- Kategori
- Tarih
Şehzade Mustafa Han
Başına geleceklerden haberdar ama masumluğun verdiği güç ile çadırın önüne geldi... Silahları istendi gönül rahatlığı ile verdi.. Neden vermesin ki?
40 yaşına yaklaşmış sakalallarına ak düşmüş ; halkın, askerin ve tüm devlet ricalinin sevgilisi olmuş bir şehzadeydi... Dahası sağlığında Sultan ve Han yakıştırması yapılan tek şehzadeydi... Bir de tahta geçmeden Sultan olarak anılan Fatih'in talihsiz oğlu Şehzade Cem var...
Kendi adına yapılan tüm entrikaları öğrenmişti... İran Şahına yazılan mektuplar İstanbul'a gelen sözde şikayet mektıpları onları.... Hepsini biliyor ancak tek bir şeyi bilmiyordu...
Babası yani Kanuni'deki Baba fobisini..
Kanuni'nin babası Yavuz Sultan Selim kimsenin şans tanımadığı ve babası tarafından Trabzona sürülen bir şehzadeydi... Babası Sultan Beyazıt Han tahta oğlu Şehzade Ahmet'i geçirmek istemiş hatta şehzade Üsküdar'a dahi gelmişti...
Ancak hesaba katmadıkları birşey vardı... Kapıkulları... Yeniçeriler...
Yeniçeriler istemezük dediler ve yağlı kemende kurban gidecek şehzade Selim'in tahta geçmesini sağladılar...
Selim babasının yaptıklarını asla unutmadı... Ve onu Dimetoka sarayı yerine ahirete gönderirken 40 yaşını aşmış abilerini ve yeğenlerini de ihmal etmedi (!)
Şehzade Mustafa'nın halk arasında "Yavuzun mezardan çıkmış hali" diye adlandırılması, yeniçerilerin ona koşulsuz destek vermesi ve hatta onun Amasya sancağına gönderilmesine karşı gelmeleri ve koca devletin tarihinde ilk defa askerlere "Veliaht Şehzade Mustafa'dır.. Atama sürgün değil İran sınırının güvenliğini sağlamak içindir' gibi bir açıklama yapmak zorunda olması Kanuni'nin uykularından uyandırmaya yetti...
Ya kendisi dedesinin ve söylenti olduğu üzere 2.Murat'ın akibetine uğrarsa... ya çok sevdiği Hürreminden olan şehzadelerinin yağlı kemente gittiklerine şahit olursa....
Mustafa'nın bilmediği buydu... Çadıra girdi.. Hünkarım dedi perdenin ardındaki kalbi taş kesmiş adama... Koluna bacağına sarılan iblisleri hissetti.. Nefesleri çıkıyor sesleri çıkmıyordu... dilsizlerdi, acımasızlardı.. Ancak başaramıyorlardı.. Şehzade olanca gücüyle 4 tanesini yere yığmayı başardı.. O esnada "baba görmüyormusun oğluna ne yapıyorlar" dedi... Görüyordu Kanuni duyuyordu ancak durduracağı yerde akıl verdi oğlunun cellatlarına..."Başındaki kavuğu çıkartın tılsımlıdır" kavuk çıktı Zaloğlu arkadan yanaştı kement boğazına geçirildi...
Çadırın önüne cesedi asıldı... İbret-i alem için.. İbret olan neydi? Osmanlının duraklamasının başlaması ve kadınlar saltanatı mıydı?
Ardından mersiyeler yazıldı.. Hem de Türk tarihinde kimseye yazılmadığı kadar... Avrupa şoka girdi... Adına operalar oyunlar sergilendi... Tüm Avrupa soruyordu.. Böyle bir prens nasıl katledilir diye...
Can dostu taşlıcalı Medet dedi... Ağıtı tüm yeniçerilerin elinde dolaştı... Ve tarih Mustafa Han'ı hiç unutmadı..
Medet medet bu cihanun yıkıldı bir yanı
Ecel celalileri aldı Mustafa hanı.
Tutuldu mihr-i cemali bozuldı erkanı
Vebalde koydular al ile Al-i Osmanı
Geçerler idi geçende o merd-i meydanı
Felek o canibe döndürdü şah-ı devranı
Yalancının kuru bühtanı buğz-ı pinhanı
Akıttı yaşımızı yaktı nar-ı hicranı
Nolaydı görmeyeydi bu macerayı gözüm
Yazıklar ana reva görmedi bu rayı gözüm
Sipihrin ayinesinde göründü ruy-ı fena
Kodı bu kesret-i dünyayı etti azm-i beka
Garibler gibi gitti o yollara tenha
Çekildi alem-i balaya hem çü mürg-i hüma
Hakikaten sebeb-i rifat oldı düşmen ana
Nasip olmasa ta'n mı bu ciyfe-i dünya
Hayat-ı bakiyeye erdi ruhu ey Yahya
Şefii ruh-ı Muhammed, refik-i Zat-ı Huda
Enisi ola melekler, celisi ehl-i safa
Ziyade ide yaşum gibi rahmetünü Mevla.
Ilahi, Cennet-i firdevs ana durağ olsun
Nizam-ı Alem olan padişah sağ olsun