Şehitlerimiz, taşeronluk ve büyüyen öfkemiz

Hakkari'de, bölücü terör örgütünün saldırısı sonucunda kahramanca savaşarak şehit olan 11 askerimizi sonsuzluğa uğurladık.

Bu sabah da İstanbul Halkalı'da askeri personeli taşıyan bir servis otobüsüne parça tesirli ve uzaktan kumandalı bombayla saldırı düzenlendi. Üç asker ve bir subayın okula giden 17 yaşındaki kızı şehit oldu. 15 kişi de yaralandı. Teröristlerin bombayı düdüklü tencereye koyarak gizlediği ve otobüs geçerken telsizle patlattığı belirlendi.

Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’ne bağlı Çatakköprü ve Bağdere köylerindeki jandarma karakollarına dün PKK’lı teröristlerce eş zamanlı saldırı düzenlendi. Batman kara yolu üzerindeki Çatakköprü Köyü Jandarma Karakolu’na, saat 20.00 sıralarında dağlık alandan bir grup PKK’lı terörist taciz ateşi açtı. Askerlerin karşılık vermesiyle çıkan çatışma 15 dakika sürdü. Çıkan çatışmada teröristlerin sızma girişimini engelleyen nöbetçi er Salih Albayrak şehit olurken, iki asker de yaralandı.

Acımız büyük, gözyaşlarımız sel oldu.

Henüz 11 tane aslan parçasını toprağa vermişken, diğer şehit haberleri ulaştı.

Öfkemi/zi, çaresizliğimi/zi, üzüntümü/zü anlatmaya artık kelimeler yetmiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise son günlerde artan terörü, PKK'nin "taşeron" olarak kullanılmasına bağlıyor.

Ancak bu durum, devletin terörle mücadele konusundaki başarısızlığını örtemez.

Örtmüyor da zaten !

Mehmet M. Yılmaz Hürriyet Gazetesindeki bugünkü yazısında bu taşeron meselesine bakın nasıl değinmiş.

Bir terör örgütüne destek verdiğinden emin olduğunuz ülkeyi, uluslararası alanda bu yüzüyle de teşhir etmeniz gerekir.

Elinizdeki bilgileri masaya koyup, hesap sormanız, bu desteği kesmek zorunda bırakmanız gerekir.

Bunları yapmadan sadece “taşeronluktan” söz etmenin iki anlamı olabilir:

1- Ya bunu yaparak terörle mücadeledeki zafiyetinizi örtmeye çalışıyorsunuzdur.

2- Ya da “taşeronluk” iddiası kanıtlanamayan bir komplo teorisinden ibarettir.

Her ikisi de çıkar bir yol değildir. Bu strateji üzerinde terörle mücadelede sonuç almak mümkün değildir.

Her böylesi bir karakol baskınından sonra uzun zamandır aynı şeyleri tartışıyoruz, ya bölgenin arazi şartlarının zorluğundan, ya istihbarat cihazlarına duyulan ihtiyaçtan, ya da profesyonel ordu gerekliliğindn v.s.

Bir kaç ay sonra yine aynı saldırı, yine onlarca şehit, yine acı, yine hüzün yine sahnede üç beş çapulcu olacak.

Peki yine bazı sınır karakollarımız bu tip bir saldırıya uğradıktan sonra aynı şeyleri mi konuşuyor olacağız ?

Bu baskında başarısızlığın izahı "Taşeronluk" idi...

Bir dahaki saldırıda izahı ne olacak merakla bekliyoruz !!!!