Şehrim bıcı bıcı yaptı

Haberlerde dinledim şehrim hafta sonu gök gürültülü yağmurlu dedi.

Anında serinlediğimi hissettim ama hafta sonunu bekleyemedi hemen koşarak geldi, benim gibi sabırsız yağmur bulutları...

Akşamüzeri, çıkışa yakın başladı yağmur...

Yollar, sokaklar evler damlar, toz tutmuş tüm ağaçlar hasılı şehrim yıkandı.

Açtım camı, özlediğim o toprak kokusunu çektim ciğerlerime. İçimi bir huzur kapladı şükrettim.

Tanrım bizi yağmursuz koyma diye dün, bir ara sular kesildi unutmuşuz susuzluğu sudan çıkmış balık misali çırpındım durdum eğer su gelmezse diye.

Hadi bizim mevcut az. Ya kalabalık aileler?.. bir tulumbamız bile yok...

Aklıma memleketim geldi, şehrimde bağlarımız vardı yemyeşil.

İçinde üzüm, elma, dut her türlü sebze yetişir..

Teyzemin bir bağı vardı yaz tatillerinde şimdi gibi sahile koşmazdık, bizimde tatil yerimiz memleketimizde teyzemin bağı idi..

Otobüsten Tepe bağlarının olduğu yerde inerdik, yemyeşil ağaçlar arasından yürürken meyve yüklü dallar başına kadar eğilirler ama hiç kimse bir başkasının bağından bir tane bile meyve koparmaz, haram diye...

Bağın kapı önünden şırıl şırıl akan bir su vardır pırıl pırıl uzan suyunu iç...

Girersin bağ evinden içeriye, yanda iki tarafa açılan iki kapı biri mutfak diğeri oturma odası avludan bağın içersine girersin dut ağacı yemyeşil çimenlerin üzerine ballı dutlarını dökmüştür yıkamadan ye, mis mis...

İlerde meşhur elma ağaçları, üzüm bağı...

Bir tavşan başı denilen elması vardır ki.. ben şehrimin dışında bir yerde görmedim, mis kokulu ince kabukludur...

Bahçede bir köpek kulübesi, içinde simsiyah bir köpek, adı Makaryos...ne çok korkardım Makaryos tan.

Elektrik yoktu bağda, su tulumba suyu yemekler odun ateşinde geceleri gaz lambası ışığında teyzemin bize yaptığı sütlü kahveler, kokusu burnuma geldi, çok özlüyorum çok.

Bir yağmur.. nerelere getirdi beni, bir kar yağsa nerelere giderim bilinmez...sevgi ile kalın, yağmursuz kalmayın.....