Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Şehitler Ağacı

Şehitler Ağacı
 

"RESİM:ALINTI"Her birinin üzerine ışık yağıyordu gökyüzünden. Hepsi birer yıldızdı.


Kaplıcaları ile tanırız belki en çok Kızılcahamam’ı. Sonra çamların bin bir türünü bünyesinde barındıran Soğuksu Milli Parkı ile. Pek çok kuş türüne (özellikle Kara Akbaba), birbirinden güzel ağaç çeşitlerine de ev sahipliği yapar bu güzel ilçe. 

Ankara’nın kuzeyinde yer alan Kızılcahamam merkeze 80 km.dir. Ankaralıların hafta sonları şehrin gürültüsünden uzaklaşıp nefes alabilmek için gidebileceği kadar kısa mesafede oluşu ziyaretçi sayısını arttırır elbette ki. Soğuksu Milli Parkı piknik için ideal bir mekândır. Pikniğin yanı sıra yürüyüş ve tırmanış da yapabilir meraklıları. 

Aynı zamanda kampçıların da tercih ettiği bir doğa harikasıdır Soğuksu Milli Parkı. 

Zaman zaman festivalleri ile de gündeme gelir Kızılcahamam. 

Belki buz gibi bir bardak maden suyunu yudumlarken belki soğuk suların fasulyesini dilimizin üzerinde gezdirirken, termal suyunun sayısız hastalığa iyi geldiğini okuduğumuzda bir mecmuada gelir takılır hatırımıza. 

Son yıllarda yapılan ilçeye yapılan büyük otellerin kongre ve toplantılara ev sahipliği yapması da İlçe turizmine büyük katkılar sağlamaktadırlar. 

Bilenler bilir Kızılcahamam’ı. Fazla söze gerek yok belki. 

Biz de zaman zaman aynı nedenlerle ziyaret ederiz bu güzel ilçeyi. Bugüne kadar fark etmediğim bir parktan bahsetmek istiyorum sizlere. Şehit Fatih Duru Parkı ve bu parktaki Şehitler Ağacı’ndan 

Önce bir maille gelmişti bu ağacın öyküsü bana. Hazırlanan slâytta resimlerini görüp hikâyesini okuduğumda çok etkilenmiştim. Dün de Kızılcahamam’a doğru giderken arabada Yılmaz Özdil’in İsim, Şehir, Hayvan isimli kitabını okuyordum. Aynı hikâye çıkıverdi karşıma. Şehitler Ağacı’nın hikayesi. Bu kez o ağacı da ziyaret etmeyi kafama koydum. Kurumuş bir söğüt ağacının gövdesinde hayat bulan şehitlerimizin isimlerinin yazılı olduğu künyeler ışıl ışıl pırıldıyordu. Göz kamaştırıcıydı. Ağacın önünde kalakaldım. Tarifsiz duygular içerisindeydim. Kelimelerle ifade etmek inanın çok güç. 

Dönüşte bir kez daha uğradık Şehit Fatih Duru Parkına. Şehitler Ağacının ışıklandırıldığını gördük bu sefer. Mavi, pembe, kırmızı, yeşil ışık demeti içinde o kadar görkemliydi ki Şehitler Ağacı. Rengârenk ışık huzmesi gümüş renkli künyelerin üzerine vurduğunda pırıl pırıl parlıyordu şehitlerimizin künyeleri. Her birinin üzerine ışık yağıyordu gökyüzünden. Hepsi birer yıldızdı. Rüzgârın etkisiyle birbirine değen künyelerin çıkardıkları o ses o kadar büyüleyiciydi ki şehitlerimizin şarkı söylediklerini, bizimle konuştukları hissine kapıldım. Boğazım düğümlendi. Hayır, ağlamadım. Dua ettim. Herkes gibi fotoğrafını çektim bu ağacın. Bıraksalar saatler boyunca orada öylece durup seyredebilirdim bu anlam yüklü dalları. 

Heykeltıraş Derviş Özer ve arkadaşları tarafından yapılan Şehitler Ağacı Kızılcahamam Belediyesinin de katkılarıyla tamamlanarak 2009 yılında Cumhuriyet Bayramında ziyarete açılmış. Künyeleri ticari bir kâr elde etmeden, maliyetinden düşük bir fiyata yapan, vatan işi bu diyen, tam söylediği gün gönderen bir Ermeni usta imiş. Proje çeşitli nedenlerle hayata geçirilememiş. O yıllarda şehit sayımız 3000 imiş. Sonraki yıllarda 6000lere yükselmiş. Heykeltıraş o Ermeni ustayı aramış ama bulamamış ve bir Türk usta ile anlaşmış. 3000 künye daha yapılmış. Fakat yağmur yağıp, kış geçtiğinde Türk ustanın yaptığı künyeler kararmış. Kızılcahamam Belediyesi ve gönüllü olan vatandaşlarca Şehitler Ağacında bulunan 6500 künye tek tek elden geçirilerek ağacın uzun soluklu olması sağlanmış. 

Heykeltıraş Özer, başından geçen bir olayın ardından anıtı yapmaya karar verdiğini belirterek, olayı şöyle anlatmış. 

“Yaklaşık 12 yıl önce ailemle tatile giderken Afyonkarahisar yakınlarında bir sabah vakti mola verdik. Mola verdiğimiz çay bahçesine bizden sonra üzerleri perişan, saçları sakalları birbirine karışmış birkaç kişi geldi. Ortalıkta oynayan 3 yaşındaki kızımı onlardan korumak için davrandığımda bu adamların şehit cenazesi taşıyan köylüler olduğunu fark ettim ve işte o zaman kendimden çok utandım. Ben kendi çocuğumu onlardan korurken, onlardan belki de biri çocuğunu bu vatan için feda etmişti.” 

Yaşadığı mahcubiyeti gidermek ve vatan için canını verenleri ölümsüzleştirmek adına o günden itibaren çalışmaya başlamış Derviş Özer. 

Yolunuz Kızılcahamam’a düşerse siz de gidip görün Türkiye'nin ilk ağaçtan Şehitler Anıtını. Hatta düşmezse bile düşürün yolunuzu. 

Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun. 

Artık şehit haberleri duymak istemiyorum. Ana-babaların yürekleri yansın istemiyorum. Keşke bu kadar çok evladımızı şehit vermeseydik. Biliyorum en yüksek mertebe şehitlik mertebesi ama yürek katlanamıyor çiçeği burnunda, gencecik çocukların hayallerini, umutlarını, gelecek planlarını, sevgilerini yarım bırakarak gitmelerine. Zor, çok zor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Gündelik hayat akıp gidiyor. 

Keşke evlatlarımız şehit düşmeseydi de böyle bir anıta gerek kalmasaydı. Ama değil mi ki canlarını bu vatan uğruna verdiler... 

Allah rahmet eylesin. Ana-babalarının, bizlerin her daim yüreklerinde, dualarında olacak, Şehitler Ağacının dallarında ışıl ışıl parlayacaklar. 

 

KAYNAK: http://www.olucakkoyu.com/olucak.php?readmore=36 

 

 

12.09.2011 

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..