Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Dostluk
 

Şekerlemeler

Şekerlemeler
 

Alıntı...


Geçmişten bir arkadaş arıyordu. Önce öylesine baktı telefondaki numaraya. Numarayı tanımış, eskiyi hatırlamıştı. Elindekileri çalışma masasına bıraktı ve içi burkularak, sesinin titrememesini umarak cevap verdi.

"-Efendim?"
"-Merhaba."
"-Merhaba. Hayırdır? Uzun zaman oldu değil mi?"
"-Evet haklısın öyle oldu. İş güç bir türlü vakit bulamadım."
"-Ne var ne yok?"
"-Ben buraya geldim bu sabah."
"-Gerçekten mi? İş çıkışı görüşelim o zaman, biraz erken çıkarım."
"-Tamam, ben de bunun için aramıştım."
"-Ama bu sefer İskender'i ben ısmarlıyorum. Anlaştık mı?"
"-Hiçbir şeyi unutmazsın zaten. Mecburen anlaştık. Yoksa gelmezsin de sen benimle görüşmeye..."
"-Doğru söze ne denir ki!? Görüşmek üzere.Hoşçakal."

Hatırlanması üzüntü veren anılar vardır. Anılarının unutulmazlığı aradan bunca zaman geçmesine rağmen duruyorlardı, hiç gitmemişti, hala yerli yerindeydiler.

***
Seyahatinden iki gün öncesi görüşmüşlerdi. Harley bir motorsikletle gelmişti onu almaya. Harleyin üzerinden atlarcasına inip yanaklarından öpüvermişti. " "Vay canına" diye tepki vermiştim" dedi içinden.

"-Şahane bir şey bu. Nerden buldun sen bu harleyi."
"-Vay sen harleylerden de anlar mıydın?"
"-Hep erkekler mi anlar sanıyorsun yani? Nerden çıktı bu?"
"-Ömer almış. Ben de seni alacağımı söyleyip hemen kaptım."
"-Arkadaşının iyi niyetini sömürmek diye buna denir. Ama kızamıyorum, çok iyi yapmışsın."
"-Hadi böyle burada konuşacak mıyız? Atla arkaya."
"-Nereye gidiyoruz?"
"-Soru sormak yok."
"-Tamam. O zaman uçur beni..."
"-Memnuniyetle..."

****
Onun en sevdiği deniz kıyısına gelmişlerdi. "Buraya getirmesinin özel bir sebebi olduğunu düşünmemiştim." dedi içinden. "Nerden bilebilirdim ki? İkimizin hayatını da etkileyecek bir kararı olduğunu nereden bilebilirdim?"

"-Biz de alalım bunlardan bir tane." dedi sessizliği bozmak istercesine.
"-Benim de niyetim var aslında."
"-Ömer kaça almış bunu?"
"-O kadar pahalı birşey değil. Hem bırak şimdi harleyi."
"-Senin konuşmak istediğin birşey var. Daha ilk gördüğümde anladım. Bunda başkalık var dedim. Ama sen o kadar heyecanlıydın ki harleyden sandım."
"-Sen hayatımdaki en iyi şeysin."
"-Bırak şimdi bu konuşmaları. Bir sorunun mu var? Birşey mi oldu?"
"-Hayır hiçbir şey olmadı. Sadece ben bir karar aldım. İkimizle ilgili."
"-Neymiş ikimizi de ilgilendiren karar?"
"-Birlikte bir hayat istiyorum."
"-Birlikteyiz ya işte."
"-Benim söylemek istediklerimden uzaklaşıyorsun."
"-Söyle o zaman."
"-Benimle evlen."
"-Evlenmek mi? Sen ciddisin. Emin misin? Senle ben."
"-Evet eminim hem de çok. Seninle yaşlanmak istiyorum."
"-Bunun sağlıklı olacağını düşünmüyorum."
"-Neden ama? Ben hayalini bile kurdum. Senin fırça, boya ve tuallerin için bir odayı atölye yaparız. Bir odayı da fotograf atölyesi yaparım kendime. Senin istediğin cins köpeklerden bir tane alırız. Yemek yapmakta da yardım ederim, ütü bile yapmıştım üniversite yıllarımda."
"-Sen herşeyi düşünmüşsün bakıyorum da."
"-Çocuğumuz olursa da başka büyük bir ev kiralarız. Sen gibi kızımız olsun. Adını bile düşündüm."
"-Erkekler genelde erkek çocukları olsun isterler. Birlikte balık tutmaya gidersiniz, ben de tuttuğunuz balıkları pişiririm. Ufak bir rakı eşliğinde balıklarımızı iştahla yerken, çocuğumuza deliliklerimizi anlatırız belki. top oynarsınız, uçurtma yaparsın sen ona, hep beraber uçururuz.
"-Elbette senle ben olduktan sonra."
"-Hoş kızımız olsa da bana çekerse bu dediklerimizi hala yapabilirsin."
"-Sana çekmeli zaten. Senin gibi cadı olsun ve senin kadar tatlı."
"-Sen gibi gıcık olmasın da, kendini beğenmiş, ukala, havalı."
"-Gel buraya. Ne diyorsun şimdi sen?"
"-Hayır diyorum ne diyeceğim. Hiç mantıklı değil. Hatta delilik olur bu."
"-ikimiz de deliyiz bir kere."
"-Böyle iyiz biz. Hem ben evlenmek istemiyorum kimseyle. Böyle bir dünyaya da çocuk getirmek istemem. Hem belki yarın öleceğiz ne belli?"
"-Dedeni yeni kaybettin anlıyorum ama yarın öleceğiz diye planlarımızdan vazgeçemeyiz."
"-Bak vermiş olduğun karara saygı duyuyorum, onur duydum inan. Ama..."
"-Aması maması yok. Eğer toplumda benim seninle yaşamam için bir imza gerekiyorsa bunu seve seve atarım hem de birden fazla."
"-Bu konudaki düşüncelerimi biliyorsun. Öncesinde arkadaşımın nikahında konuşmuştuk."
"-Soyadımdan mı hoşlanmıyorsun?"
"-Hayır canım ne alaka? Seyahat ne zaman bu arada?"
"-2 gün sonra. Görüşür müyüz?"
"-Sanmıyorum ya işler çok yoğun. Gelince artık."
"-Gelince her zaman benimlesin."
"-Soru sormadan hayır deme fırsatı bile tanımıyorsun."
"-Soruyorum o zaman hayattaki eşim olur musun? Var mısın hayatı sömürmeye birlikte?"
"-Senden kurtuluş yok. Peki varım."

