Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Şehvetin milliyeti olmaz

Şehvetin milliyeti olmaz
 

Boşa zorlama kendini. Şehvetten kaçamazsın.


Hepimizin hamuru bir aslında. Değişen; dilimiz, tenimiz, tarihimiz, coğrafyamız yalnızca. Ağlarız, güleriz, kızarız, seviniriz, üzülürüz, öfkeleniriz ve tabii ki; sevişiriz de... Şehvet, herkesin aklını başından alır bazen... Ve onun milliyeti olmaz. Cinsellik ve seks, insanlık varolduğundan beri mevcut... Hz.Adem'le Hz.Havva'dan beri şekil değiştirse de, uğruna savaşlar çıkmıştır tatminsiz bırakılmış bedenlerin...

Afrodit, Kleopatra, Helena, Marilyn Monroe ya da Madonna!.. Kadın, şehvetle nerdeyse eş anlamlıdır insan bilincinde... Herhangi bir adamın, şehvet objesi olarak algılandığını daha önce hiçbir yerde görmedim, duymadım, okumadım. Belki de sırf bu yüzden, Şeytanla yarıştırır kadının baştan çıkarıcılığını kimileri...

Şehvet, yanına erotizmi çağırır. Erotizm, tutkuyla sevişmeyi tetikler. Tutkuyla sevişmekse, ateşini körükler azgınlığımızın...

Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkez, Yahudi... Rum, Rus, Çekoslavak... Zenci, beyaz, melez ya da Çinli... Milliyeti olmaz şehvetin... Ateş bacayı sardığında, hepimiz birbirimize benzeriz nasılsa.

Erotizm ve gizli günahların esir ettiği Ademoğullarıyız... Adem babamızla Havva anamız cenetten kovuldu kovulalı, herkes kendi yasak elmasını kemirmekle meşgul!... Helal, haram ya da zina; kimin aklına gelir ki, zevkin doruklarına tırmanırken?.. Fırtına dindiğinde, değişik şiddetlerde pişmanlık duyguları sarsa da ruhumuzu; şehvetin gücüne pek bir azımız karşı koyabilir. 

İktidarlar el değiştirip, türlü türlü adamlar asılırken salkım misali, ülkeler el değiştirirken bu uğurda; kişisel çilelerimizden bahsedebilmek, pek bir anlamsız geliyor doğrusu. Tarih bu yüzden milyonlarca insanın kaderini değiştirirken, kendi dramına yanmak; fazla bencilce...

Ve öpüşürken, konuşmak gerekmez. Dokunmak için, dil bilmeye ihtiyacımız yok. Sardığında kolların, sarılırken bedenin başka tenlerle; sözcükleri kim ne yapsın, cümleleri hangi adam/kadın neylesin?

Kızılderili, Eskimo, ilkel kabile üyesi... Kovboy, Nataşa, Rus Generalleri... Coni, Hans ya da Helga... Adı ne, memleketi nere, yaşamı nasıl olursa olsun; hepsini de aynı ihtirasın ateşi kavurur. İçinden yeni canların doğduğu, sonsuz bir ruh-beden dansıdır şehvet... Dil, ülke, milliyet farkı tanımayan...

Bu yüzdendir şehvetin milliyetsiz oluşu. Bu yüzden azılı düşmanına aşık olabilir birileri... Aklın, belki de en zor işlediği şeydir şehvet... Nice zeki insanın mahvına neden olan...

Ne ırk dinler, ne aidiyet... Ne ten rengi karşı koyabilir ona, ne zihniyet... Yaşla da pek bir alakası yoktur aslında. Zira biraz da doğuştan gelir şehvet bağımlılığı... En sevmediğin ülkenin vatandaşı, bir anda aklını başından alabilir. O sınır tanımaz çünkü. Falanca filanca aileden olman, fişmekanca kabile ya da aşiretle bağlantın; duramaz karşısında. Onca töre baskısına rağmen, ardından gider şuurunu bulandırdıkları...

Yani kısacası, milliyetsizdir, bayrak taşımaz cinsel arzular... İnsanın olduğu her yerde, en olmadık, en umulmadık anlarda, çakılıverir ateşi...

Boşuna milliyetçilik taslama! Hz.Adem'le Hz.Havva'dan beri sınır tanımıyor yasaklar... Hem sen de o elmanın bir sonucu değil misin? O işlere milliyet sökseydi, Adem'le Havva tüm insanların ebeveyni olur muydu? Öyleyse nedir bu telaşın? Hiç debelenme. Sen ne dersen de, ne yaparsan yap; milliyetsizdir okşayış...

Bunca dili boşa dökmedik ya! İstersen git, başka birine de sor. Gerçekler ortada. Ama yine de istediğine inanmakta serbestsin. Sana başka nasıl anlatabilirdim ki meseleyi? Bi de sen dene. Bak bakalım, kolay mıymış anlatması?

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..