Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '15

     
    Kategori
    Yurtdışı Tatil
     

    Şehr-i Gaudi

    Şehr-i Gaudi
     

    2013 senesinin yazı. Yıllardır 'gelin ziyaret edin' dediğim arkadaşlarım sonunda beni ziyaret ediyordu. Yıllar, bakalım kimi ne kadar değiştirmiş görecek; biriken anılar anlatılıp planlar projeler paylaşılacak, değişen tarzlara iltifatlar yağdırılacaktı...

     

    Yaza heyecanlı bir giriş yapıyor, günlerdir süren uçak biletleri ve hostel aramaları yavaş yavaş sonuç veriyordu. Rotamızı sıcak ülkelere doğru çevirmiştik. Ver elini Barcelona, Ibiza, Mallorca...

     

     

     

    Tuğba İspanya'da Eramus stajını yapıyordu, Gizem Marmara Universitesi'nde yüksek lisansa başlayacaktı, Nico ve Breno koca bir Avrupa turuna çıkmışlar, kısa sürede bir sürü ülke görmeyi planlıyorlardı. Bu kadar insan beraber tatil yapmak istiyor ama  nerede ne zaman buluşacaklarını tam olarak hesap edemiyorlardı.

     

     

    Ucak biletleri taramaları 'skyscanner' üzerinden, dil seçenekleri ve para birimleri ülkeler değiştirilip tekrar tekrar giriliyor, Ryanair'dan uçak bileti bulma çabaları hızla devam ediyordu. Hangimiz daha uyguna buluruz, nereden uçarsak daha ekonomik olur, bilet fiyatları zamanla düşer mi artar mı .. sorular sorular.. (Ufak bir ipucu: Skyscanner'da bilet bakarken seçeneklerden ülke değiştirmek, bazen daha uyguna biletler bulmanızı sağlıyor.)

     

     

    Uçak biletleri halledildi ve buluşma noktası olarak Barcelona seçildi.

    Barcelona'da yaz döneminde hostel fiyatları çok yüksektir. Küçücük odalar fahiş fiyatlara kiralanır. (Misal; bir sene sonrası 3 adet ranzanın konulduğu ve yalnızca ayakta durmaya yetecek kadar olan 6 kişilik odada, merkeze uzak olmasına rağmen iki kişi 50 euroya kalmıştık. Oda, dolu ve nefes almaya bile zor yer vardı.)

     

     

    Biz toplamda 5 kişi olduğumuzdan hostelin değmeyeceğini düşünerek; kişi başı yaklaşık 15euro ödeyip Airbnb üzerinden La Sagrada Familia'nın sokağında büyük bir daire kiraladık.

     

     

    La Sagrada Familia demişken meşhur Katalan mimar Gaudi'yi anmamak olmaz. Bir çok eseri UNESCO Dünya Mirası içerisinde olan mimarın zekasına ve yaratıcılığına hayran olmadan eminim dönmeyeceksiniz. Bitmeyen kilisesinden, Casa Batlló'su, Casa Milà'sı ve Güell Ailesi için yaptığı eserlerin her biri; sizi alıp başka başka diyarlara götürerek içinde bulunduğunuz tarihi unutturacak. Giriş fiyatları 15-25 euro arası değişen yapıların içine girmeseniz dahi, dışarıdan görmeniz bile fikir sahibi olmanız açısından yeterli olacaktır.

     

     

    Gaudi binaları gezildikten sonra Barcelona Stadyumu ve Picasso Sergisi arasında git gel yaşarken; iki gruba ayrılmaya karar verdik. Picasso'nun eserleri hala sergileniyor mudur bilmiyorum ama stadyumun hala gezilebileceğinden eminim :)

     

     

    Güneşin yeterince ısıttığı bedenleri serinletmek amacıyla bir koşu denize girip çıktık. Kalabalık ve dalgalı denizinden sonra sahilde gördüğümüz, önerilen bir restorana oturup ortaya karışık bir adet paella söyleyip sonra da onu güzelce bölüştük. Porsiyon büyük olduğu için tek kişi bitirmekte zorlanabilir. Yanına da alkol kullanıyorsanız eğer; Sangria söylemeyi unutmayın. 

     

     

    Abimin aşçılık bilgilerinden yararlanıp, Paella'nın çıkış hikayesine kısaca değineyim:


    ''Kral ve çevresinin zenginlikler içerisinde yaşadığı dönemlerde, halk yiyecek bulmakta çok zorlanır hale gelmiş. Sarayda onlarca farklı lezzetli yemekler pişerken, eve ekmek götüremeyen aileler bu soruna nasıl çözüm buluruz diye kara kara düşünmeye başlamış. Sonunda saray kapılarına dayanan halk; krala özel her gün pişen çeşit çeşit etlerin, balıkların, sebzelerin tadına bile bakılmadan öylece çöpe gittiğini görmüş. Güzelim yiyeceklerin öylece çürüyüp gitmesine gönülleri razı gelmeyen aileler, artakalan yiyecekleri çöplerden toplayıp ocakta büyük bir tavanın içerisinde yeniden pişirmişler. Tadı çok lezzetli olan ve adını tavadan alan Paella zaman içerisinde diğer bölgelere de yayılmış ve en sevilen yemek haline gelmiş. Zamanında halkın sıklıkla pişirdiği yemek, şimdilerde yalnızca turist karnı doyurmakta.  

     

    Hazır yemeklerden bahsediyorken meşhur bask restoranlarında fiyatları 1-5 euro arası değişen tapas tadımları yapmanızı tavsiye ederim.

     

     

     

     

    Şehir bahsedildiği gibi aşırı tehlikeli değil. Yalnızca çok fazla turist kafasıyla gezilmemesi gerekir. Zaten her durumda; çantasına, eline, koluna dikkat eden İstanbul'u deneyimlemiş kişilerin Barcelona'dan korkmaması gerekir. 

     

     

    Barcelona'ya hepimiz farklı yerlerden geldiğimiz için, Almanya tayfası olarak Gizem ve ben varışta epey problem çekmiştik. Tarragona'da yaşayan arkadaşım Aida'nın erkek arkadaşıyla yapacağı karavan turu şansımıza varış günümüze denk geldi ve bizi sağolsunlar havaalanında tren istasyonuna kadar bırakıp, geciken treni bizimle beraber beklediler. Havaalanı olarak El Prat yerine Girona'yı kullanmamız, bizi baya yormuştu.

     

     

              Barcelona'dan sonra erkekleri rotalarına yöneltip, kızlarla İbiza'ya merhaba dedik.. 

    Bir sonraki yazımda görüşmek üzere

     

     

     

     

                                                   Bol Seyahatler, nevozh

     
    Toplam blog
    : 1
    : 92
    Kayıt tarihi
    : 07.06.15
     
     

    Üniversiteye Almanya'da devam etmiş, gezmiş, görmüş, aktarmış. ..