.

Rapor, Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz tarafından Habertürk’te açıklandı.[1]

Arı kovanına çomak sokmuştu.

Doğan Öz’ün, bundan 40 yıl önce katledilmesine yol açan tespitlerini (cümleleri değiştirmeden sıralamayı yeniden yaparak) şöyle özetlemek mümkün.[2]

Kontrgerilla adında bir yapı var. İçlerinde askeri ve sivil güvenlik görevlileri var. İnanç odur ki, silahlı sol örgütleri de bunlar yönlendirmekte, bunlara karşı mücadele ediyormuş görüntüsü vererek taban kazanmaktadırlar. Bu şekilde demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler… (Böylelikle) demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkarmak, bütün kurumlarıyla faşizmi güçlendirmek gündeme gelecektir… Yapılan, bazı silahlı sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek hedef saptırılarak sıkıyönetim çağırma, seçimle olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşam biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneğini tek seçenek durumuna getirme çalışmasıdır. Bu amaçla legal kuruluşlar (ve kişiler) illegal  çalışmalara yönlendirilmektedir. Bunun için mali kaynaklar okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan aidat ve bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zenaatkarlardan alınan bağış ve aidatlar, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, uyuşturucu, kadın ticareti, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar…   Cinayetleri, şiddet ve anarşik eylemleri bu çerçevede anlamak mümkündür. Böyle bakılmazsa şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutma olanağı yoktur.

Sn. Sezen Öz’ün okuduğu bölümde yok ancak metnin tamamı[3] incelendiğinde  bu gizli yapılanmaca güdülen esas amacın, baskıcı faşizan bir düzen kurularak ABD ve çok uluslu ortaklıklarca Ortadoğu sorununu çözmek olduğunun altı Doğan Öz’ün raporunda kalın çizgilerle çizilmiştir.

12 Eylül darbesi, Susurluk skandalı, 28 Şubat, 27 Nisan E muhtırası, Ergenekon-Balyoz kumpasları,  Irak’ın işgali, Suriye’deki iç savaş ve 15 Temmuz FETÖ kalkışması,…  Doğan Öz’ün bu iki sayfalık raporundaki kehanetlerinin tekrar tekrar doğrulanmasından başka bir şey değildi.

Hele de henüz tazeliğini koruyan son FETÖ kalkışmasını yapan çetenin “himmet” adı altında topladığı paraların kaynakları ve mahiyetiyle Raporda dile getirilen mali kaynaklar arasındaki birebir benzerliğe ne demeli…

15 Temmuz oluncaya kadar FETÖ’nün varlığından haberleri bile olmayanların ülkesinde Doğan Öz gibi kahramanlar yaşamlarını kaybetse de, katledilseler de ölürler mi?

Nur içinde yat yiğidim…
 


[2] Habertürk’te yer alan metin aşağıya aynen alınmıştır.

"Bütün çalışmalar içerisinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla Genelkurmay Harp Dairesi’ne bağlıdır. Kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlerini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. Bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içerisinde de MİT elemanları ve I. Şube görevlileri kullanılmaktadır. Her iki kesimde de gerillaya karşı eğitim (O inanç vardır ki goşist-sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler). (…)Bütün bu çalışmalar siyasal planda MHP ve onun kadrolarınca yönetilmektedir. (…)  Gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır. (…) Bu genel çerçevede cinayetleri şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. Konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir. Gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmamayla olanakladır. Bazı goşist-sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.” (…) Legal yan kuruluşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönelmektedirler. Bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin TL’den başlayarak ayda 30 ila 40 bin TL’ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. Bunun için mali kaynaklar, okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 TL’lik ödentilerle bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zanaatkarlardan alınan bağış ve ödentiler, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, afyon kaçakçılığıyla, beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar, CIA, AİD ve SAVAK gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler."  

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..