Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '11

 
Kategori
Deneme
 

Şehitlerimizin ardından

Şehitlerimizin ardından
 

Türkiye’nin geleceğini ilerlemesini ve yükselmesini istemeyen devletler vardır. Çünkü Türkiye’nin coğrafi, stratejik durumu, sosyal, toplumsal ve iktisadi durumu bazı devletlerin hoşuna gitmiyor. AB perdesi altında yüzümüze gülen bazı devletler arkadan kuyumuzu kazmaya çalışmaktadırlar. Bunda da başarılı oldular diyebilirim.

Son 40 yıl içinde Türkiye’nin geleceği konusunda bilinen ve bilinmeyen tuzaklar kurdular. Yaklaşık 1000 yıldır kardeşçe yaşayan Kürtler ve Türkler arasında ayrılık tohumlarını ekip bölmeye çalıştılar. Bazı kişilerde gelecekleri ve elde edecekleri koltukları pahasına bu iğrenç bölünmelere çanak tutup nahak yere bir Kaos ( kargaşa ) ortamı yaratıp bu bölünmelere alkış tuttular veya destek oldular. Nesiller arasında birleşmesi zor derin uçurumlar, derin yaralar ve düşmanlıklar yarattılar…

Anadolu topraklarında 1000 yıldan bu yana birlikte yaşayan insanların, gelenekleri, görenekleri, inançları bir olan, aynı saflarda Milli Mücadele tarihimize İstiklal ve Çanakkale Savaşları sırasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanlarında saf tutup, şehit ve gazi olan bu yüce Türk milletini, ne yazık ki ikiye bölmeye çalışıyorlar. Bu kavgaların ve öldürmelerin bu bölünmenin yegâne eseri olmaya devam ediyor. Yazılarıyla, eserleriyle, maddi ve manevi olanaklarıyla bu bölünmelere bir mevki veya bir rant (getirim ), uğruna çanak ve alkış tutanlar da az değildir maalesef… Ne var ki güzelim Türkiye bölünmelere doğru gidiyor. Bu konu da ben şahsen bir vatandaş olarak endişeli ve üzülüyorum.

Geçmişte bir yerde okumuştum. Moskova’da toplanan sözde bazı yazar ve bilim adamları Türkiye’nin yıkılması için birlikte bazı yıkıcı ve bölücü kararlar almışlardı: Bunlardan birkaçı şöyle idi:

* Türkiye ve Anadolu topraklarında çeşitli ırklara mensup milletler vardır, bunların arasına girip ayrılıkçı tohumlarını atıp, onları bölmeye ve hatta birbirlerine düşman olabilecek ortamlar yaratacaksınız… ( Türk ve Kürt kavramları gibi )

* Türkiye toprakları üzerinde yaşayan insanların değişik inançları vardır. Bu konuda da manevi kavramlar üzerinde ayırımcı yaparak, toplumları dini açıdan bölünmelere meydan vereceksiniz. ( Alevi ve Suni kavramları gibi ). Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’ta meydana gelen olaylar bunların eseridir ).

* Türkiye’de ırkçılık konusu, hassas bir konudur, aşırı milliyetçilik kavramları üzerinde duracaksınız. Özellikle çoğunlukta olan kürklerin ayaklanması için çeşitli çareler, bahaneler uydurup ortaya koyaksınız.. ( Son 35 yı1 içinde bu alanda 30 bin vatan evladı şehit doldu, bu da bu ayrışmanın eseri değil midir? ).


İşte son 40 yılda Türkiye’nin ne hale geldiği apaçık ortadadır. Bunca zaman zarfında 30 bin vatan evladı şehit oldu. Binlerce gelinimiz dul kaldı, annelerin, babaların yürekleri yandı. Binlerce çocuk yetim ve öksüz kaldı. Bu menfur olayların arkasında başta ABD olmak üzere Rusya’nın, İngiliz’in ve Fransız’lar ve hatta İsrail’in parmakları vardır. Güneydoğu’da, Gabar Dağları’nda, Hakkâri, Mardin ve Diyarbakır’da meydana gelen olayların hep bunların ve içerde satılmış işbirlikçilerin eseridir. Bunların içinde mafyanın ve silah satıcılarının da kirli oyunlarını unutmamak gerekir.


Daha geçenlerde Diyarbakır – Silvan kırsalında 13 vatan evladı şehit oldu. Ateş düştüğü yeni daha fazla kar diyorlar. Sayın devlet büyüklerimizin kişisel menfaat ve siyasi görüşlerini bir tarafa bırakıp bir araya gelmelerini diliyorum. Bu yazımı kaleme aldığım saatlerde yine ulusal basında bir acı haber daha ulaştı elime: Van’ın Başkale İlçesinde üç şehit daha verdik. Diyarbakır Silvan’da 13 askerimizin şehit düşüğü saldırının ardından bu acılar daha tazeliğini korurken dün Van Başkale’de7n gelen bir acı haber Türkiye’yi yine yasa boğdu. Askeri aracımızı PKK teröristleri tarafından ön el bombası atılmış ve daha sonra uzun namlulu silahlarla ateş dilmek suretiyle 1 astsubay ile 2 uzman çavuşumuz şehit olmuşlardır. Acılan ateş sırasında Başkale Kaymakamı Bilgehan Bayer‘inde z yaralandığını öğreniyoruz.


Başta Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olmak üzere, tüm şehit ailelerine başsağlığı ve şehitlerimize bu mübarek ramazan ayının ilk günlerinde dua ediyor ve mekânları cennet olsun diyorum. Şehit ailelerimizle birlikte elbette yüreğimiz de yanıyor. Lakin ateşin düştüğü yeri daha fazla yaktığını biliyoruz.


İnternet sitelerinde Şair Mahir BAŞPINAR’ın yürek dağlayan bir şiiri gözlerime ilişti. Şiirini okuyunca ben de ağladım, durdum. Şairimizin bu güzel şiirini burada sizlerle paylaşmak istiyorum.




AĞLADIM

Yine yürek korlandı, yuvaya ateş düştü
Ellerimi dizime vurdum vurdum ağladım
Küllenmeye yüz tutan derin yarayı deşti
Olanları kendime sordum sordum ağladım.

Terör denen bu illet artık bir son bulmalı
Yetkililer bu işe tezden çözüm olmalı
Gerekirse orduyu kuşandırıp salmalı
Gidişatı kendimce yordum yordum ağladım.

Buna çanak tutanın peşinden gidenleri
Aşikâr edilirken niçin-i nedenleri
Haince pusulanmış gencecik bedenleri
Al bayrağa sarılı gördüm gördüm ağladım.

Yalvardım Yaradan’a indirdiği din için
Son bulsun bu akan kan şu mübarek gün için
Şehidin bu uğurda akıttığı kan için
Yüzümü toprağına sürdüm sürdüm ağladım.

Tez sorulsun hesabı kanlar kalmasın yerde
Yıllardır aynı oyun bilmem kaçıncı perde
Lafta kalan çözümler derman olmuyor derde
Hiddetlenip günaha girdim girdim ağladım.

Mahir tek sen değilsin yüreğini dağlayan
Gülmeyi unutarak karaları bağlayan
Her duyarlı kul gibi içten içe ağlayan
Yaralı yüreğimi burdum burdum ağladım.

Mahir BAŞPINAR - 15.07.2011









 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..