Dalgaların sesi konuşmalarına eşlik ederken, keyifli konuşmaları son dönemde çektiği çocuk fotoğraflarına gelmişti.

"-Ordaki çocuk resimlerini senin için çekiyorum."
"-Benim için başka bir şey de yapmanı isteyeceğim? Ordaki çocuklar için şekerleme alıp sana vereceğim sende onlara dağıtacaksın tamam mı?"
"-Canımsın. Tamam söz."
"-Gitmeden bir ara şirkete gel şekerlemeleri vereyim. Hem de kısa da olsa görüşmüş oluruz."

Bir gün öncesi uğramış, şekerlemeleri almış ve gitmişti. "Son kez gördüğümü o an bilseydim yakasına yapışır, gitmesine izin vermezdim" diyordu.

****
Acı haberi aldığında tüm hislerini yitirmişti. En yakın arkadaşı Ömer almaya gelmiş ve beraber gitmişlerdi. Hastahane koridorunda bir-iki gün beraber beklemişlerdi. Hiç yalnız bırakmamış, kendisini teselli eden tek varlık onun yanında olması olmuştu. Onun güvendiği insanlara o da çok güvenirdi. Güvenini sarsmayan insanlardan biri olmuştur onun en yakın arkadaşı da ona.

Yaşam mücadelesini yitirdiği söylediklerinden sonrası belli belirsiz aklındaydı.

Jandarma karakoluna gittiklerini anımsıyordu. Eşyalarını almak için. Eşyalarından arasında üç tane şekerleme de vardı. Şekerlemelerin jelatinleri toprak kaplıydı. Eline aldığında sanki bir canlıyı incitmeye korkan biri gibi avucunda tutmuş, tüm gözyaşları boşalmışcasına, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

****
"Onun en iyi arkadaşı seni görmek istiyor ve sen nerdeyse neden geldi diye kızacaksın." dedi kendine. Toparlandı, dolan gözlerini hafifçe sildi ve iş yerinden tam bir saat sonra çıktı.

Sıcacık bir karşılama oldu aralarında. Bu sefer hesabın problem olmamasına da ayrıca sevinmişti. Eskiye dair birşey konuşulmamıştı ama gözlerinde o anıları ikisinin de unutmadığı anlaşılıyordu. En azından birbirlerinin gözlerinden bunu anlayabiliyorlardı.

****
Herşeye rağmen dostluklar güzeldir. Kimi zaman acı hatıraları hatırlatsa da güzel. Dostluklar kolay kurulmuyor, ama çok kolay kaybediliyor. Önemli olan kırgınlıklar ve acı hatıralar değildir, önemli olan kolay kurulmayan, güvenin sarsılmadığı dostlukları kaybetmemektir.

 
Toplam blog
: 128
: 1145
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Herkes gibi yazar, çizerim. Dünyamı boyarım hepsi bu!..