Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şehrin hızı

Şehrin hızı
 

Şehir hayatı getirdiği kolaylıklar yanında, yakalanması gereken hızı ile acaba hayatımızdan neler gö


Şehrin Hızı

Şehir hayatı getirdiği kolaylıklar yanında, yakalanması gereken hızı ile acaba hayatımızdan neler götürüyor? Kentte yaşıyorsak acele etmemiz ve yetişmemiz gereken çok şey var. İşlerimizde zamanında olmalıyız, çocuğumuzu yuvasından zamanında almalı, derslerimize, biletini aldığımız filmin matinesine, yemek randevumuza hep zamanında yetişmeliyiz çünkü yapılacak daha çok işimiz var.

Bunda şaşılacak bir şey yok elbette. Sorun aynı şeyleri yapmak isteyen milyonlarca insanla aynı anda hareket ediyor olduğumuzda ortaya çıkıyor. Milyonlarca insan bizim gibi sebeplerle bir yerlere yetişmeye çalışırken sanki tek acelesi olan kendimizmişiz gibi hareket ediyoruz. Bazen kendimizi bu hıza o kadar kaptırıyoruz ki tramvaya veya otobüse daha insanlar inmeden itiş kakış binmeye çalışıyor, vapur daha yanaşmadan hayatımızı riske atarak iskeleye atlıyor, kırmızı ışıkta karşıya binbir cambazlıkla koşarak geçmekte bir sakınca görmüyoruz. Hergün Kabataş tramvay istasyonu çıkışında karşıya geçmek için beklenilen noktadan kesinlikle gelen arabalar gözükmemesine rağmen hayatıyla kumar oynarcasına yayalara kırmızı yanarken karşıya geçmeye çalışanlar var. Hatta sabah mahmurluğu ile bu şekilde karşıya geçen cambazlara aldanıp yeşil yandı sanarak onları takip eden ve acı fren sesi ile dona kalan insanlar görüyoruz her gün. Kırmızı ışıklarda artık kaç saniye beklememiz gerektiği yazıyor. Birçoğu bir dakikanın altında. Bunu bile bile hem kendimizin hem başkalarının hayatını tehlikeye atmaktan çekinmiyoruz. O bir dakika yüzünden hayatı tamamen kaçırabileceğimizi hiç düşünmüyoruz. Nedense kurallar sanki bizi engellemek, yolumuza taş koymak için varmış gibi hissediyoruz. Kurallar işe sadece bizim geç kalmamamız için değil herkesin işine zamanında gidebilmesi için var. Bu kalabalığın birlikte yaşayabilmesi için var. Kentin bu hızına artık bağımlı hale gelmişiz. Acelemiz olmamasına rağmen artık öyle salına salına yavaş yürüyemiyoruz, farkında mısınız? Metrobus hayatımıza yeni girdiğinde binebilmek için ilk duraklarda bile insanüstü mücadeleler verirken şimdi seferler sıklaşınca ve sistem oturunca herkes rahatça oturabileceği ve arkada onlarca boş araç beklemekte iken bu sefer en beğendiğimiz koltukta oturabilmek için yine ite kaka birbirimizin üzerine çıkıyoruz. Yumurtalarını tatlı sulara zamanında bırakmak gibi hayati bir sebeple nehrin akış yönünün tersine doğru ölümüne yüzen balıklar gibi hareket ediyoruz. Bizimkisi daha zor çünkü bizim nehrimiz bizimle aynı yöne doğru hareket ediyor, hızımıza hız katıyor ama bu bile bize yetmiyor. Tatil günlerinde bile önümüzde giden aracı daha hızlı gitmesi için tampon tampona giderek baskı altına alıyoruz. Önümüzde kimsenin gitmesine tahammülümüz yok.

Hiç birimizin kesinlikle geç kalmayacağı bir yer var aslında. Hepimiz tam olması gereken zamanda oraya yetişeceğiz. Çok karamsarca da olsa hiç birimiz ölüme geç kalmayacağız merak etmeyin. O zaman gelene kadar acele etmeyip de biraz yavaşlasak, aldığımız her nefesin tadına varsak nasıl olur?

Yazarchizer

 
Toplam blog
: 10
: 668
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Öğrencilik yıllarımdan bu yana dış ticar..